Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2010) > Asılıyorum > Islak Islak
Asılıyorum
gecenin nemi mi düşmüş gözlerine
ne olur ıslak ıslak bakma öyle
saçını dök sineme derdini söyle
yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
sürerim buluttan tarlaları
yağmurlar ekerim göğün göğsüne
güneşte demlerim senin çayını
yüreğimden süzer öyle veririm
ben feleğin şu çarkına çomak sokarım
ben feleğin tekerine çomak sokarım
yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
ne olur ıslak ıslak bakma öyle
yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
 
Bu aralar dilime dolanan Cem Karaca şarkısı bu:
Adamın biri -artık kimse o- feleğin tekerine çomak sokacakmış.
Ama diğer eleman yeter ki ıslak bakmasınmış.
Adam gözünü karartmış.
Feleğin çarkına çarkına da çomak sokmaya kararlıymış.
Kararlıymış kararlı olmasına ama yine yeter ki diğer eleman -artık o da kimse- yeter ki ıslak ıslak bakmasınmış.
Kaç kez sokmuşmuş zaten çomağını tekere.
Olmayacak bütün dualara “âmin” demeye ant içmiş, ant içmeye alışkın bir adam.
Buluttan tarlaları sürecek, göğün göğsüne yağmurlar ekecekmiş.
Bıraksalar çayı da güneşte demlemeyi göze almışmış.
Öyle gözü kara, öyle sıcağa alışkın.
Alex nasıl topu göğsünde söndürüyorsa, o da çayı öylesine yüreğinde süzdürecekmiş.
Kimin çayını?
Arkasında bir iz bırakmayan elemanın çayını.
Bütün bu olağanüstü şartların gerçekleşmesi tek şarta bağlıymış;
Yeter ki bir ıslaklık olmasınmış.
Ama felek işte.
Ne olmuşsa nasıl olmuşsa olmuş.
Bir sululuktur olmuş.
Tekere çomak sokma işi yatmış.
Çarka çomak sokma oyununa çomak sokulmuş.
Felek ne?
Kader.
Kader ne?
Yazılmış yazı.
İşbu yazının insanın alnına yazıldığı da rivayet olunur.
İnsan bu yazıyla rezil de olur, vezir de.
Dünya Kupası maçları hariç, ben kimsenin alnına yazılmış bir yazı görmedim bugüne kadar.
Görmediğim için ne yapmadım?
Altında imza var mı yok mu bakmadım.
Yazı yoksa imza da yoktur zaten.
Bunun tersi de bir o kadar doğrudur aslında.
İmza yoksa yazı da yok hükmündedir.
Yani imzasız yazı olsa ne olur, olmasa ne olur.
Nedense laf bir şarkıdan nerelere uzadı gitti.
Bu benim kabahatim değil, Cem Karaca’nın kabahati.
Rahmetlinin şarkıları bir acayipti.
Mesela gençler bilmez;
İhtarname adlı bir şarkısı vardı.
Çeken: Türk Halkı diye başlardı.
Çekilen: Siz, Sİz, SİZ!
Konu; bal gibi bilirsiniz! diye de devam ederdi.
O “siz” diye seslendiği kimlerdi bilmezdim.
Bal gibi bilinen neydi onu da bilmezdim.
Tek hatırladığım o genç yaşımda şarkıyı dinlerken çok heyecanlandığımdır.
Oğlum bugün 11 yaşında.
Aynı şarkıyı tekrar tekrar dinliyor.
“Oğlum siz dediği kim, bal gibi bilinen neymiş?” diye ona da soruyorum.
Gözleri çakmak çakmak “Bilmiyorum baba ama şarkıyı dinlerken çok heyecanlanıyorum” diyor.
Başkaları da çok heyecanlanıyor olmalıydı.
Ki bu kadar heyecan bize fazla, biraz da yurtdışındakiler heyecanlansın diye rahmetliyi sınır dışına çıkmaya mecbur bırakmışlardı.
Şimdi bazı delikanlılarla genç kızlar “Ne var, biz de Hadise’yi dinlerken çok heyecanlanıyoruz” diyeceklerdir.
Şimdi bu hadiseler kabul etmeliyiz ki gerçekten çok farklı hadiseler.
 
KENDİNİ GÖSTER
Hadise “Penti’ni göster, kendini göster” diyor.
Cem ise “Sesini çıkar, kendini göster” diyordu.
Sesi de -yiğit öldü bari hakkını yemeyelim- çok gür çıkıyordu.
Bu gür sesten de korkması gerekenler gerçekten korkuyordu.
 
Vurun ulan vurun ben kolay ölmem
Ocakta küllenmiş közüm, karnımda sözüm var diyen adamdan korkmayan beri gelsin!
Neydi karnındaki sözler?
Birkaç örnek vereyim:
 
İlyas, Temel, Süreyya, Hatçe, Ümmü, Gülizar
Bir yastığa baş koyar, bir tetiğe basarlar
Kavganın haklı olanı erkek dişi bilmiyor
Bütün halk birlik olmazsa kavga haklı olmuyor
 
Beğenmediyseniz şunu buyurun:
Arabanın kapısını açtım, açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları, sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla, egzozuna boğuldum
Gözümde tomurcuk yaşlar, ağır ağır doğruldum
Ustam geldi sırtıma vurdu, unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları
 
Yine olmadıysa bir de bunu deneyin:
Her aksam o köşeye asılırdı o parka
Paltoya para yok ki ondan alındı parka
Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka
Dedenin üç aylıktan alınmıştı o parka
Kirli yeşil bir renkte eskiceneydi parka
Üst cebi sökülmüştü kullanılmıştı parka
Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka
Parkasıyla vurulmuş yatar iken buldular
Dört hain kurşun değmiş, delik deşikti parka
Baba eski tornacı gözünü çapak almış
Dede bir bacağını Sakarya’da bırakmış
Ananın gözü yaşlı umut ona bağlamış
Küçük kardeşi bu yıl siyasala gidecek
Paltoya para yok ki o da parka giyecek
Ananın gözü yaşlı delikleri dikecek
Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka
Parkasıyla vurulmuş yatar iken buldular
Dört hain kurşun değmiş, delik deşikti parka
 
Görüldüğü üzere bu şarkı sözlerinde Penti yok, parka var.
Bu bir.
Hepsinin altında da sanatçının hiç korkusu olmadan imzası var.
Bu da iki!
 
SİNYAL
Biz dönelim yine feleğe.
Feleğe dönmek bir nevi meleğe dönmek demektir.
Beyaz Melek adlı yapımla aslında memleketin nereye döneceğinin sinyalleri verilmişti.
Sizi bilemem.
Ama ben bu sinyalleri almıştım.
Tıpkı;
Sevda, kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın
Ökse ile sapanla vurursunda saramazsın
Hayat sırrının suyunu çeşmelerden bulamazsın
Ansızın bir deli çaydan içersinde kanamazsın
dizelerini Cem Karaca’dan duyduğumda diğer dizelerin geleceğini tahmin ettiğim gibi.
Felek ona ansızın bir deli çaydan içirtti.
Dervişanız, hak dost deriz, dervişanız dervişan
Allah yar yar
Bu can emanet bu bedene, sonunda sararlar kefene
Allah yar yar
Yol bir akıl bir, bak da görebil
Sev, korkma sakın Rab sana yakın
Allah yar yar” dedirtti.
Rahmetli sanatçı olduğu için her zaman erken yol almayı bildi.
 
İmdi hayat sırrının suyunu bulma sırası bilin bakalım kime geldi?

Paylaş Tavsiye Et