Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2008) > Türkiye Siyaset > Disiplinci YÖK, özgürlükçü olabilecek mi?
Türkiye Siyaset
Disiplinci YÖK, özgürlükçü olabilecek mi?
Mustafa Şentop
TÜR­Kİ­YE’DE üni­ver­si­te so­ru­nu, ya­kın za­ma­na ka­dar si­ya­si, hu­ku­ki, bi­lim­sel açı­lar­dan pek çok de­fa tar­tı­şıl­dı. Er­do­ğan Te­ziç’ten bo­şa­lan YÖK Baş­kan­lı­ğı gö­re­vi­ni tes­lim alan Yu­suf Zi­ya Öz­can’ın üni­ver­si­te­le­rin ge­le­ce­ği ile il­gi­li açık­la­ma­la­rı, bu­gün üni­ver­si­te so­ru­nu açı­sın­dan ye­ni bir dö­ne­min baş­lan­gı­cın­da ol­du­ğu­mu­za işa­ret edi­yor.
Üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li hu­ku­ki dü­zen­le­me­ler, pek de is­tik­rar­lı bir se­yir iz­le­me­yen çe­şit­li aşa­ma­lar­dan ge­çe­rek bu­gü­ne ka­dar gel­di. Üni­ver­si­te-hü­kü­met iliş­ki­le­ri, oluş­tu­ru­lan si­ya­si ya­pı için­de bir şe­kil al­dı. İlk üni­ver­si­te ka­nu­nun­da, çok ge­niş çer­çe­ve­li bir özerk­lik bu­lun­mak­la bir­lik­te, Maa­rif Ve­ka­le­ti’nin de üni­ver­si­te­ler üze­rin­de ba­zı yet­ki­le­ri mev­cut­tu. 27 Ma­yıs dar­be­sin­den he­men son­ra ya­pı­lan ka­nun­la, hü­kü­me­tin yet­ki­si dı­şı­na çı­ka­rı­lan üni­ver­si­te­ler, ida­ri ba­kım­dan bü­tü­nüy­le özerk ha­le ge­ti­ril­miş ol­du. 12 Mart dar­be­si­nin ha­zır­la­dı­ğı sü­reç­te ise tam ter­si­ne bir hu­ku­ki dü­zen­le­me po­li­ti­ka­sı iz­len­di ve hü­kü­me­te üni­ver­si­te­ler üze­rin­de ida­ri de­ne­tim ve ta­sar­ruf yet­ki­le­ri ve­ril­di. Ger­çi Ana­ya­sa Mah­ke­me­si bu ye­ni üni­ver­si­te ka­nu­nu­nun hü­kü­me­te yet­ki ve­ren dü­zen­le­me­le­ri­ni özerk­li­ğe ay­kı­rı bu­la­rak ip­tal et­ti; an­cak ye­ni dü­zen­le­me­ler bir eği­li­mi gös­ter­me­si ba­kı­mın­dan önem ta­şı­mak­tay­dı.
Bu eği­lim, 12 Ey­lül dar­be­sin­den son­ra de­vam et­ti; 1981 yı­lın­da çı­kar­tı­lan ve ha­len yü­rür­lük­te­ki ka­nun­la, üni­ver­si­te­ler üze­rin­de bir “dev­let yö­ne­ti­mi ve de­ne­ti­mi” oluş­tu­rul­du. Böy­le­lik­le üni­ver­si­te yö­ne­tim­le­ri mer­ke­zi­leş­ti­ril­di, ni­hai ola­rak YÖK Baş­ka­nı’nın söz sa­hi­bi ol­du­ğu bir yö­ne­tim an­la­yı­şı be­lir­len­di, baş­ka­nı da cum­hur­baş­ka­nı ata­dı­ğı için “dev­let”in kon­tro­lü tam ma­na­sıy­la sağ­lan­mış ol­du. Bu “dev­let kon­tro­lü”, 82 Ana­ya­sa­sı’nın kur­gu­su­na gö­re, si­ya­se­tin dı­şın­da bir dev­let kon­tro­lü­dür; çün­kü cum­hur­baş­ka­nı bir si­ya­set­çi de­ğil, “has dev­let ada­mı”dır. Bu kur­gu­nun Tur­gut Özal’ın cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­siy­le de­rin bir dar­be al­dı­ğı­nı söy­le­ye­bi­li­riz. Ama bu dar­be son­ra­ki yıl­lar­da te­la­fi edil­me­ye ça­lı­şıl­dı; De­mi­rel ve Se­zer dö­nem­le­ri, en az Ev­ren dö­ne­mi ka­dar 82 Ana­ya­sa­sı’nın kur­gu­su­na ve ide­olo­ji­si­ne uy­gun tu­tum­lar­la sür­dü­rül­dü.
28 Şu­bat sü­re­cin­de ise üni­ver­si­te­le­re ve yar­gı­ya özel bir mis­yon yük­len­di. Bu mis­yon, post-mo­dern dar­be ile ih­ya edi­len, Tür­ki­ye’nin 1960’lı yıl­la­rı­na dam­ga­sı­nı vur­muş “Yön Ha­re­ke­ti”nin ide­olo­ji­sin­de sak­lı olan bir mis­yon­du. 28 Şu­bat’ın bu ha­re­ket­le bağ­lan­tı­sı sa­de­ce ide­olo­jik ve söy­lem­sel de­ğil­di; ki­şi­ler ba­kı­mın­dan da il­ginç bir­lik­te­lik­ler söz ko­nu­suy­du. Gö­re­vi so­na eren YÖK Baş­ka­nı Er­do­ğan Te­ziç de, 1961’de “Yön Bil­di­ri­si”ni im­za­la­yan isim­ler ara­sın­day­dı. Te­ziç, YÖK’te­ki gö­re­vin­den ön­ce es­ki cum­hur­baş­kan­la­rı De­mi­rel ve Se­zer’in da­nış­man­lı­ğı­nı da yü­rüt­müş, 28 Şu­bat sü­re­ci­nin önem­li hu­kuk­çu­la­rın­dan bi­riy­di. Ne­ti­ce­de üni­ver­si­te­ler 28 Şu­bat’la bir­lik­te ken­di­le­ri­ne yük­le­nen mis­yo­nun ge­re­ği ola­rak hu­ku­kun sı­nır­la­rı dı­şı­na ta­şar şe­kil­de si­ya­se­te dâ­hil ol­du­lar. Ye­ni hu­ku­ki dü­zen­le­me­ler üze­rin­de dü­şü­nü­lür­ken, yak­la­şık on se­ne­dir, üni­ver­si­te­le­rin Türk si­ya­se­tin­de çok önem­li bir ak­tör ha­li­ne gel­di­ği­ni göz­den uzak tut­ma­mak ge­re­ki­yor.
Üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği me­se­le­si, üni­ver­si­te­ler için bir im­ti­yaz de­ğil as­lın­da; bir do­ku­nul­maz­lık ala­nı oluş­tur­ma ama­cı da ta­şı­mı­yor. Üni­ver­si­te özerk­li­ği, ger­çek an­lam­da bi­lim­sel üre­tim ya­pıl­ma­sı için ge­rek­li or­ta­mın oluş­turul­ma­sı ba­kı­mın­dan önem­li­dir. Bir baş­ka ifa­dey­le, üni­ver­si­te özerk­li­ği bir amaç de­ğil; bi­lim­sel ça­lış­ma­la­rın ger­çek­leş­ti­ril­me­si için bir araç­tır. Bu özerk­li­ği ve özerk­lik söy­le­miy­le oluş­tu­ru­lan do­ku­nul­maz­lık ha­va­sı­nı, bi­lim­sel öz­gür­lük ve üre­tim ye­ri­ne si­ya­set için kul­lan­mak, Türk üni­ver­si­te­le­ri­ni önem­li öl­çü­de yıp­rat­tı. Bu­gün üni­ver­si­te­nin so­ru­nu özerk­lik de­ğil, bi­lim­dir. Özerk­lik, bi­lim­sel üre­tim ama­cı olan bir üni­ver­si­te­nin me­se­le­si­dir; si­ya­sal ak­tör ol­mak is­te­yen üni­ver­si­te­nin, özerk­lik me­se­le­si ola­maz. Bu se­bep­le, baş­ta 2547 sa­yı­lı ka­nun­da yer alan yük­seköğ­re­ti­min ama­cı ve gö­re­viy­le il­gi­li mad­de­le­rin de­ğiş­ti­ril­me­si ol­mak üze­re, üni­ver­si­te­le­rin ku­rum­sal an­lam­da si­ya­se­tin dı­şı­na çı­kar­tıl­ma­sı, bi­lim­sel ça­lış­ma ve üre­tim ama­cı­na yö­nel­til­me­si ge­rek­mek­te­dir.
Üni­ver­si­te-si­ya­set iliş­ki­si, as­lın­da, ka­çı­nıl­maz bir iliş­ki­dir. Na­sıl sos­yal, kül­tü­rel, eko­no­mik ha­yat üni­ver­si­te­le­rin il­gi ala­nı için­dey­se, si­ya­sal ha­yat da üni­ver­si­te­nin il­gi ala­nı için­de­dir. Bu se­bep­le, ak­tü­el si­ya­set de dâ­hil ol­mak üze­re, si­ya­se­tin her ala­nı üni­ver­si­te ta­ra­fın­dan ele alı­nır, de­ğer­len­di­ri­lir. An­cak bu fa­ali­yet, bi­lim­sel fa­ali­yet­le­rin bir ha­sı­la­sı ola­rak, bi­lim adam­la­rı­nın gö­rüş­le­ri ola­rak or­ta­ya çık­ma­lı­dır; ku­rum­sal de­ğer­len­dir­me­ler üni­ver­si­te­nin mis­yo­nuy­la bağ­daş­maz. Yü­zün üze­rin­de­ki üni­ver­si­te­nin tem­sil­ci­si ola­rak, iç­le­rin­de YÖK Baş­ka­nı dı­şın­da bir hu­kuk­çu bu­lun­ma­yan rek­tör­ler bir ara­ya ge­lip, çok tar­tış­ma­lı bir hu­ku­ki so­run olan “Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de 367 top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı ara­na­ca­ğı”na da­ir ke­sin bir gö­rüş na­sıl bil­di­re­bi­lir­ler? Bu an­la­şıl­maz olay üni­ver­si­te­ler için baş­lı ba­şı­na onur kı­rı­cı ol­muş­tur. Üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri si­ya­set­le uğ­ra­şa­bi­lir, si­ya­si de­ğer­len­dir­me­ler ya­pa­bi­lir, hat­ta si­ya­si par­ti­ler­de gö­rev ala­bi­lir. An­cak bun­lar ki­şi­sel fa­ali­yetlerdir; bir ku­rum ve­ya ku­rul fa­ali­ye­ti ola­maz. Za­ten, 2547 sa­yı­lı ka­nun üni­ver­si­te öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın si­ya­set ya­pa­bi­le­ce­ği­ni ka­bul et­mek­te­dir; ama bu­nun­la be­ra­ber si­ya­set ya­pan öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın üni­ver­si­te­ler­de ida­ri gö­rev­ler üst­le­ne­me­ye­ce­ği­ni ve üni­ver­si­te kam­püs­le­rin­de si­ya­set ya­pa­ma­ya­cak­la­rı­nı be­lirt­mek­te­dir. Doğ­ru olan dü­zen­le­me de bu­dur. Üni­ver­si­te­ler­de ku­rum­sal ve ku­rum adı­na si­ya­se­tin aci­len önü­ne ge­çil­me­li­dir.
YÖK adı­na ya­pı­lan ba­zı açık­la­ma­la­rın bir si­ya­si par­ti­nin gö­rüş­le­ri­ne ne ka­dar pa­ra­lel ol­du­ğu, ön­ce üni­ver­si­te­ler adı­na ko­nu­şan­la­rın da­ha son­ra bir si­ya­si par­ti­de ak­tif si­ya­se­te atıl­dık­la­rı ka­mu­oyu­nun ma­lu­mu. Tür­ki­ye’de “fev­ka­la­de hi­ma­ye­ye maz­har” si­ya­si gö­rüş­ler ola­maz; var­sa da bu­na son ver­mek ge­re­kir. Her­kes si­ya­si gö­rüş­le­ri­nin di­ğer in­san­la­rın gö­rüş­le­riy­le eşit de­ğer­de ol­du­ğu ger­çe­ği­ni haz­me­de­bil­me­li­dir. Böy­le ol­du­ğu için, ka­mu ku­rum­la­rı adı­na si­ya­si gö­rüş açık­la­ma im­ti­ya­zı so­na er­me­li­dir.
Yak­la­şık on yıl­dır üni­ver­si­te­le­rin ya­şa­mış ol­du­ğu ağır trav­ma göz önün­de bu­lun­du­ru­la­rak, ye­ni bir ka­nun ha­zır­lı­ğı ko­nu­sun­da ace­le et­me­mek ge­re­kir. Za­ten üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li esas­lı de­ği­şik­lik­ler ya­pa­bil­mek, Ana­ya­sa’da­ki il­gi­li hü­küm­le­rin de­ğiş­ti­ril­me­si­ni de ge­rek­tir­mek­te­dir. Bu se­bep­le, ye­ni hu­ku­ki dü­zen­le­me ha­zır­lı­ğı­nı Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği son­ra­sı­na bı­rak­mak doğ­ru ola­cak­tır. Bu ye­ni dö­nem­de üni­ver­si­te­le­rin re­ha­bi­li­te edi­le­bil­me­si için YÖK’ün kon­trol­lü bir mü­da­ha­le stra­te­ji­si ile üni­ver­si­te­le­ri ku­rum­sal si­ya­se­tin dı­şı­na ta­şı­ma­sı, si­ya­si mis­yon al­gı­sı ye­ri­ne bi­lim­sel ça­lış­ma ve üre­ti­mi amaç­la­yan, bu­nun ak­si­nin ar­tık müm­kün ol­ma­dı­ğı­nı or­ta­ya ko­yan bir zih­ni­yet dün­ya­sı­na ze­min ha­zır­la­ma­sı, öğ­re­tim ele­man­la­rı ve öğ­ren­ci­ler ba­kı­mın­dan öz­gür­lük­çü bir or­ta­mın oluş­ma­sı­na kat­kı­da bu­lun­ma­sı ge­re­kir. Üni­ver­si­te­le­re di­sip­lin ver­mek üze­re ku­ru­lan YÖK, ka­de­rin bir cil­ve­si ola­rak, üni­ver­si­te­le­rin öz­gür­leş­me­si­ni sağ­la­ya­bi­lir­se mis­yo­nu­nu ta­mam­la­mış ola­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et