Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2007) > Türkiye Siyaset > “Hayat tarzımız tehlikede”: Adab-ı muaşeret çatışması
Türkiye Siyaset
“Hayat tarzımız tehlikede”: Adab-ı muaşeret çatışması
Fatma Tunç Yaşar
GEÇ­Tİ­Ğİ­MİZ yıl Mer­kez Ban­ka­sı Baş­kan­lı­ğı’na ata­ma ya­pıl­ma­sı­nın ar­dın­dan en çok ko­nu­şu­lan olay hiç şüp­he­siz ye­ni Baş­kan’ın evi­nin ka­pı­sı­nın önün­de du­ran üç çift ayak­ka­bıy­dı. Ba­zı­la­rı­nın “Be­yaz Türk­le­rin tas­fi­ye­si” ya da “ga­ri­ba­nizm ih­ti­la­li” ola­rak yo­rum­la­dık­la­rı ha­di­se­de te­mel me­se­le, böy­le­si­ne üst dü­zey bir po­zis­yon için bel­li bir ya­şam tar­zı­nın ön­gö­rül­me­si ve ye­ni baş­ka­nın ka­pı­da­ki ayak­ka­bı­lar do­la­yı­sıy­la bu po­zis­yo­na la­yık gö­rül­me­me­siy­di. Ay­nı şe­kil­de De­niz Bay­kal’ın 2002 yı­lın­da Tay­yip Er­do­ğan’ın si­ya­si ge­le­ce­ği­ni be­lir­le­ye­cek ka­ra­rı al­mak üze­re kur­may­la­rıy­la CHP’li bir ve­ki­lin evin­de yap­tı­ğı top­lan­tı da beş yıl ara­dan son­ra “Ter­lik­li Zir­ve” ola­rak med­ya­da ge­niş­çe yan­kı bul­du. Top­lan­tı­da ev için­de ter­lik gi­yil­me­si şaş­kın­lık­la kar­şı­lan­mış ve CHP gi­bi mo­der­niz­min bay­rak­tar­lı­ğı­nı ya­pan bir par­ti­nin kur­may­la­rı­na bu ta­vır kon­du­ru­la­ma­mış­tı.
Gö­rül­dü­ğü gi­bi ayak­ka­bı­yı ka­pı­da çı­kar­mak ve ev için­de ter­lik giy­mek bel­li bir ya­şam tar­zı­nın kod­la­rı ola­rak oku­nu­yor. An­cak bu oku­ma ey­le­mi ay­nı za­man­da sı­nıf­la­ma ey­le­mi­ni, bu da yar­gı­la­ma ve kü­çüm­se­me ey­le­mi­ni be­ra­be­rin­de ge­ti­ri­yor. Fa­kat da­ha da il­ginç olan, ayak­ka­bı­yı ka­pı­da çı­kar­ma­nın ve ev­de ter­lik giy­me­nin bu den­li şaş­kın­lık­la kar­şı­lan­ma­sı. Tür­ki­ye ge­ne­lin­de ev­de ayak­ka­bı ile ge­zen­ler ve ka­pı­da ayak­ka­bı çı­ka­ran­la­rın is­ta­tis­ti­ği çı­ka­rıl­sa -ki böy­le bir is­ta­tis­ti­ğe ih­ti­yaç hâ­sıl de­ğil, han­gi­si­nin da­ha yay­gın ve ka­bul gö­rür ol­du­ğu or­ta­da- bu ta­ac­cü­bün an­lam­sız­lı­ğı da o de­re­ce aşi­kâr olur. An­cak bu aşi­kâr­lık, bu ta­ac­cü­bün ar­ka­sın­da­ki zih­ni­ye­ti gör­mez­den gel­me­ye en­gel de­ğil el­bet.
Geç­ti­ği­miz gün­ler­de Prof. Şe­rif Mar­din’in Ay­şe Ar­man’a ver­di­ği rö­por­taj­da te­laf­fuz et­ti­ği “ma­hal­le bas­kı­sı” ifa­de­si -her ne ka­dar Şe­rif Mar­din o mak­sat­la kul­lan­ma­mış da­hi ol­sa- sö­zü edi­len ya­şam tar­zı­nı ifa­de et­mek için sık­ça tar­tı­şı­lır ol­du. Öy­le ki, “Oto­büs­çü­ye na­maz mo­la­sı bas­kı­sı ya­pı­lı­yor” id­di­ası­nı Şe­rif Mar­din’in “ma­hal­le bas­kı­sı” kav­ra­mı­na da­yan­dı­rıp “Ha­yat tar­zı­mız teh­li­ke­de” so­nu­cu­na va­ra­rak “dar­be uya­rı­sı” ya­pan ga­ze­te­ci­ler bi­le ol­du. Yi­ne Ar­man’ın “Ya biz far­kın­da bi­le ol­ma­dan, git­tik­çe etek boy­la­rı uzar­sa... Eğer be­nim ha­yat tar­zım de­ğiş­mek zo­run­da ka­la­cak­sa, Bo­ğaz’da is­te­di­ğim gi­bi iç­ki içip ba­lık yi­ye­me­ye­cek­sem, is­te­di­ğim gi­bi gi­yi­ne­me­ye­cek­sem ben ne ya­pa­ca­ğım?” so­ru­su­na ce­va­ben as­lın­da bam­baş­ka şey­ler an­la­tan Şe­rif Mar­din’in söz­le­ri “Ge­le­ce­ği­nin teh­li­ke­de ol­du­ğu­nu dü­şü­nen ka­dın­lar hak­lı” şek­lin­de yo­rum­lan­dı ve so­nuç­ta “mo­dern ha­yat tar­zı”nın teh­li­ke­de ol­du­ğu­nu dü­şü­nen­ler ne ga­rip­tir ki, Şe­rif Mar­din gi­bi bir ho­ca­dan en­di­şe­le­ri­nin hak­lı­lı­ğı­na da­ir ser­ti­fi­ka al­dı­lar.
Bu ör­nek­ler­den yo­la çı­ka­rak AKP ik­ti­da­rı­na öz­gü gi­bi gös­te­ri­len an­cak geç­mi­şi çok da­ha es­ki­le­re da­ya­nan bir ha­yat tar­zı ça­tış­ma­sın­dan bah­set­mek müm­kün. An­cak bu mü­ca­de­le­nin baş­lı­ca ak­tör­le­ri­ni ha­yat tarz­la­rı­nın teh­li­ke­de ol­du­ğu­nu dü­şü­nen­ler oluş­tu­ru­yor di­ye­bi­li­riz. On­la­rın ha­yat tar­zı­nı “teh­li­ke­ye at­tı­ğı” id­di­a edi­len grup ise -şim­di­ler­de AKP ol­du­ğu id­di­a edi­li­yor- di­ğer­le­ri gi­bi sa­hip ol­du­ğu ha­yat tar­zı­nı de­ğil, ken­di­ni sa­vun­mak zo­run­da. Çün­kü ka­bul gö­ren ve hi­ye­rar­şik ola­rak üst­te bu­lun­du­ğu id­di­a edi­len ya­şam tar­zı­nın ak­tör­le­ri bu ya­şam tarz­la­rı do­la­yı­sıy­la ken­di­le­ri­ni ‘seç­kin’ ola­rak gö­rü­yor­lar ve ken­di­le­ri­ne di­ğer­le­ri­nin -bu di­ğer­le­ri Cum­hur­baş­ka­nı ve Baş­ba­kan da­hi ol­sa- üs­tün­de bir ko­num bi­çi­yor­lar.
Bel­li bir ya­şam tar­zı­nı di­ğer­le­ri­nin üs­tün­de gö­ren ve bun­lar ara­sın­da üs­tün tu­tu­lan ya­şam tar­zı­na ya­kın­lı­ğı ya da uzak­lı­ğı­na gö­re hi­ye­rar­şik bir sı­nıf­lan­dır­ma ya­pan an­la­yı­şın bu­gü­ne öz­gü ol­ma­dı­ğı­nı bil­mek ge­re­kir. Bu­gün “Be­yaz Türk­ler” ve “halk” ola­rak ifa­de bu­lan kar­şıt iki ya­şam bi­çi­mi, 19. yüz­yıl­da da “alaf­ran­ga” ve “ala­tur­ka” kav­ram­la­rı ile ifa­de edil­mek­tey­di. İm­pa­ra­tor­lu­ğun ön­de ge­len­le­ri uy­gar ve mua­sır me­de­ni­ye­te ye­tiş­me gay­re­tiy­le Ba­tı’nın be­nim­se­miş ol­du­ğu dav­ra­nış ka­lıp­la­rı­na uy­gun, alaf­ran­ga ola­rak ta­bir edi­len “ye­ni dav­ra­nış ka­lıp­la­rı” ge­liş­tir­me gay­re­ti içe­ri­si­ne gir­miş­ti. Bu gay­re­tin en önem­li gös­ter­ge­le­ri, dö­ne­min ga­ze­te ve mec­mu­ala­rın­da bu ye­ni ya­şam bi­çi­mi­ni uzun uza­dı­ya an­la­tan ya­zı­la­rın ya­yım­lan­ma­sı ve da­ha son­ra bun­la­rın cilt cilt adab-ı mu­aşe­ret ki­tap­la­rı ha­li­ne ge­ti­ril­me­siy­di. Bu ki­tap­lar hız­lı ve ko­lay adap­te olu­na­ma­yan bir de­ği­şi­min ha­ber­ci­siy­di. Çün­kü ge­le­nek­sel li­te­ra­tür­de in­ce, na­zik ve tak­dir uyan­dı­ran dav­ra­nış­lar an­la­mı­na ge­len adab-ı mu­aşe­ret, re­fe­ran­sı­nı ge­le­nek ve din­den alır; ana­ne gi­bi ol­du­ğun­dan hız­lı ve ko­lay de­ğiş­mez; de­ği­şim ol­sa bi­le bu ne­sil­den ne­si­le ge­nel­lik­le söz­lü ola­rak ak­ta­rı­lır. Bu ye­ni li­te­ra­tür­de ise adab-ı mu­aşe­ret­ten ka­sıt, as­lın­da ne ol­du­ğu tam ola­rak bi­lin­me­yen, fa­kat adap­te edil­me­si zo­run­lu­luk ola­rak gö­rü­len Av­ru­pai ya­şam tar­zıy­dı. De­rin an­lam­lar içe­ren, mad­di-ma­ne­vi her iki dün­ya ile ilin­ti­si olan, bir baş­ka ifa­de ile dün­ye­vi gün­de­lik pra­tik­le­re uh­re­vi an­lam­lar yük­le­ye­rek iki­si ara­sın­da­ki köp­rü­yü ku­ran ge­le­nek­sel adab-ı mu­aşe­ret, bu ye­ni li­te­ra­tür­de yü­zey­sel­leş­ti­ri­le­rek ye­me, iç­me, otur­ma, kalk­ma, se­lam­laş­ma gi­bi pra­tik­le­re in­dir­gen­miş­ti. Öte yan­dan bu gün­de­lik pra­tik­le­rin uy­gu­lan­ma bi­çi­mi uy­gu­la­ya­nın ge­ri­ci ya da ile­ri­ci, me­de­ni ya da il­kel, ki­bar ya da ka­ba ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te ve ki­şi­yi ta­nım­la­yan baş­lı­ca kri­ter ola­rak ka­bul edil­mek­tey­di.
Alaf­ran­ga-ala­tur­ka ya­şam ay­rış­ma­sı­nın ya­tay bir düz­lem­de ger­çek­leş­ti­ği­ni söy­le­mek güç; tıp­kı bu­gün ev­de ayak­ka­bı ile do­laş­ma ve ayak­ka­bı­yı ka­pı­da çı­kar­ma­nın ya­tay bir düz­lem­de ele alın­ma­dı­ğı gi­bi. Alaf­ran­ga ya­şam tar­zı­nın sa­vu­nu­cu­la­rı Av­ru­pai ya­şam tar­zı­nı ide­ali­ze et­ti­ler ve onu “fark­lı ya­şam bi­çim­le­rin­den bir ya­şam bi­çi­mi” ola­rak de­ğil, ni­hai ola­rak ula­şıl­ma­sı ge­re­ken ya­şam bi­çi­mi ola­rak gör­dü­ler. Bu­nun en gü­zel ör­ne­ği, 1925’te bel­li bir ya­şam bi­çi­mi­nin sim­ge­si ola­rak ka­bul edi­len fe­sin ka­nun­la ya­sak­lan­ma­sı, bu­na kar­şı­lık şap­ka gi­yil­me­si­nin mec­bu­ri kı­lın­ma­sı su­re­tiy­le sı­ra­dan va­tan­da­şın gi­yim tar­zı­na mü­da­ha­le edil­me­si­dir. Bu an­la­yı­şa gö­re ya­şam tar­zı se­çi­le­bi­lir, bi­re­ye ya da top­lu­ma öz­gü bir şey ol­mak­tan çık­tı ve da­ya­tı­lan bir pro­je­nin -bu pro­je­nin adı mo­dern­leş­me ya da Ba­tı­lı­laş­ma- ara­cı ol­du. Bu­gün de ba­şör­tü­sü­nün he­nüz sı­nır­la­rı çi­zi­le­me­yen ka­mu­sal alan­da ya­sak ol­ma­sı, ha­len bi­rey ve top­lu­mun ini­si­ya­ti­fi­ne bı­ra­kı­la­cak ka­dar özüm­se­ne­me­miş ve iç­sel­leş­ti­ri­le­me­miş mo­dern­leş­me pro­je­si­nin bir uzan­tı­sı.
Mo­dern­leş­me pro­je­si­nin ya da mo­dern ya­şa­mın ak­tör­le­ri, Türk hal­kı­nın he­nüz ken­di­sin­den bek­le­nen ya­şam tar­zı­na gö­nül­lü adap­te ola­ma­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor ve ide­ali­ze et­tik­le­ri ya­şam bi­çi­mi­ni da­yat­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Ha­tı­rı sa­yı­lır bir oy ora­nı ile ik­ti­dar olan AKP’den du­yu­lan en­di­şe­ler tam da bu­nu gös­te­ri­yor. Ni­te­kim AKP’nin ic­ra­at­la­rın­dan mem­nun an­cak AKP’den ra­hat­sız olan­la­rın tek der­di, bu ic­ra­at­la­rın ken­di­le­ri­ne ben­ze­me­yen, on­lar gi­bi ye­me­yen iç­me­yen, on­lar gi­bi gi­yin­me­yen, on­lar gi­bi dü­şün­me­yen kı­sa­ca­sı ha­yat tarz­la­rı on­la­rın­ki­ne ben­ze­me­yen bi­ri­le­ri ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı de­ğil mi?

Paylaş Tavsiye Et