Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2008) > Dosya > Araplar, Türkiye için bir fırsat mı?
Dosya
Araplar, Türkiye için bir fırsat mı?
Melikşah Utku
“FIR­SAT­LAR kel­dir. Kar­şı­nı­za çı­kın­ca on­la­rı sa­ka­lın­dan ya­ka­la­yın. Ge­çip gi­din­ce ar­ka­dan tu­ta­maz­sı­nız.” Bu Bul­gar ata­sö­zü Türk in­sa­nı­nın olay­la­ra yak­la­şı­mı­nı ta­rif edi­yor san­ki. Fır­sat kol­la­mak, Türk’ün da­mar­la­rı­na iş­le­miş mil­li bir has­let­tir. İs­ter tra­fik­te ol­sun is­ter müş­te­ri avın­da, he­men her za­man gö­zü­nü dört aç­mış in­san­lar var­dır et­ra­fı­mız­da. Her­kes bu ka­dar uya­nık olun­ca, ta­bia­tı ica­bı ara­da bir çıkan fır­sat­la­ra hep be­ra­ber sal­dır­mak âdet­ten sa­yı­lı­yor bu ül­ke­de. So­nuç­ta tra­fik çor­ba­ya, sa­hil­ler otel çöp­lü­ğü­ne, Bur­sa do­ku­ma tez­ga­hı me­zar­lı­ğı­na, şe­hir­le­ra­ra­sı yol­lar oto­büs pis­ti­ne dö­nü­şür­ken fır­sa­tı fır­sat ya­pan na­di­de­li­ğin Tah­ta­ka­le’de kırk bin kop­ya­sı­nı çı­ka­rı­yo­ruz. Ta­bi­atıy­la fır­sat, kim­se­ye yâr ol­ma­dan sa­ka­lı yo­lun­muş bir va­zi­yet­te ül­ke­miz­den ilk uçak­la ka­çı­yor.
Ko­lay­dan kö­şe dön­me iç­gü­dü­mü­zün sa­bır, araş­tır­ma ve uzun va­de­li ya­tı­rım ge­rek­ti­ren alan­lar­da ül­ke­mi­zi ge­ri bı­rak­tı­ğı­nı ra­hat­lık­la id­di­a ede­bi­li­riz. Baş­ka­sı­nın yıl­la­rı­nı ve ser­ve­ti­ni har­ca­ya­rak üret­ti­ği­ni tak­lit ede­rek ne­ma­lan­ma ko­lay­cı­lı­ğı­na kaç­ma hu­yu­muz yü­zün­den alın te­ri ve ge­le­ce­ğe ya­tı­rım gi­bi kav­ram­lar de­ğer yi­tir­di. Oy­sa bu dav­ra­nış tar­zı­mı­zın çok da­ha faz­la fır­sa­tı tep­mek ol­du­ğu­nu hiç­bir za­man id­rak ede­me­ye­ce­ğiz.
Şim­di­ler­de ye­ni bir fır­sat her­ke­sin gö­zü­nü ka­maş­tı­rı­yor. He­men ya­nı ba­şı­mız­da­ki pet­rol zen­gi­ni ül­ke­ler­de bi­ri­ken pa­ra­cık­lar rü­ya­la­rı­mı­zı süs­lü­yor. Dev­le­ti­miz, pet­ro­do­la­rın pe­şi­ne düş­tü ya, iş­le­ri düz­gün git­me­yip de tez­ga­hı­nı ede­ri­nin üze­rin­de sat­mak is­te­yen­den tu­tun, ar­sa­sı üze­ri­ne ko­na­cak he­yu­la gök­de­len­le­ri ha­yal eden­le­re ve hat­ta bu iş­ten na­sıl ye­şil ser­ma­ye ha­be­ri çı­ka­rı­rım di­ye dört dö­nen ga­ze­te­ci­ye ka­dar her­kes Arap ser­ma­ye­sin­den me­det umu­yor ar­tık.
Kör­fez ser­ma­ye­si Tür­ki­ye’de si­hir­li ve bi­raz da mis­tik an­lam­lar içe­ren bir kav­ram ola­rak do­la­şı­yor ağız­dan ağ­za. Si­hir­li, çün­kü ül­ke eko­no­mi­si­ni ih­ya ede­cek et­ki­li bir hap ola­rak al­gı­la­nı­yor ve bu yüz­den de gün­dem­den düş­mü­yor. Mis­tik, çün­kü Kör­fez ser­ma­ye­si­nin ne ol­du­ğu, ne an­la­ma gel­di­ği, ül­ke­mi­ze na­sıl ge­le­ce­ği, ge­lir­se eko­no­mi­yi na­sıl ih­ya ede­ce­ği pek bi­lin­mi­yor.
Özel­lik­le 11 Ey­lül’ün ar­dın­dan ar­tan pet­rol fi­yat­la­rı­nın da kat­la­dı­ğı pet­ro­do­lar­lar, sa­de­ce ana­va­ta­nı­na dö­ne­rek Kör­fez ül­ke­le­ri­ni ih­ya et­mek­le kal­ma­dı, ya­vaş ya­vaş çev­re eko­no­mi­le­ri de et­ki­si al­tı­na al­dı. Bu me­yan­da özel­lik­le bu ül­ke­ler­le ti­ca­ri ve­ya ta­ah­hü­de da­ya­lı hiz­met iliş­ki­si bu­lu­nan ül­ke­ler, böl­ge­de­ki bu yük­se­liş­ten na­sip­le­ni­yor. Bu çer­çe­ve­de bu eko­no­mi­le­re ya­vaş da ol­sa bir ser­ma­ye akı­şı göz­lem­le­ni­yor. Özel­lik­le Ku­zey Af­ri­ka ve Gü­ney­do­ğu As­ya, Arap­la­rın il­gi­sin­den ol­duk­ça mem­nun gö­zü­kü­yor.
Arap­la­rın Tür­ki­ye’ye il­gi­si­nin ise nis­pe­ten da­ha az ol­du­ğu göz­lem­le­ni­yor. Bu­nun ta­ri­hî ge­rek­çe­le­ri var. Her şey­den ön­ce Tür­ki­ye özel­lik­le 90’lı yıl­lar­da cid­di kriz­ler­den geç­miş bir ül­ke ve bu, is­tik­ra­rı se­ven Arap­la­rın gö­zü­nü kor­ku­tu­yor. Ama da­ha da önem­li­si, Arap ya­tı­rım­cı­la­rın Tür­ki­ye ile acı ha­tı­ra­la­rı var: 80’li yıl­lar­da Tür­ki­ye’ye ina­na­rak ge­len ve ül­ke­miz­le ti­ca­ri, tu­ris­tik ve ya­tı­rım amaç­lı iliş­ki­ler kur­ma­ya he­ves­li Arap­la­rın, fır­sat­tan is­ti­fa­de, sa­kal­la­rı­nı yol­mu­şuz zi­ra.
Ve­ri­ler de bu he­ve­sin tı­ka­nı­şı­nı ol­duk­ça gü­zel özet­li­yor. 1970’le­rin ba­şın­da Tür­ki­ye’nin Arap ül­ke­le­ri­ne olan ih­ra­ca­tı 47 mil­yon do­lar se­vi­ye­sin­dey­di. Bu­nun 39 mil­yo­nu Or­ta­do­ğu’ya, 8’i de Ku­zey Af­ri­ka’ya yö­ne­lik­ti. 70’le­rin so­nu­na doğ­ru böl­ge­ye olan ih­ra­cat hac­mi­miz ye­di kat art­tı. Ay­nı dö­nem­de top­lam ih­ra­ca­tı­mı­zın sa­de­ce üç kat art­tı­ğı göz önün­de tu­tu­lur­sa, bu ar­tış ol­duk­ça kay­da de­ğer­di. Bun­da böl­ge­den pet­rol it­ha­la­tı­nın art­ma­sı­nın önem­li bir kat­kı­sı ol­du­ğu tah­min edi­le­bi­lir. Top­lam it­ha­la­tı­mı­zın yıl­lık ola­rak or­ta­la­ma %18 art­tı­ğı bir dö­nem­de böl­ge­den it­ha­la­tı­mı­zın %30’la­ra ulaş­ma­sın­da da pet­rol­de­ki fi­yat ar­tı­şı­nın cid­di bir et­ki­si ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­riz. Bu yüzden 70’li yıl­la­rı ta­bii bir açı­lım de­ğil, zo­run­lu bir ti­ca­ri iliş­ki dö­ne­mi ola­rak de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir.
Arap ül­ke­le­ri ile cid­di an­lam­da ilk ya­kın­laş­ma, Tur­gut Özal’lı yıl­la­ra denk dü­şü­yor. Pet­rol fi­yat­la­rın­da­ki ge­ri­le­me­ye pa­ra­lel ola­rak top­lam it­ha­la­tı­mız için­de Or­ta­do­ğu ve Ku­zey Af­ri­ka’dan ya­pı­lan it­ha­la­tın pa­yı gi­de­rek aza­lır­ken, böl­ge­ye yap­tı­ğı­mız ih­ra­cat her yıl yak­la­şık %14 ci­va­rın­da önem­li bir ar­tış kay­det­ti. 80’le­rin or­ta­sı­na gel­di­ği­miz­de Arap ül­ke­le­ri ile yap­tı­ğı­mız top­lam ti­ca­ret Tür­ki­ye aley­hi­ne açık ver­mek­ten çık­tı, dış ti­ca­ret faz­la­sı­ verilmeye başlandı. Bu­nun­la bir­lik­te ay­nı dö­nem­de Av­ru­pa’ya da açı­lan ih­ra­cat­çı­mız, böl­ge­ye olan ih­ra­ca­tın pa­yı­nı top­lam için­de %20’den 80’le­rin so­nun­da %13’ler se­vi­ye­si­ne ka­dar ge­ri­let­ti. Yi­ne bu dö­nem­de Türk mü­te­ah­hit­le­rin Arap ül­ke­le­rin­de iş al­dık­la­rı­nı ve Arap ser­ma­ye sa­hip­le­ri­nin de Tür­ki­ye’ye ya­tı­rım yap­tık­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. Kör­fez ser­ma­ye­li fa­iz­siz ban­ka­cı­lık mo­de­li­nin Tür­ki­ye’ye ge­ti­ril­me­sin­de ise biz­zat Tur­gut Özal’ın özel gay­ret­le­ri­nin ol­du­ğu bi­li­ni­yor. Ti­ca­ri ve ya­tı­rım amaç­lı ge­li­şen bu iliş­ki­ler, ta­bi­atıy­la be­ra­be­rin­de Arap­la­rın tu­ris­tik amaç­lı zi­ya­ret­le­ri­ni de ge­tir­miş; özel­lik­le İs­tan­bul, baş­ta Suu­di Ara­bis­tan ol­mak üze­re böl­ge­den ge­len tu­rist­ler­le kay­nar ol­muş­tu. Arap­ça bil­mek o yıl­lar­da cid­di prim yap­mış, Arap­la­rın pek rağ­bet et­ti­ği Sa­rı­yer gi­bi semt­ler­de em­lak pi­ya­sa­sı­na Arap be­re­ke­ti düş­müş­tü.
Bu sı­cak iliş­ki­ler 90’lar­da bir an­da so­ğu­du. Arap tu­rist­le­rin ül­ke­miz­den kaç­ma­sın­da fır­sat­la­rı anın­da yi­yip bi­ti­ren yak­la­şı­mı­mız ka­dar, o yıl­lar­da ya­tı­rım amaç­lı ge­len ser­ma­ye­nin önem­li bir kıs­mı­nın yan­lış pro­je­ler­le he­ba ol­ma­sı­nın da önem­li bir kat­kı­sı var. Ta­bii sü­re­cin kö­tü­leş­me­sin­de Türk mü­te­ah­hit­le­rin ve iş­çi­le­rin Arap ül­ke­le­rin­de ki­mi za­man kar­şı­laş­tık­la­rı sı­kın­tı­la­rın da et­ki­si ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­riz. An­cak her şey bir ya­na 90’lar, hem Tür­ki­ye’nin hem de ön­ce İran-Irak Sa­va­şı, ar­dın­dan Irak’ın Ku­veyt’i iş­ga­li ile zor du­rum­da ka­lan Kör­fez ül­ke­le­ri­nin ken­di iç­le­ri­ne ka­pan­dık­la­rı yıl­lar­dı. Üs­te­lik iki­de bir pat­lak ve­ren eko­no­mik ve si­ya­si kriz­ler­le çal­kan­tı­lı bir sü­reç­ten ge­çen Tür­ki­ye, ana dış ti­ca­ret or­ta­ğı ola­rak AB ile im­za­la­dı­ğı Güm­rük Bir­li­ği se­be­biy­le di­ğer ül­ke­ler­le ti­ca­re­tin­de cid­di bir du­rak­la­ma dö­ne­mi­ne gir­miş­ti. Bu yıl­lar­da Arap ül­ke­le­riy­le ti­ca­re­tin yıl­lık baz­da sa­de­ce yak­la­şık %5 art­tı­ğı­nı, it­ha­la­tın ise %2 ci­va­rın­da azal­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Böl­ge­nin top­lam dış ti­ca­re­ti­miz için­de­ki pa­yı da hız­la azal­mış­tı. 80’ler­de bir ara %20’ye ula­şan bu pay, 1999’da %7’ye ka­dar ge­ri­le­miş­ti.
Özel­lik­le 2003’ten iti­ba­ren Kör­fez ül­ke­le­riy­le ti­ca­ri iş­bir­li­ği im­kan­la­rı­nın ye­ni­den art­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Ku­zey Af­ri­ka ve Or­ta­do­ğu’ya ih­ra­ca­tı­mız, son yıl­lar­da top­lam ih­ra­ca­tı­mız­dan da­ha yük­sek bir ar­tış kay­de­di­yor; an­cak özel­lik­le Çin’den ge­len it­ha­lat se­be­biy­le, ar­tan pet­rol fi­yat­la­rı­na rağ­men, top­lam dış ti­ca­ret için­de böl­ge­nin pa­yı hâ­lâ ol­duk­ça dü­şük. Yi­ne de ti­ca­ret­te­ki bu ar­tış ve Türk mü­te­ah­hit­le­rin, bu se­fer çok da­ha bi­linç­li bir şe­kil­de böl­ge­ye ye­ni­den yö­nel­me­si, ya­vaş ya­vaş ya­tı­rım­la­rın da ül­ke­mi­ze gel­me­si için uy­gun bir ze­min ha­zır­lı­yor. Bu or­ta­mın bu se­fer sağ­lık­lı bir şe­kil­de te­sis edil­me­si, uzun so­luk­lu, sa­mi­mi iliş­ki­le­rin ve gü­ven esa­sı­nın oluş­tu­rul­ma­sı­nı ge­rek­ti­ri­yor.

Paylaş Tavsiye Et