Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2009) > Dünya Siyaset > Türkiyesiz bir ateşkes mümkün mü?
Dünya Siyaset
Türkiyesiz bir ateşkes mümkün mü?
Taha Özhan
İS­RA­İL, ye­ni ABD Baş­ka­nı Oba­ma ye­min et­me­den ev­vel, gö­re­vi dev­ret­mek üze­re olan Bush’un da ini­si­ya­tif ala­ma­ya­ca­ğı bir dö­nem­de Gaz­ze kat­li­amı­nı baş­lat­tı. Oba­ma taç giy­mez­den bir gün ön­ce de Gaz­ze sal­dı­rı­la­rı­na tek ta­raf­lı ateş­kes ile son ver­di. Tek ta­raf­lı ateş­kes ka­ra­rıy­la İs­ra­il: 1) Ya­rı-tan­rı­sal bir eda ile Fi­lis­tin­li­le­rin var­lık ve yok­luk­la­rı­na ye­ga­ne ka­rar ve­ri­ci­nin ken­di­si ol­du­ğu­nu vur­gu­la­ma­yı 2) Oba­ma’ya he­sa­bı gö­rül­müş bir kat­li­am­la Or­ta­do­ğu’yu ser­vis ede­rek “ça­re­siz ama el­le­ri he­nüz kir­len­me­miş baş­kan” ha­va­sı­nı ko­ru­ma­yı 3) Böl­ge ül­ke­le­ri­nin, baş­ta Tür­ki­ye’nin ro­lü­nü as­ga­ri dü­zey­de gös­ter­me­yi 4) Bin­ler­ce Gaz­ze­li­yi kat­let­me­si­ne rağ­men, ne ken­di­si­ne ne de dün­ya ka­mu­oyu­na bu sal­dı­rı­lar­dan ne ka­zan­dı­ğı­nı açık­la­ya­ma­ma­sı­nın üs­tü­nü ört­me­yi amaç­la­dı. Tür­ki­ye açı­sın­dan Fi­lis­tin’de ya­şa­nan kat­lia­mın öne çı­kan üç bo­yu­tun­dan bah­se­de­bi­li­riz. Bi­rin­ci­si, Fi­lis­tin me­se­le­si­ne, ilk kez, bu den­li top­lum­sal bir coş­ku ile sa­hip çı­kıl­ma­sı­dır. İkin­ci­si, Tür­ki­ye’nin dış po­li­ti­ka açı­lım­la­rı­nın es­ki Os­man­lı coğ­raf­ya­sın­da de­rin­leş­tik­çe ta­bii ola­rak güç­len­me­si ve ra­fi­ne ha­le gel­me­si­dir. Son ola­rak, Tür­ki­ye çı­kış­la­rıy­la Or­ta­do­ğu’da so­ru­nun kay­na­ğı­na ışık tut­muş­tur: So­run, İs­ra­il so­ru­nu­dur!
Or­ta­do­ğu’da İs­ra­il so­ru­nu­nu an­la­ma­dan ya­pı­lan her tar­tış­ma Fi­lis­tin’de ya­şa­nan dra­mın si­ya­sal bo­yut­la­rı­nı ıs­ka­la­ma­ya mah­kum­dur. Fi­lis­tin’de, Ba­tı Şe­ri­a ve Gaz­ze’nin ay­nı top­rak­lar­da ay­rı dün­ya­la­ra dö­nüş­me­si gi­bi el-Fe­tih ve Ha­mas’ın ay­nı da­va­nın bir­bi­ri­ne ya­ban­cı iki un­su­ru ha­li­ne gel­di­ği doğ­ru­dur. Arap dün­ya­sı­nın en az iki ek­sen üze­rin­den bir­bi­rin­den kop­tu­ğu da doğ­ru­dur. Fi­lis­tin’in ken­di top­rak­la­rın­da İs­ra­il ta­ra­fın­dan iş­gal edil­di­ği ka­dar; et­ra­fı­nın da İs­ra­il adı­na ve­ka­let sa­va­şı ve­ren Mı­sır, Ür­dün ve Suu­di Ara­bis­tan ta­ra­fın­dan iş­gal edil­di­ği de doğ­ru­dur. İs­ra­il’in ulus­la­ra­ra­sı sis­te­min ar­tık ta­ma­men an­lam­sız­laş­ma­sı­na yol aça­cak şe­kil­de vur­dum­duy­maz ve sis­te­min kal­dı­ra­ma­ya­ca­ğı öl­çü­de ir­ras­yo­nel ha­le gel­di­ği de doğ­ru­dur. Oba­ma’nın Or­ta­do­ğu tem­sil­ci­si en faz­la iyi po­li­si oy­na­ya­bi­le­cek­ken; en ya­kın da­nış­man kad­ro­sun­dan ön­de ge­len isim­le­rin Bush dö­ne­min­de bi­le ol­ma­dı­ğı ka­dar ale­ni Si­yo­nist ol­duk­la­rı da doğ­ru­dur. La­kin bü­tün bun­lar­dan da­ha faz­la olan doğ­ru ise şu­dur: Fi­lis­tin İs­ra­il iş­ga­li al­tın­da­dır. Bu ol­duk­ça ya­lın ve sı­ra­dan gö­rü­nen cüm­le­yi, en kan­lı kat­li­am­la­rın ol­du­ğu son bir ay içe­ri­sin­de pek sık duy­du­ğu­muz söy­le­ne­mez. Tıp­kı Os­lo son­ra­sı Fi­lis­tin üze­ri­ne bin say­fa­lık bir ki­tap ka­le­me alan, ama bir kez ol­sun “iş­gal” ke­li­me­si­ni kul­lan(a)ma­yan Mah­mut Ab­bas gi­bi. Evet, Fi­lis­tin iş­gal al­tın­da­dır ve do­la­yı­sıy­la “Fi­lis­tin so­ru­nu” ye­ri­ne “İs­ra­il so­ru­nu”nu ko­nuş­tu­ğu­muz öl­çü­de Fi­lis­tin’de ya­şa­nan­la­rı si­ya­sal bir bağ­la­ma otur­ta­bi­li­riz.
Kü­re­sel med­ya ma­ni­pü­las­yo­nu­nun icat et­ti­ği oran­tı­sız güç (sal­dır­gan­lık), top­lu ce­za­lan­dır­ma (sa­vaş), an­laş­maz­lık (iş­gal), te­rör (di­re­niş), kon­trol (ab­lu­ka), si­vil ölüm­ler (kat­li­am), ba­rış sü­re­ci (İs­ra­il ta­lep­le­ri), Fi­lis­tin’de bir­li­ğin ol­ma­ma­sı (se­çil­miş hü­kü­me­ti ta­nı­ma­ma), tar­tış­ma­lı si­lah kul­la­nı­mı (sa­vaş suç­la­rı) vb. söy­lem ik­ti­da­rı, İs­ra­il le­hi­ne kul­la­nıl­dı­ğı sü­re­ce Fi­lis­tin’de ya­şa­nan­la­rı an­la­ma­mız müm­kün de­ğil­dir. Ön­ce­lik­le bu söy­lem kir­le­rin­den te­miz­len­miş tu­tar­lı bir di­lin en azın­dan Fi­lis­tin’e du­yar­lı in­san­lar ara­sın­da yer­leş­me­si ge­rek­mek­te­dir. Son bir ay içe­ri­sin­de Türk med­ya­sın­da sık­lık­la gö­rü­len mez­kur ucuz ma­ni­pü­las­yon­la­ra rağ­men so­kak­la­rı dol­du­ran mil­yon­lar­ca in­san ade­ta dün­ya­nın vic­da­nı ha­li­ne dö­nüş­tü­ler. “Ha­mas İs­tan­bul’u Sa­vu­nu­yor, Far­kın­da mı­sı­nız?” pan­kar­tın­da ken­di­si­ni bu­lan Tür­ki­ye’nin se­si, ilk kez bü­tün sos­yo­lo­ji­yi bir me­se­le üs­tün­de bu den­li tar­tış­ma­sız bir şe­kil­de bir ara­ya ge­tir­di. Bu ise ge­rek hal­kın Fi­lis­tin’e olan has­sa­si­ye­ti­ni gös­ter­me­si ge­rek­se de Tür­ki­ye’de bü­tün mil­le­ti yek­vü­cut ha­le ge­ti­ren me­se­le­nin “bir dış mih­rak” ol­ma­sı açı­sın­dan ma­ni­dar­dı. Bir kez da­ha Ba­tı­cı sı­nır­lar, ol­duk­ça ta­bii bir mil­let dar­be­siy­le yer­le yek­san edil­miş ol­du. Tür­ki­ye, mi­ra­sı­na yü­zü­nü her dön­dü­ğün­de, içe­ri­de icat edil­miş su­ni ay­rı­lık­la­rın bir kez da­ha an­lam­sız­laş­tı­ğı gö­rül­dü. Bu yö­nüy­le pan­kart­ta ya­zıl­dı­ğı gi­bi Fi­lis­tin­li­le­rin ger­çek­ten İs­tan­bul’u mü­da­fa­a et­ti­ği­ni söy­le­mek abar­tı ol­ma­ya­cak­tır.
Tür­ki­ye’nin son beş yıl­dır uy­gu­la­ma­ya ça­lış­tı­ğı çok yön­lü dış po­li­ti­ka açı­lım­la­rı son İs­ra­il sal­dır­gan­lı­ğı sı­ra­sın­da da test edil­me im­ka­nı bul­du. Gaz­ze sal­dı­rı­sın­da or­ta­ya çı­kan tab­lo­da, işin te­at­ral bo­yu­tu­na ta­kıl­ma­yan he­men her­kes Tür­ki­ye­siz bir ateş­ke­sin müm­kün ola­ma­ya­ca­ğı­nı tes­pit et­ti. Bü­tün sü­re­ci İs­ra­il le­hi­ne ci­ro et­mek­le ge­çi­ren Mı­sır ise Or­ta­do­ğu’da es­ki dü­ze­nin bir ak­tö­rü ol­du­ğu­nu bir kez da­ha is­pat­la­ya­rak, ne­re­dey­se tüm kre­di­si­ni tü­ket­ti. Tür­ki­ye za­man­la­ma­sı uy­gun ol­ma­dı­ğı için per­de ar­ka­sın­da ol­ma­yı yeğ­le­me­se, Mı­sır’ın Fi­lis­tin’le olan tek iliş­ki­si iş­gal al­tın­da tut­tu­ğu Re­fah sı­nı­rı ola­cak­tı. Tür­ki­ye’nin kart­la­rı­nı ola­bi­le­cek en üst dü­zey­de açık­ça or­ta­ya koy­ma­sı, tav­rı­nı net bir şe­kil­de gös­ter­me­si, son beş yıl içe­ri­sin­de ol­gun­la­şan dış po­li­ti­ka adım­la­rı­nın mey­ve­si­nin top­la­na­bi­le­ce­ği­nin ilk işa­ret­le­riy­di. Bu sü­reç­te Tür­ki­ye’ye hak­lı ka­za­nım­la­rı­nı bi­le yüz üs­tü bı­ra­kıp git­me­si için ol­duk­ça hız­lı bir ma­ni­pü­las­yon da uy­gu­lan­dı. Özel­lik­le Ame­ri­ka’nın om­zun­dan ateş eden İs­ra­il lo­bi­si ve İs­ra­il’in om­zun­dan ateş eden ba­zı Türk med­ya or­gan­la­rı, Tür­ki­ye’yi “Er­me­ni me­se­le­sin­de di­yet ödet­mek”le, “PKK-Ha­mas ana­lo­ji­le­ri” ku­ra­rak “ba­şı­nı­za kö­tü şey­ler ge­le­bi­lir” me­saj­la­rıy­la kor­kut­ma­ya ça­lı­şıp, üç haf­ta­da(!) Tür­ki­ye’nin “ek­sen (me­de­ni­yet) de­ğiş­tir­di­ği”ni id­di­a et­ti­ler.
Tür­ki­ye’yi es­ki köh­ne dü­ze­nin sı­ra­dan bir ak­tö­rü ola­rak kod­la­mış ve öy­le kal­ma­sı­nı ar­zu­la­yan yer­li-ya­ban­cı bu odak­lar, hü­kü­met üze­rin­de is­te­dik­le­ri et­ki­yi uyan­dı­ra­ma­dı­lar. Bir ta­raf­tan Tür­ki­ye’ye bu sal­vo­la­rı atar­ken, di­ğer taraftan Tür­ki­ye­siz bir İs­ra­il’in ne­ler kay­be­de­bi­le­ce­ği­ni de he­sap­lı­yor­lar­dı. İşin as­lı, Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın du­ru­şun­da bir şey de­ğiş­tir­me­di­ği­ni his­set­tik­le­ri an­dan iti­ba­ren, Tür­ki­ye’nin İs­ra­il’e ih­ti­ya­cın­dan çok İs­ra­il’in Tür­ki­ye’ye ih­ti­ya­cı et­ra­fın­da tar­tış­ma­la­rı­nı yo­ğun­laş­tır­ma­ya baş­la­dı­lar. Tür­ki­ye ar­tı­la­rı ve ek­si­le­riy­le son du­ru­şu­nu ra­di­kal bir de­ği­şik­li­ğe ta­bi tut­ma­dı­ğı sü­re­ce hem İs­ra­il hem de ABD kar­şı­sın­da eli­ni güç­lü tut­ma­ya de­vam ede­cek­tir. İs­ra­il son sal­dır­gan­lı­ğı ile uzun va­de­de bir kez da­ha dev­let ol­ma­dı­ğı­nı, ola­ma­ya­ca­ğı­nı, en faz­la “bir pro­je” ola­bi­le­ce­ği­ni is­patladı. Tür­ki­ye’nin pro­je­ler çöp­lü­ğü­ne dön­müş olan Or­ta­do­ğu’da en az çe­ki­ne­ce­ği şey “bir pro­je­nin gü­cü” ol­ma­lı­dır. Ye­men’de, Su­ri­ye’de re­sim­le­ri ta­şı­nan Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın Fi­lis­tin çı­ta­sı­nı yük­selt­ti­ği nok­ta or­ta­day­ken, da­ha uzun yıl­lar kim­se­nin çı­ta­yı aşa­ğı çek­me­nin si­ya­si ve sos­yo­lo­jik ma­li­ye­ti al­tı­na gir­me­si müm­kün de­ğil­dir. Bu ise ca­ri dış po­li­ti­ka­dan sap­ma de­ğil, ak­si­ne ya­pı­sal ha­le ge­ti­ril­me­si için da­ha faz­la ça­ba an­la­mı­na gel­me­li­dir.

Paylaş Tavsiye Et