Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2009) > Dosya > İsrail’in hedefi, “barış” tekliflerini engellemek
Dosya
İsrail’in hedefi, “barış” tekliflerini engellemek
Norman G. Finkelstein
Çeviri: Ebru Afat
İS­RA­İL’İN 27 Ara­lık 2008’de baş­la­yıp, 18 Ocak 2009’da so­na eren Gaz­ze’de­ki kat­li­amı­nın ama­cı­nın ne ol­du­ğu­na da­ir ya­pı­lan ilk tah­min, İs­ra­il’de­ki yak­la­şan se­çim­ler üze­ri­ne odak­lan­dı. Arap­la­rı öl­dür­me­nin kit­le­le­rin şaş­maz bi­çim­de ho­şu­na git­ti­ği bu Spar­ta ben­ze­ri top­lum­da, ya­pı­lan ka­muo­yu yok­la­ma­la­rı İs­ra­il­li­le­rin %80-90’ının bu sa­va­şı des­tek­le­di­ği­ni gös­te­ri­yor­du. An­cak İs­ra­il­li ga­ze­te­ci Gi­de­on Levy’nin de işa­ret et­ti­ği gi­bi, “İs­ra­il bu­na çok ben­ze­yen bir sa­va­şa (Lüb­nan’da) iki bu­çuk yıl ön­ce se­çim­ler yok­ken de git­miş­ti.” Do­la­yı­sıy­la İs­ra­il’in son Gaz­ze sal­dı­rı­sı­nın ar­dın­da­ki ger­çek he­def­ler baş­ka yer­ler­de aran­ma­lı. Bun­lar: İs­ra­il’in “cay­dır­ma ka­pa­si­te­si”ni iyi­leş­tir­me­ye du­yu­lan ih­ti­yaç ve Fi­lis­tin­li­le­rin ye­ni bir “ba­rış tek­li­fi” sun­ma­la­rın­dan kay­nak­la­nan teh­dit.
İs­ra­il’in bu sal­dı­rı­da­ki “te­mel kay­gı­sı”, New York Ti­mes ga­ze­te­si­nin Or­ta­do­ğu mu­ha­bi­ri Et­han Bron­ner’ın İs­ra­il­li kay­nak­la­ra da­yan­dır­dı­ğı 29 Ara­lık ta­rih­li ha­be­rin­de ifa­de edil­di­ği gi­bi, “İs­ra­il’in cay­dı­rı­cı­lı­ğı­nı ye­ni­den te­sis et­mek­tir”; zi­ra “düş­man­la­rı İs­ra­il’den ar­tık es­ki­sin­den ya da ol­ma­sı ge­rek­ti­ğin­den da­ha az kor­ku­yor­lar.” Cay­dı­rı­cı­lık ka­pa­si­te­si­ni ko­ru­mak, İs­ra­il’in stra­te­jik dok­tri­nin­de dai­ma çok ge­niş bir yer kap­la­dı. İs­ra­il’in Ha­zi­ran 1967’de Mı­sır’a kar­şı ger­çek­leş­tir­di­ği, Gaz­ze’yi (ve Ba­tı Şe­ri­a’yı) iş­gal et­me­siy­le so­nuç­la­nan ilk sal­dı­rı­sı­nın ar­dın­da­ki esas sa­ik de buy­du.
1982’de Gü­ney Lüb­nan’ı iş­gal eden İs­ra­il or­du­su­nun Hiz­bul­lah ta­ra­fın­dan Ma­yıs 2000’de ge­ri çe­kil­mek zo­run­da bı­ra­kıl­ma­sı, İs­ra­il’in cay­dı­rı­cı­lık ka­pa­si­te­si­ne kar­şı bü­yük ve ye­ni bir mey­dan oku­may­dı. An­cak İs­ra­il’in, aşa­ğı­la­yı­cı bir ye­nil­gi­ye uğ­ra­dı­ğı ger­çe­ği, bir baş­ka sa­va­şı ne­re­dey­se ka­çı­nıl­maz ha­le ge­tir­di. İs­ra­il bu ye­nil­gi­nin ar­dın­dan der­hal bir son­ra­ki ra­un­du plan­la­ma­ya baş­la­dı ve 2006 ya­zın­da Hiz­bul­lah ör­gü­tü, İs­ra­il­li iki as­ke­ri ka­çı­rıp on­la­rı İs­ra­il’in elin­de­ki Lüb­nan­lı mah­kum­lar­la de­ğiş to­kuş et­mek is­te­di­ğin­de ara­dı­ğı ba­ha­ne­yi de bul­du. İs­ra­il, Hiz­bul­lah’a kar­şı ha­va gü­cü­nü son rad­de­si­ne ka­dar kul­lan­mış ve ge­rek­ti­ğin­de bir ka­ra sal­dı­rı­sı­na ken­di­ni ha­zır­la­mış ol­sa da, bir baş­ka al­çal­tı­cı ye­nil­gi­ye ma­ruz kal­dı. Sa­vaş­tan son­ra Hiz­bul­lah ile ye­ni­den ka­pış­mak için can at­tıy­sa da, ona kar­şı kul­la­na­bi­le­ce­ği uy­gun bir as­ke­rî se­çe­ne­ğe bir tür­lü sa­hip ola­ma­dı.
İs­ra­il 2008 or­ta­la­rın­da, ABD’nin İran’a kar­şı, Hiz­bul­lah’ın da ka­fa­sı­nı ko­pa­ra­cak ve böy­le­lik­le ken­di­si­nin böl­ge­sel he­ge­mon­ya­sı­na mey­dan oku­yan baş­lı­ca güç­le­rin bur­nu­nu sür­te­cek bir sal­dı­rı dü­zen­le­me­si için umut­suz­ca ça­ba­la­dı. İs­ra­il yö­ne­ti­mi ve onun ta­rih­çi Benny Mor­ris gi­bi ya­rı res­mî el­çi­le­ri, ABD’nin İran’ın nük­le­er fa­ali­yet­le­ri­ni dur­dur­mak için gay­ret gös­ter­me­ye de­vam et­me­me­si ha­lin­de “nük­le­er si­lah­lar kul­la­n­mak zo­run­da ka­lı­na­ca­ğı” ve “çok sa­yı­da ma­sum İran­lı­nın öle­ce­ği” teh­di­di­ni sa­vur­du­lar. Böy­le­si bir sal­dı­rı as­la ger­çek­leş­me­di ve İs­ra­il’in yıl­dır­ma ka­pa­si­te­si­nin inan­dı­rı­cı­lı­ğın­da bir ge­dik da­ha açı­lır­ken, İran ken­di yo­lu­na de­vam et­ti. Fa­kat İs­ra­il’in yok ede­cek sa­vun­ma­sız bir he­def bul­mak için kay­be­de­cek vak­ti yok­tu. En iyi se­çe­nek, İs­ra­il’in en sev­di­ği atış ala­nı olan Gaz­ze’ye gir­mek­ti. Di­ğer yan­dan Ha­mas, si­lah­lı gü­cü­nün za­yıf­lı­ğı­na rağ­men, Gaz­ze’de cü­ret­kar­ca di­ren­di ve Ha­zi­ran 2008’de İs­ra­il’i bir ateş­ke­si ka­bul et­mek zo­run­da bı­rak­tı.
İs­ra­il okul­la­rı, ca­mi­le­ri, has­ta­ne­le­ri, am­bu­lans­la­rı ve BM’ye ait sı­ğı­nak­la­rı he­def al­dı­ğın­da, Gaz­ze’nin sa­vun­ma­sız si­vil nü­fu­su­nu kat­let­ti­ği ve yak­tı­ğın­da (1.200 ola­rak açık­la­nan ölü sa­yı­sı­nın üç­te bi­ri ço­cuk­tu), İs­ra­il ba­sı­nın­da­ki yo­rum­cu­lar zevk­ten ken­di­le­rin­den geç­miş şe­kil­de ana­liz­ler yap­tı­lar. On­la­ra gö­re, “İs­ra­il cay­dı­rı­cı­lık ka­pa­si­te­si­ni ye­ni­den ka­zan­dı”; çün­kü “Gaz­ze’de­ki sa­vaş, İkin­ci Lüb­nan Sa­va­şı (2006)’nın ku­sur­la­rı­nı gi­der­di” ve “Hiz­bul­lah li­de­ri Ha­san Nas­ral­lah’ın şim­di­ler­de çok üz­gün ol­du­ğun­dan şüp­he yok­tu… Arap dün­ya­sın­da bun­dan son­ra hiç kim­se İs­ra­il’in za­yıf ol­du­ğu­nu id­di­a ede­me­ye­cek­ti.”
Cay­dı­rı­cı­lık ka­pa­si­te­si­ni ar­tı­rıl­ma­sı­nın öte­sin­de, İs­ra­il’in asıl he­de­fi, Fi­lis­tin yö­ne­ti­min­den kay­nak­la­nan son teh­di­di ba­şın­dan sav­mak­tı. Ge­çen otuz yıl bo­yun­ca ulus­la­ra­ra­sı top­lum sü­rek­li ola­rak, İs­ra­il-Fi­lis­tin ça­tış­ma­sı­nın İs­ra­il’in ta­ma­men 1967 sı­nır­la­rı­na çe­kil­me­si­ne da­ya­nan iki dev­let­li çö­zü­mü­nü ve Fi­lis­tin­li mül­te­ci­ler so­ru­nuy­la il­gi­li ola­rak da ge­ri dö­nüş ve taz­mi­nat hak­la­rı­na da­ya­nan “adil bir ka­rar”ı des­tek­le­di. Ha­mas bi­le son za­man­lar­da, so­ru­nun çö­zü­mü hu­su­sun­da va­rı­lan bu ulus­la­ra­ra­sı uz­laş­ma­ya ka­tıl­ma­ya is­tek­li ol­du­ğu­na da­ir güç­lü sin­yal­ler ver­di. Bu­nun ya­nı sı­ra, res­mî bir İs­ra­il ku­ru­mu olan IICC, 31 Ara­lık 2008’de ya­yın­la­dı­ğı ra­por­da, Gaz­ze’ye uy­gu­la­nan eko­no­mik ab­lu­ka­yı gev­şe­ten ateş­ke­sin ke­sin hü­küm­le­ri­ne İs­ra­il’in uy­ma­ma­sı­na rağ­men Ha­mas’ın, Ha­zi­ran 2008’de İs­ra­il ile gir­di­ği “ateş­ke­si sür­dür­me­ye özen gös­ter­di­ği” ifa­de edi­li­yor­du.
Üs­te­lik İs­ra­il iç is­tih­ba­rat teş­ki­la­tı Şin-Bet Baş­ka­nı Yu­val Dis­kin’in de açık­la­dı­ğı gi­bi Ha­mas, “İs­ra­il ile ara­sın­da­ki bu gö­re­ce­li sü­ku­ne­ti ye­ni­le­mek is­ti­yor­du.” Ha­mas’ın sö­zü­nü tu­ta­ca­ğı­na gü­ve­ni­le­bil­me­si, onu inan­dı­rı­cı bir mü­za­ke­re or­ta­ğı ha­li­ne ge­ti­re­cek­ti. Ha­mas’ın bu gö­rü­nür ik­ti­da­rı, İs­ra­il’in emir­le­ri­ne ita­at eden ama kar­şı­lı­ğın­da hiç­bir şey al­ma­yan ta­lih­siz Fi­lis­tin Yö­ne­ti­mi’nden fark­lı ola­rak, Fi­lis­tin­li­ler ara­sın­da­ki ko­nu­mu­nu güç­len­di­re­cek­ti. Bü­tün bu ge­liş­me­ler İs­ra­il için ger­çek bir fe­la­ket­ti. Zi­ra İs­ra­il, Ha­mas’tan kaç­ma­yı da­ha faz­la hak­lı gös­te­re­mez­di ve özel­lik­le Av­ru­pa­lı­lar­dan Ha­mas ile mü­za­ke­re et­me­si yö­nün­de ulus­la­ra­ra­sı bas­kı gel­me­si de bir an me­se­le­siy­di.
Ye­ni ABD yö­ne­ti­mi­nin İran ve Ha­mas ile mü­za­ke­re ma­sa­sı­na otu­ra­ca­ğı bek­len­ti­si ile ba­zı Ame­ri­ka­lı ka­rar alı­cı­la­rın da şim­di­ler­de sa­vun­du­ğu, İs­ra­il-Fi­lis­tin ça­tış­ma­sı­nın çö­zü­mü­ne da­ir ulus­la­ra­ra­sı uz­laş­ma­ya git­tik­çe yak­la­şıl­ma­sı, İs­ra­il’in an­laş­ma­ya ya­naş­maz tu­tu­mu­nu da­ha da güç­len­di­re­cek­tir. Nas­ral­lah’ın gün­de­me ge­tir­di­ği al­ter­na­tif se­nar­yo­ya ba­kı­lır­sa, ye­ni Ame­ri­kan yö­ne­ti­mi, bir çö­züm da­yat­mak için “Ame­ri­ka­lı­lar, İs­ra­il­li­ler, Av­ru­pa­lı­lar ve söz­de ılım­lı Arap­lar” ara­sın­da ulus­la­ra­ra­sı bir ba­rış kon­fe­ran­sı top­la­ma­yı plan­lı­yor. Nas­ral­lah’a gö­re bu pla­nın önün­de­ki ye­ga­ne en­gel, “Fi­lis­tin di­re­ni­şi ile Gaz­ze’de­ki Ha­mas hü­kü­me­ti” ve “sa­va­şın ger­çek he­de­fi de plan­la­ra ta­koz ko­yan bu blo­ğu or­ta­dan kal­dır­mak.”
Her iki du­rum­da da, İs­ra­il’in Ha­mas’ı ateş­ke­si boz­ma­sı için kış­kırt­ma­sı ve son­ra da ra­di­kal­leş­tir­mek ya da yok et­mek su­re­tiy­le onun meş­ru bir mü­za­ke­re or­ta­ğı ol­ma­sı­nı en­gel­le­me­si ge­re­ki­yor­du. İs­ra­il, -Arap Bir­li­ği’nin (2002’de sun­du­ğu ve hâ­lâ da ge­çer­li­li­ği­ni ko­ru­yan) ba­rış gi­ri­şi­mi, Fi­lis­tin’in iki dev­let­li bir çö­zü­me des­tek ver­me­si ve Fi­lis­tin­li­le­rin ateş­kes yap­ma­sın­dan mü­te­şek­kil- böy­le­si­ne şey­tan­ca(!) bir teh­dit­le ilk de­fa kar­şı kar­şı­ya kal­mı­yor­du. Ve bu teh­di­din üs­te­sin­den gel­mek için kış­kırt­ma ve sa­va­şa baş­vur­ma­sı da ilk de­fa ya­şan­mı­yor­du.
İs­ra­il Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Tzi­pi Liv­ni Ara­lık 2008’de, İs­ra­il her ne ka­dar Ha­mas ile ara­sın­da ge­çi­ci bir sü­ku­net dö­ne­mi ya­rat­mak is­te­miş­se de, ateş­kes an­laş­ma­sı­nın uza­tıl­ma­sı­nın “İs­ra­il’in stra­te­jik he­def­le­ri­ne za­rar ver­di­ği­ni, Ha­mas’ı güç­len­dir­di­ği­ni ve İs­ra­il’in Ha­mas’ı ta­nı­dı­ğı iz­le­ni­mi ver­di­ği­ni” di­le ge­tir­miş­ti. Bu söz­le­rin ter­cü­me­si, Ha­mas’ın inan­dı­rı­cı­lı­ğı­nı ar­tı­ran uza­tıl­mış bir ateş­ke­sin, İs­ra­il’in stra­te­jik he­de­fi olan Ba­tı Şe­ri­a’nın kon­tro­lü­nü elin­de tut­ma­sı­nı teh­li­ke­ye dü­şü­re­cek ol­ma­sıy­dı. İs­ra­il da­ha Mart 2007’de Ha­mas’a sal­dır­ma­ya ka­rar ver­miş­ti ve Ha­zi­ran 2008’de ateş­ke­si mü­za­ke­re et­me­si­nin ne­de­ni de, İs­ra­il­li yo­rum­cu­la­rın di­le ge­tir­di­ği şek­liy­le, “İs­ra­il or­du­su­nun ha­zır­lan­mak için za­ma­na ih­ti­yaç duy­ma­sıy­dı.”
Bü­tün par­ça­lar za­man için­de bir ara­ya gel­di; İs­ra­il’in ar­tık tek ek­si­ği uy­gun bir ba­ha­ney­di. Ame­ri­kan med­ya­sı­nın baş­kan­lık se­çim­le­ri­ne ki­lit­len­di­ği 4 Ka­sım gü­nü İs­ra­il, 7 Ha­mas mi­li­ta­nı­nı öl­dü­re­rek ateş­ke­si boz­du. Bu ha­re­ke­ti­ni, Ha­mas’ın İs­ra­il­li as­ker­le­ri ka­çır­mak için tü­nel kaz­dı­ğı bi­çi­min­de­ki za­yıf ma­ze­re­te da­yan­dı­ran İs­ra­il, gi­riş­ti­ği ope­ras­yo­nun Ha­mas’ı kar­şı­lık ver­me­ye kış­kır­ta­ca­ğı­nı ga­yet iyi bi­li­yor­du.
Ha­mas’ın, ön­gö­rül­dü­ğü gi­bi, “mi­sil­le­me ola­rak” ro­ket sal­dı­rı­la­rı dü­zen­le­me­si­nin ar­dın­dan, İs­ra­il ar­tık di­ğer bir ba­rış tek­li­fi­nin önü­ne geç­mek için di­ğer bir kan­lı iş­ga­le baş­la­ya­bi­lir­di.
 
* Nor­man G. Fin­kels­te­in’ın 19 Ara­lık 2009’da ken­di in­ter­net si­te­sin­de ya­yım­la­nan “Foi­ling Anot­her Pa­les­ti­ni­an ‘Pea­ce Of­fen­si­ve’: Be­hind the blo­od­bath in Ga­za” baş­lık­lı ma­ka­le­sin­den kı­sal­tı­la­rak ter­cü­me edil­miş­tir.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Norman G. Finkelstein