Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2009) > Dosya > İsrail, Batı medeniyetinin son şövalyesi mi?
Dosya
İsrail, Batı medeniyetinin son şövalyesi mi?
Hasan Kösebalaban
“AZİZ mü­min kar­deş­le­rim bu­ra­da de­rin bir üzün­tüy­le si­ze an­la­ta­cak­la­rı­mı mut­la­ka duy­muş ol­ma­sı­nız: Hı­ris­ti­yan kar­deş­le­ri­miz Ku­düs’te, An­tak­ya’da ve Do­ğu’nun di­ğer şe­hir­le­rin­de bü­yük bir zu­lüm­le kar­şı kar­şı­ya­dır­lar. Ken­di kan kar­deş­le­ri­niz, yol­daş­la­rı­nız ve ar­ka­daş­la­rı­nız ken­di ev­le­rin­de esa­ret al­tın­da ya­şı­yor­lar ya da yurt­la­rın­dan ko­vul­muş du­rum­da­lar... Hı­ris­ti­yan ka­nı akı­tı­lı­yor ve Hı­ris­ti­yan be­de­ni tıp­kı İsa’nın be­de­ni gi­bi ke­li­me­le­rin öte­sin­de ha­ka­re­te uğ­ra­tı­lı­yor. Bü­tün bu şe­hir­ler­den hıç­kı­rık­lar ve inil­ti­ler yük­se­li­yor. En kut­sal iba­det yer­le­ri olan ki­li­se­ler şim­di bu in­san­la­rın hay­van­la­rı­nın ahır­la­rı ha­li­ne dö­nüş­tü­rül­müş du­rum­da!
Ey kut­sal Ku­düs, kar­deş­le­rim, en iyi­si biz ko­nuş­ma­ya­lım, çün­kü ko­nu­şa­cak ce­sa­re­ti­miz yok, ko­nuş­mak­tan uta­nı­yo­ruz. He­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi İsa’nın ken­di­si he­pi­miz için, gü­nah­la­rı­mız için bu şe­hir­de acı çek­ti. An­cak şim­di bu kut­sal şe­hir put­pe­rest­ler ta­ra­fın­dan kir­le­til­di... İsa Me­sih’in ön­der­li­ğin­de Ku­düs için mü­ca­de­le edin, Hı­ris­ti­yan saf­la­rın­da sa­va­şın, zi­ra on­lar mağ­lup edi­le­mez saf­lar­dır. Sa­va­şın ve Türk­le­ri bu kut­sal top­rak­lar­dan çı­ka­rın. İsa’nın bi­zim için ha­ya­tı­nı ver­di­ği o şe­hir­de öl­mek ne ka­dar gü­zel­dir. Bu da­va uğ­run­da ora­ya var­ma­dan öl­mek de ay­nı şe­kil­de gü­zel­dir, zi­ra siz ahir za­man­da İsa’nın or­du­su­na ka­tı­la­cak­sı­nız.”
Pa­pa II. Ur­ban bu ko­nuş­ma­yı 1095 yı­lın­da Fran­sa’da yap­mış­tı. Ku­düs 638 yı­lın­dan iti­ba­ren Müs­lü­man­la­rın kon­tro­lü al­tın­day­dı ve İs­lam or­du­la­rı Do­ğu Hı­ris­ti­yan­lı­ğı’nın önem­li şe­hir­le­ri­ni fet­het­miş­ti. Pa­pa’nın ko­nuş­ma­sı sık sık De­us le volt (Tan­rı böy­le is­ti­yor!) slo­gan­la­rıy­la ke­si­li­yor­du. Ko­nuş­ma­nın pro­vo­ke et­ti­ği Haç­lı or­du­la­rı, Ku­düs’ü 1099’da iş­gal et­ti­ler ve bu­ra­da ya­şa­yan Müs­lü­man­la­rı ve Ya­hu­di­le­ri kat­let­ti­ler. Bu iş­gal ne­ti­ce­sin­de ku­ru­lan Frenk yö­ne­ti­mi 1187’de, ku­ru­lu­şun­dan 88 yıl son­ra, bü­yük İs­lam ko­mu­ta­nı Se­la­had­din Ey­yu­bi ta­ra­fın­dan ye­ni­den İs­lam top­rak­la­rı­na ka­tıl­dı. Haç­lı­la­rın ak­si­ne Se­la­had­din bu­ra­da­ki Hı­ris­ti­yan­la­rı şe­hir­de ya­şa­ma­ya de­vam et­me ya da şeh­ri terk et­me ko­nu­sun­da ser­best bı­rak­tı. Hı­ris­ti­yan âle­mi bu ta­rih­ten I. Dün­ya Sa­va­şı’na ka­dar olan sü­re için­de bu­gün Or­ta­do­ğu ola­rak ta­bir edi­len top­rak­lar­da hü­küm sü­re­me­di.
An­cak Hı­ris­ti­yan Av­ru­pa’nın Ku­düs’ü ye­ni­den iş­gal ama­cıy­la gön­der­di­ği Ric­hard’dan 725 yıl son­ra ikin­ci bir İn­gi­liz şö­val­ye, T. E. Law­ren­ce, Arap­la­rı Os­man­lı’ya kar­şı kış­kırt­ma mis­yo­nuy­la böl­ge­ye gön­de­ril­di. Nam-ı di­ğer Ara­bis­tan­lı Law­ren­ce bu mis­yo­nun­da ba­şa­rı­lı da ol­du. An­cak onun Şe­rif Hü­se­yin’e va­at et­ti­ği top­rak­la­rın bir kıs­mı (Su­ri­ye) Sykes-Pi­cot An­laş­ma­sı’yla Fran­sız­la­ra, di­ğer kıs­mı (Fi­lis­tin) Bal­fo­ur Dek­la­ras­yo­nu’yla Si­yo­nist Ya­hu­di ce­ma­ati­ne va­at edil­miş­ti. I. Dün­ya Sa­va­şı’nın so­nun­da Fi­lis­tin bir İn­gi­liz man­da­sı ha­li­ne ge­ti­ril­di. II. Dün­ya Sa­va­şı so­nun­da ise Fi­lis­tin man­da­sın­dan, İs­ra­il, Fi­lis­tin ve Ür­dün dev­let­le­ri üre­til­di. İn­gi­liz man­da­sı dö­ne­min­de Fi­lis­tin’e Ya­hu­di gö­çü teş­vik edil­miş­se de Müs­lü­man Arap nü­fus ço­ğun­lu­ğu­nu de­vam et­tir­di. An­cak II. Dün­ya Sa­va­şı ön­ce­sin­de ve es­na­sın­da Ya­hu­di­le­rin Na­zi­ler ta­ra­fın­dan uğ­ra­tıl­dı­ğı soy­kı­rım son­ra­sın­da Av­ru­pa’dan Fi­lis­tin’e Ya­hu­di gö­çü da­ha da hız­lan­dı. İs­ra­il’in ku­rul­ma­sın­dan son­ra ise gi­ri­şi­len sis­tem­li te­rör ha­di­se­le­ri, Fi­lis­tin hal­kı­nı top­rak­la­rın­dan göç et­mek zo­run­da bı­rak­tı.
İs­ra­il’in ku­rul­ma­sı ve mü­tea­kip iş­gal­ler­le sı­nır­la­rı­nı ge­niş­let­me­si, Fi­lis­tin üze­rin­de­ki Ba­tı-İs­lam me­de­ni­yet mü­ca­de­le­si­nin ve Ba­tı-Ya­hu­di­lik ta­ri­hi­nin ye­ni bir mer­ha­le­si­ni teş­kil edi­yor. Öy­le ki Hz. Ömer Fi­lis­tin’i fet­het­ti­ğin­de, 500 yıl bo­yun­ca Ro­ma ve Bi­zans im­pa­ra­tor­luk­la­rı ta­ra­fın­dan Ya­hu­di­le­re kar­şı uy­gu­la­nan zi­ya­ret ya­sa­ğı­nı kal­dır­mış­tı. Haç­lı­lar Fi­lis­tin’e gir­dik­le­rin­de Müs­lü­man­lar­la bir­lik­te Ya­hu­di­le­ri de kat­let­ti­ler. En­dü­lüs’ün düş­me­sin­den son­ra Müs­lü­man­lar­la bir­lik­te Ya­hu­di­ler de Müs­lü­man top­rak­la­rı­na göç et­ti­ler. Hat­ta Na­zi soy­kı­rım­la­rı­nı bü­tün Av­ru­pa hal­kı çok ge­niş bi­çim­de des­tek­ler­ken, Na­zi­le­rin Fran­sız kon­tro­lün­de­ki Ku­zey Af­ri­ka’da uy­gu­la­dı­ğı soy­kı­rım­lar sı­ra­sın­da Müs­lü­man halk Ya­hu­di­le­ri ko­ru­muş­tu. Yi­ne bu­gün İs­ra­il’in en önem­li dos­tu olan ABD, II. Dün­ya Sa­va­şı ön­ce­sin­de Na­zi zul­mün­den ka­çan Ya­hu­di­le­ri ta­şı­yan bir ge­mi­yi (S.S. St. Lou­is), yi­ye­cek ik­ma­li bi­le ya­pa­ma­dan Av­ru­pa’ya ge­ri dö­nü­şe zor­la­mış, yol­cu­la­rın bü­yük ço­ğun­lu­ğu yol­cu­luk sı­ra­sın­da ya da va­rış­la­rın­da Na­zi­le­rin elin­de ha­yat­la­rı­nı kay­bet­miş­ti. Na­zi­le­rin ABD’de­ki dost­la­rı ara­sın­da Hen­ri Ford gi­bi Ame­ri­kan sa­na­yi ve si­ya­set dün­ya­sı­nın önem­li si­ma­la­rı bu­lu­nu­yor­du. Kı­sa­ca­sı Ba­tı Hı­ris­ti­yan âle­mi için­de çok güç­lü bir an­ti-se­mi­tizm da­ma­rı ta­şı­dı. O hal­de bu ye­ni dost­lu­ğu ne ile izah ede­bi­li­riz?
Hı­ris­ti­yan âle­min­de ahir za­man­da Ya­hu­di­le­rin İsa’nın or­du­su­na ka­tı­la­cak­la­rı ve İsa’nın ye­ni­den zu­hur et­mek için Ya­hu­di­le­rin göç et­me­si­ni bek­le­di­ği inan­cı­na da­ya­lı Evan­je­lizm’in, bu kı­rıl­ma­nın Hı­ris­ti­yan­lık açı­sın­dan meş­ru­laş­tı­rıl­ma­sın­da çok önem­li bir iş­lev gör­dü­ğü söy­le­ne­bi­lir. Böy­le­ce Ya­hu­di­lik Hı­ris­ti­yan­lar­ca Fi­lis­tin’e sa­hip ol­ma mü­ca­de­le­sin­de bir ra­kip ol­mak­tan çı­ka­rak bir müt­te­fik ha­li­ne ge­ti­ril­di. Si­yo­nizm bir Ya­hu­di inan­cı ol­mak­tan çı­ka­rak, bir Hı­ris­ti­yan dok­tri­ni ha­li­ne dö­nüş­tü­rül­dü. Ba­tı dün­ya­sı Ho­lo­kost’un da göl­ge­si al­tın­da bun­dan son­ra ken­di­si­ne Hı­ris­ti­yan-Ya­hu­di (Ju­de­o-Chris­ti­an) me­de­ni­ye­ti adı­nı ve­re­cek­ti.
İs­ra­il’in ku­ru­lu­şu­na da­ir ge­nel ka­bul gö­ren ta­ri­hî yo­rum, İn­gi­liz­le­rin Ya­hu­di te­rör ör­güt­le­ri­nin bas­kı­sı al­tın­da ka­la­rak İs­ra­il’in nü­fu­suy­la oran­tı­sız top­rak sa­hi­bi ol­ma­sı­na göz yum­du­ğu şek­lin­de ol­sa bi­le, İn­gi­liz­le­rin da­ha çok di­nî his­ler­le ve plan­lı bir şe­kil­de ha­re­ket et­tik­le­ri or­ta­da. Evan­je­lizm İs­ra­il’in ku­rul­du­ğu ta­rih­ler­de İn­gil­te­re’de çok güç­lü bir di­nî akım­dı. İn­gil­te­re ve Dün­ya Si­yo­nist Teş­ki­la­tı ara­sın­da 1917’de im­za­la­nan Bal­fo­ur Dek­la­ras­yo­nu’nu ka­le­me alan Lord Art­hur Bal­fo­ur ile I. Dün­ya Sa­va­şı son­ra­sın­da­ki İn­gi­liz dış po­li­ti­ka­sı­nın ka­de­ri­ni be­lir­le­yen isim olan Baş­ba­kan Da­vid Lloyd Ge­or­ge, Evan­je­lik inanç­lar ne­de­niy­le Si­yo­nist he­def­le­re ya­kın­dı­lar. Bu ne­den­le İs­ra­il’in ku­ru­lu­şun­da ve son­ra­sın­da gör­dü­ğü des­te­ği, Ba­tı’da­ki Ya­hu­di çev­re­le­rin si­ya­si ve eko­no­mik gü­cü, sa­de­ce kıs­men açık­la­ya­bi­lir. Bu­gün Ame­ri­ka’da İs­ra­il lo­bi­si­nin te­mel da­ya­na­ğı, Ya­hu­di nü­fu­sun­dan ya da nü­fu­zun­dan zi­ya­de oy gü­cü ne­de­niy­le Evan­je­lik Hı­ris­ti­yan Si­yo­nist­ler­dir.
Me­de­ni­yet her şey­den ön­ce al­gı­la­ma­lar ve his­se­diş­le ala­ka­lı bir ol­gu. Bu­gün Gaz­ze’de ya­şa­nan­la­ra Ba­tı’nın bü­yük oran­da tep­ki gös­ter­me­yi­şi her şey­den ön­ce al­gı­la­ma­lar­da­ki fark­lı­lık­la açık­la­na­bi­lir. İs­lam dün­ya­sın­da cehd, ga­za ya da mü­ca­hid, ga­zi gi­bi ke­li­me­le­rin olum­lu çağ­rı­şım­lar uyan­dır­ması gi­bi, Ba­tı dün­ya­sın­da da Haç­lı (cru­sa­der) ke­li­me­si, “kö­tü bir şey­le mü­ca­de­le et­me” gi­bi olum­lu bir kar­şı­lı­ğa sa­hip. Ör­ne­ğin Ge­or­ge W. Bush te­rö­riz­me kar­şı “Haç­lı Se­fe­ri” baş­lat­tı­ğı­nı söy­le­miş, son­ra­dan yan­lış an­la­şıl­mış ola­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­ne­rek Müs­lü­man­lar­dan özür di­le­miş­ti. Bush bel­ki de ta­ri­hî bir va­kı­a ola­rak Haç­lı­la­ra atıf­ta bu­lun­mu­yor­du; an­cak “Haç­lı” ke­li­me­si­nin şe­ref­li bir mü­ca­de­le an­la­mın­da kul­la­nı­la­bil­di­ği bir me­de­ni­yet­ten ge­li­yor­du. Bir me­de­ni­ye­ti mey­da­na ge­ti­ren de za­ten bi­na­la­rın şek­lin­den zi­ya­de ta­ri­he ve sem­bol­le­re yük­le­nen an­lam­lar­dır. Bu an­lam­da me­de­ni­yet bir or­tak ta­rih bi­lin­ci­dir. Se­la­had­din’in bü­tün İs­lam dün­ya­sı­nın kah­ra­ma­nı ol­ma­sı gi­bi, İn­gi­liz Ars­lan Yü­rek­li Ric­hard da Av­ru­pa­lı­lar ta­ra­fın­dan kah­ra­man mu­ame­le­si gö­rür. 638 ve 1187, tıp­kı 1453 gi­bi, Müs­lü­man ta­rih al­gı­la­yı­şı açı­sın­dan se­vinç uyan­dı­rı­cı fe­tih ta­rih­le­riy­ken; 1099 ve 1948, tıp­kı 1492 gi­bi, bi­rer fa­ci­a ve iş­gal ta­rih­le­ri­dir. Ba­tı dün­ya­sı­nın ken­di al­gı­la­yı­şı açı­sın­dan ise tam ter­si bir du­ru­m söz ko­nu­su­dur.
Gaz­ze’de ço­ğu ço­cuk ve ka­dın 1.300 in­sa­nın kat­le­dil­me­si kar­şı­sın­da -vic­dan sa­hi­bi Ya­hu­di ve Hı­ris­ti­yan­lar dı­şın­da- Ba­tı dün­ya­sı ses­siz ka­la­rak, Fi­lis­tin söz ko­nu­su ol­du­ğun­da me­de­ni­yet da­ma­rı­nın in­sa­ni has­sa­si­ye­tin­den da­ha güç­lü ol­du­ğu­nu gös­ter­di. Bu tav­rıy­la Ba­tı dün­ya­sı, Fi­lis­tin’i ka­dim bir me­de­ni­yet sa­va­şı­nın as­li cep­he­si ve İs­ra­il’i son şö­val­ye­si ola­rak gör­me­ye de­vam et­ti­ği kuş­ku­la­rı­nı güç­len­dir­di.

Paylaş Tavsiye Et