Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2009) > Çeviriyorum
Çeviriyorum
Filistin davası yol ayrımında / Mustafa el-Fakkî, El-Hayat, 20 Ocak 2009
Arap Ba­sı­nı
Çe­vi­ri: Hatice Boynukalın Şenkardeşler
 
İs­ra­il’in Gaz­ze sal­dı­rı­sın­da in­sa­nı deh­şe­te dü­şü­ren ve üzün­tü­sü­nü ar­tı­ran du­rum, akı­tı­lan kan­la­rın -beş kı­ta­da­ki halk­la­rın maz­lum Fi­lis­tin­li­le­rin ya­nın­da ol­du­ğu­nu bil­di­ren pro­tes­to ey­lem­le­ri ger­çek­leş­tir­me­le­ri­ne rağ­men- bek­le­ne­nin ak­si­ne Fi­lis­tin da­va­sı­nın si­ya­si are­na­da es­ki­si gi­bi des­tek bul­ma­sı­na yol aç­ma­ma­sıy­dı. Son sal­dı­rı­lar­la bir­lik­te İs­ra­il tüm dün­ya­ya çir­kin yü­zü­nü bir de­fa da­ha gös­te­re­rek, böl­ge­de ba­rış için­de ya­şa­ma ve kar­şı­lık­lı gü­ven köp­rü­sü kur­ma ye­ri­ne, “dev­let te­rö­rü”nden baş­ka bir yön­tem kul­lan­ma­ya­ca­ğı­nı du­yur­muş ol­du.
Duy­gu­la­rın taş­tı­ğı ve do­ruk nok­ta­ya ulaş­tı­ğı bu zor za­man­lar­da, İs­ra­il’in ci­na­yet­le­ri se­be­biy­le yük­se­len pro­tes­to ses­le­ri ve halk­la­rın akıt­tı­ğı göz­yaş­la­rı ile ye­tin­mek­si­zin, bu öf­ke­yi si­ya­si bir di­re­ni­şe ev­rilt­me­nin za­ma­nı gel­di. Böy­le­ce hak­lı da­va­mı­za, yak­la­şık yir­mi yıl­dır kay­bet­ti­ği des­te­ği ge­ri ka­zan­ma­nın yo­lu açı­la­cak­tır. An­cak ön­ce­lik­le Arap­la­rın bu bü­yük da­va­sı­nın na­sıl da bir ge­çit ve bir­kaç tü­ne­le in­dir­ge­ne­rek ade­ta gü­dük­leş­ti­ril­di­ği­ni an­la­ma­mız ge­re­ki­yor.
1) Akan on­ca ka­na, sav­ru­lan ce­set­le­re ve halk­lar bağ­la­mın­da böl­ge­ye bir duy­gu­sal ya­kın­laş­ma­nın oluş­ma­sı­na rağ­men Fi­lis­tin da­va­sı­na yö­ne­lik si­ya­si des­tek­te bir ge­ri­le­me mey­da­na gel­di. Ta­rih bi­ze olay­la­rın ge­li­şi­min­de hal­kın duy­gu­sal yö­ne­lim­le­rin­den zi­ya­de ka­rar alıcıla­rın si­ya­si ta­vır­la­rı­nın et­ki­li ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor.
2) Açık­ça gö­rü­lü­yor ki Arap dün­ya­sı bu­gün bir de­ği­şim sü­re­ci­ne gir­miş du­rum­da. Ba­zı­la­rı bu­nu, ağır­lık nok­ta­la­rı­nın mer­kez­den uç­la­ra/ka­nat­la­ra doğ­ru kay­ma­sı ola­rak ni­te­len­di­rir­ken, bir di­ğer grup bir “Arap Si­yo­niz­mi”nin oluş­tu­ğun­dan dem vu­ru­yor. Bir üçün­cü grup ise Arap­la­rın ken­di­le­ri­ni bu­gü­nün dün­ya­sı­na doğ­ru bi­çim­de sun­ma­yı ba­şa­ra­ma­dık­la­rı­nı, do­la­yı­sıy­la da kü­çüm­sen­dik­le­ri­ni ve ken­di­le­ri­ne ve­ri­len des­te­ğin ge­ri çe­kil­di­ği­ni söy­lü­yor­. Ger­çek­ten de yir­mi yıl ön­ce Fi­lis­tin da­va­sı­na açık­ça des­tek ve­ren As­ya­lı iki güç, Çin ve Hin­dis­tan, şim­di ne­re­de­ler? Bu­gü­nün dün­ya­sın­da İs­ra­il’in ger­çek­leş­tir­di­ği son düş­man­lık­lar, pek çok ulus­la­ra­ra­sı güç ta­ra­fın­dan meş­ru mü­da­fa­a hak­kı ola­rak al­gı­la­nı­yor ve des­tek gö­rü­yor.
3) Ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de ço­ğun­lu­ğun sa­na ya­kın­lık gös­ter­me­si ve se­ni sev­me­si önem ta­şı­maz. Önem­li olan sa­na say­gı du­yul­ma­sı ve ro­lü­nün an­la­yış­la kar­şı­lan­ma­sı­dır. İş­gal­den kur­tul­ma­nın yo­lu, her da­im si­lah­lı mü­ca­de­le­den geç­mez. Do­la­yı­sıy­la di­re­niş güç­le­ri­ne ko­mu­ta eden­le­rin ön­le­rin­de­ki po­li­tik, ör­güt­sel ve en­for­mas­yo­nel se­çe­nek­le­ri de de­ğer­len­dir­me­le­ri ge­re­ki­r.
4) Ta­rih bo­yun­ca mey­da­na ge­len iş­gal­le­re kar­şı di­re­niş­te boy gös­te­ren çe­şit­li grup­lar, doğ­ru he­sap­lar­la doğ­ru yön­te­mi bul­ma­yı ba­şar­dı­lar. Bun­lar ne top­lu in­ti­ha­rı ne de gö­zü ka­pa­lı mü­ca­de­le yön­te­mi­ni be­nim­se­di­ler. Dev­rim­ci his­ler ta­şı­sa­lar da, ba­zı den­ge­le­ri göz önü­ne al­ma­nın zo­run­lu­lu­ğu­nu id­rak et­ti­ler. İş­gal kar­şı­sın­da Fi­lis­tin­li di­re­niş­çi­le­rin de bi­ri­kim­le­ri­ni ve ka­za­nım­la­rı­nı kay­bet­mek­si­zin da­va­la­rı­nı bu­gü­nün dün­ya­sı­na en akıl­cı ve ka­bul edi­lir bir yön­tem­le su­na­bil­me­le­ri ge­re­ki­r.
5) Fi­lis­tin da­va­sı bir­kaç tü­nel ve Re­fah Ge­çi­di çer­çe­ve­si­ne sı­kış­tı­rıl­mış du­rum­da. İs­ra­il’in Gaz­ze so­ru­nu­nu bü­tü­nüy­le Mı­sır’a ih­raç et­mek ve Si­na Çö­lü’nün sı­nı­ra ya­kın ba­zı kı­sım­la­rı üze­rin­de­ki emel­le­ri­ni ger­çek­leş­tir­mek is­te­di­ği uzun za­man­dır bi­li­ni­yor. Dost­la­rı­mı­zın bu pla­nı doğ­ru bi­çim­de oku­ma­la­rı ge­re­ki­yor. Fi­lis­tin so­ru­nu an­cak iş­gal al­tın­da­ki top­rak­la­rın kur­tu­lu­şu ile müm­kün. Bu­ra­da­ki hal­kın baş­ka bir Arap dev­le­ti­ne göç et­ti­ril­me­si ile de­ğil.
6) Ger­çek­ten de Fi­lis­tin da­va­sın­da ar­tık yol ay­rı­mı­na ge­lin­miş du­rum­da. Zi­ra or­ta­da dö­nen en­tri­ka­lar so­nu­cun­da ta­raf­lar bö­lün­me ve tas­fi­ye edil­me teh­di­di al­tın­da. Fi­lis­tin­li saf­lar­da gö­rü­len ve Ha­zi­ran 2007’den iti­ba­ren res­mi­le­şen ay­rış­ma, bu teh­di­din ger­çek­leş­me­si­ne im­kan sağ­lı­yor. Bu ge­liş­me­ler ne­ti­ce­sin­de bir de Re­fah Ge­çi­di so­ru­nu or­ta­ya çık­tı. 2005’te va­rı­lan an­laş­ma ge­re­ğin­ce ge­çi­din Fi­lis­tin ta­ra­fı­nın ida­re­sin­den so­rum­lu meş­ru yet­ki­li­le­rin, çı­kan olay­lar se­be­biy­le ge­ri çe­kil­me­si­nin Mı­sır’da yol aç­tı­ğı ulu­sal gü­ven­lik kay­gı­la­rını ve iç so­run­la­rı, Fi­lis­tin­li kar­deş­le­ri­miz unut­muş gö­rü­nü­yor­lar. Bu tu­tum so­nu­cun­da, iş­ga­lin ve düş­man­lı­ğın so­na er­me­si ve Si­yo­nist­le­rin plan­la­rı­na kar­şı çı­kıl­ma­sı uğ­ru­na bü­yük fe­da­kar­lık­lar­da bu­lun­muş olan Mı­sır aley­hi­ne, Arap ve İs­lam dün­ya­sın­da kam­pan­ya­lar dü­zen­le­ni­yor.

Tavsiye Et
Gazze direnişinin dökümü / Başyazı, Cumhurî-i İslami, 18 Ocak 2009
İran Basını
Çe­vi­ri: Hakkı Uygur
 
Gaz­ze hal­kı­nın ce­sur di­re­ni­şi, so­nun­da Si­yo­nist sa­vaş ma­ki­ne­si­ni dur­ma­ya zor­la­dı ve Ha­mas da İs­ra­il ile sa­vaş­tan ga­lip ay­rıl­dı. Lüb­nan Hiz­bul­lah’ı 2006 ya­zın­da Si­yo­nist re­jim or­du­su­na ga­lip ge­lir­ken, bu sa­vaş­tan iki yıl son­ra Gaz­ze hal­kı ve ya­sal hü­kü­me­ti Ha­mas, ikin­ci kez Si­yo­nist re­ji­mi ve si­lah­lı or­du­su­nu ye­nil­gi­ye uğ­rat­tı.
Şim­di Gaz­ze Sa­va­şı’nın ne­ti­ce­le­ri­ni ay­rın­tı­lı ola­rak lis­te­le­ye­lim:
1) Si­yo­nist re­jim li­der­le­ri, Gaz­ze Sa­va­şı’nı baş­la­ta­rak Hiz­bul­lah kar­şı­sın­da uğ­ra­dık­la­rı ağır ye­nil­gi­yi te­la­fi et­mek is­ti­yor­lar­dı. Bu so­nu­cu el­de et­mek bir ya­na, ay­nı ka­bu­su bir kez da­ha ya­şa­dı­lar ve mo­ral bo­zuk­luk­la­rı da­ha da art­tı.
2) Bu sa­vaş­ta Si­yo­nist­ler öl­dür­mek ve tah­rip et­mek­te ba­şa­rı­lıy­dı­lar; an­cak sal­dı­rı­la­rı­nın ana se­be­bi, Ha­mas’ı or­ta­dan kal­dır­mak ya da ken­di şart­la­rı­nı da­ya­ta­rak yak­la­şan se­çim­ler­de üs­tün­lük sağ­la­mak­tı. Si­yo­nist li­der­ler bu hu­sus­ta da ba­şa­rı­lı ola­ma­dı­lar ve şu an­da ken­di ka­mu­oy­la­rın­da bi­le sor­gu­la­nır du­rum­da­lar.
3) Oğul Bush’un son gün­le­ri­ni ya­şa­yan hü­kü­me­ti, bu­gü­ne ka­dar ba­şa­rı kay­de­de­me­di­ği Fi­lis­tin me­se­le­sin­de pu­an ka­zan­mak ve Oba­ma hü­kü­me­ti­ni ol­du­bit­tiy­le kar­şı kar­şı­ya bı­rak­mak is­ti­yor­du. Bu he­def de ge­çek­leş­me­di ve sa­vaş son­ra­sın­da özel­de Ha­mas ge­nel­de Fi­lis­tin hal­kı­nın ka­zan­dı­ğı güç ve iti­bar, ye­ni Ame­ri­kan hü­kü­me­ti­ni da­ha da kar­ma­şık bir du­rum­la yüz yü­ze bı­rak­tı.
4) Baş­ta BM ol­mak üze­re ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­la­rın ses­siz­lik­le­riy­le İs­ra­il’in ya­nın­da yer al­ma­la­rı, her za­man­kin­den daha faz­la kü­çük düş­me­le­ri­ne ne­den ol­du; sul­ta­cı ve sö­mür­ge­ci güç­le­re ne öl­çü­de bağ­lı ol­duk­la­rı­nı da bir kez da­ha göz­ler önü­ne ser­di.
5) Arap Bir­li­ği gi­bi böl­ge­sel ku­ru­luş­lar da bu sa­vaş­ta re­zil ol­du­lar. Bu ku­ru­luş­lar, sa­vaş bo­yun­ca ses­siz­li­ğe bü­rün­dü­ler ve Fi­lis­tin­li ka­dın ve ço­cuk­la­rın en fe­ci şe­kil­de kat­le­dil­me­si­ne se­yir­ci kal­dı­lar. Ha­mas’ın za­fe­ri ke­sin­leş­ti­ğin­de de, hiç­bir özel­li­ği ol­ma­yan bir zir­ve dü­zen­le­di­ler.
6) Arap li­der­le­ri de Gaz­ze’de­ki soy­kı­rı­mın ses­siz iz­le­yi­ci­si du­ru­mun­day­dı­lar. Ge­ri­ci Arap li­der­le­ri­nin iha­ne­ti, Fi­lis­tin ta­ri­hi bo­yun­ca hiç­bir za­man Gaz­ze Sa­va­şı’nda­ki ka­dar aşi­kâr ol­ma­mış­tı. Özel­lik­le de Suu­di Ara­bis­tan ve Ür­dün kral­la­rı ile Mı­sır re­ji­mi­nin baş­ka­nı, utanç­la­rın­dan ye­rin di­bi­ne gi­rip Fi­lis­tin hal­kı­nın aya­ğı al­tın­da kal­sa­lar ye­ri­dir.
7) Av­ru­pa­lı li­der­ler de tıp­kı ABD gi­bi bu sa­vaş­ta re­zil ol­du­lar. Bun­la­rın in­san hak­la­rı ko­nu­sun­da çı­kar­dık­la­rı gü­rül­tü­ler, Gaz­ze Sa­va­şı sı­ra­sın­da hiç du­yul­ma­dı. Av­ru­pa­lı bir ca­su­sun Af­ri­ka’da, As­ya’da ya da La­tin Ame­ri­ka’da aya­ğı­na di­ken bat­sa or­ta­lı­ğı vel­ve­le­ye ve­ren­ler, Gaz­ze’de üç­te bi­ri ço­cuk ol­mak üze­re 1.200 ki­şi­nin öl­me­si kar­şı­sın­da kıl­la­rı­nı bi­le kı­pır­dat­ma­dı­lar.
8) Ba­tı­lı med­ya araç­la­rı da sı­nav­da ba­şa­rı­sız ol­du. Ba­tı’da öz­gür bir ha­ber akı­şı ol­du­ğu­nu sa­vu­nan­lar, şid­det­li bir san­sür­le Si­yo­nist re­ji­min ci­na­yet­le­ri­ni yan­sıt­ma­dı­lar ve Gaz­ze’nin ger­çek­le­ri­ni ters yüz ede­rek ken­di­le­ri­ni bi­raz da­ha iti­bar­sız­laş­tır­dı­lar. Arap med­ya­sı da ge­ri­ci re­jim­le­re olan bağ­lı­lı­ğı ne­de­niy­le ay­nı has­ta­lı­ğa ma­ruz kal­dı ve ken­di­si­ni kü­çük dü­şür­dü.
9) Av­ru­pa ve ABD dâ­hil ol­mak üze­re, dün­ya­nın çe­şit­li böl­ge­le­rin­de ger­çek­leş­ti­ri­len İs­ra­il kar­şı­tı gös­te­ri­ler, dev­let­le­rin halk­la­rın­dan ne ka­dar uzak ol­duk­la­rı­nı göz­ler önü­ne ser­di. Bu ay­rım, hü­kü­met­ler­de mey­da­na ge­le­cek de­ği­şim­ler, halk­çı ol­ma­yan yö­ne­tim­le­rin or­ta­dan kalk­ma­sı ve mil­let­le­rin ken­di ka­der­le­ri­ni be­lir­le­me­si için or­ta­mın ha­zır ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor.
10) Aşı­rı ve bü­yük id­di­ala­ra sa­hip el-Kai­de ve Ta­li­ban gi­bi grup­lar, Se­le­fi­ler ile Arap ve İs­lam dün­ya­sın­da­ki sa­ray mol­la­la­rı gi­bi akım­lar da sa­vaş es­na­sın­da iyi­ce göz­den düş­tü­ler. Bu olay sı­ra­sın­da ba­zı ke­sim­le­rin ses­siz­li­ğe bü­rün­me­si, ba­zı­la­rı­nın ise halk ve İs­lam kar­şı­tı fet­va­lar vermesi, bu kir­li ha­re­ket­le­rin kim­le­re bağ­lı ol­du­ğu­nu gös­ter­me­si ba­kı­mın­dan an­lam­lıy­dı.
11) İran İs­lam Cum­hu­ri­ye­ti, Gaz­ze sı­na­vın­dan yü­zü­nün akıy­la çık­tı. Halk, yet­ki­li­ler, med­re­se âlim­le­ri ve üni­ver­si­te­li­ler, Gaz­ze hal­kı­na yar­dım hu­su­sun­da el­le­rin­den ge­le­ni esir­ge­me­di­ler. Bu ha­re­ket­le­rin ta­ma­mı, İran’ın Fi­lis­tin hal­kı­nın ya­nın­da yer al­dı­ğı­nı, dev­rim ve İs­lam’ın ide­al­le­ri­ne bağ­lı ol­du­ğu­nu gös­ter­di.
12) Lüb­nan Hiz­bul­lah’ı ve onun ce­sur li­de­ri Ha­san Nas­ral­lah da, Gaz­ze Sa­va­şı es­na­sın­da par­la­dı. Kes­kin ve de­rin söz­le­riy­le Arap ka­mu­oyu­nu aya­ğa kal­dır­ma­yı ba­şar­dı ve Gaz­ze hal­kı­na di­re­niş ru­hu ver­di.
Bu de­ğer­len­dir­me­ler­den şu ne­ti­ce­le­re va­rı­la­bi­lir: Ön­ce­lik­le Fi­lis­tin ha­re­ke­ti ni­hai za­fer yo­lu­na gir­miş­tir. Si­yo­nist re­ji­min yı­kı­lış sü­re­ci hız­lan­mış; Arap mil­let­le­rin­de mey­da­na ge­len de­ği­şim ne­de­niy­le ba­ğım­lı Arap hü­kü­met­le­ri düş­me eşi­ği­ne gel­miş­tir. Ay­rı­ca ABD’nin Or­ta­do­ğu’da­ki po­li­ti­ka­la­rı çık­ma­za gir­miş; İs­lam Dev­ri­mi ile Müs­lü­man mil­let­ler ara­sın­da­ki da­ya­nış­ma her za­man­kin­den da­ha güç­lü ha­le gel­miş ve İran İs­lam Cum­hu­ri­ye­ti’nin nü­fu­zu art­mış­tır. Bu dö­nü­şüm­ler o ka­dar de­rin ve kap­sam­lı­dır ki, Ba­tı­lı güç­ler bun­la­rı kon­trol ede­cek du­rum­da de­ğil­dir.

Tavsiye Et