Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (July 2008) > Kapak > Anayasa Mahkemesi’nin tarihî misyonu
Kapak
Anayasa Mahkemesi’nin tarihî misyonu
Yusuf Tekin
ANA­YA­SA Mah­ke­me­si de­mok­ra­tik si­ya­sal ha­ya­ta doğ­ru­dan et­ki­de bu­lu­nan ka­rar­la­rıy­la gün­dem­de­ki ye­ri­ni ko­ru­yor. Ka­rar­la­rın ge­rek­çe­le­ri ile de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­ti­nin ev­ren­sel il­ke­le­ri ara­sın­da­ki çe­liş­ki­le­rin, Mah­ke­me’nin ya­pı­sı­nın ve üye­le­ri­nin gö­re­ve ge­liş ko­şul­la­rı­nın hep tar­tı­şıl­dı­ğı bir or­tam­da, pro­jek­tör­le­ri Mah­ke­me’yi or­ta­ya çı­ka­ran ta­rih­sel ar­ka plan ve ona yük­le­nen iş­le­ve çe­vir­mek ge­re­ki­yor.
Tek par­ti dö­ne­min­de si­ya­si ik­ti­da­rı elin­de bu­lun­du­ran CHP, 27 yıl bo­yun­ca ül­ke­yi hu­kuk dev­le­ti, de­mok­ra­si ve de­mok­ra­tik se­çim­ler gi­bi de­ğer­le­re atıf­ta bu­lun­mak­sı­zın yö­net­ti; bu de­ğer­ler doğ­rul­tu­sun­da­ki ana­ya­sal de­ği­şik­lik­le­re ise an­cak 1950 se­çim­le­rin­den son­ra vur­gu yap­ma­ya baş­la­dı. İl­ginç­tir, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si fik­ri de ilk de­fa 22 Ha­zi­ran 1953’te top­la­nan CHP 10. Ku­rul­ta­yı’nda di­le ge­ti­ril­di. Aca­ba ne­den?
Bu öne­ri­nin ya­pıl­dı­ğı gün­ler­de CHP açı­sın­dan en önem­li olay, 6195 sa­yı­lı “CHP’nin Hak­sız İk­ti­sap­la­rı­nın Ha­zi­ne­ye Dev­ri” baş­lık­lı ka­nun­du. Bi­lin­di­ği üze­re tek par­ti dö­ne­mi­nin he­men ta­ma­mın­da, ama özel­lik­le de Re­cep Pe­ker’in Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin bir “par­ti dev­le­ti”, par­ti­si­nin de bir “dev­let par­ti­si” ol­du­ğu­nuaçık­la­dı­ğı 9 Ma­yıs 1935 ta­rih­li 4. CHP Ku­rul­ta­yı’ndan son­ra, par­ti ör­gü­tü ile dev­let teş­ki­la­tı­nın bü­tün­leş­ti­ril­me­si söz ko­nu­su ol­du. Par­ti ge­nel baş­ka­nı­nın cum­hur­baş­ka­nı, ge­nel baş­kan ve­ki­li­nin baş­ba­kan, ge­nel sek­re­te­rin içiş­le­ri ba­ka­nı, il baş­kan­la­rı­nın va­li, par­ti mü­fet­tiş­le­ri­nin ka­mu ku­rum­la­rı­nı de­net­le­ye­bi­len mü­fet­tiş­ler ol­du­ğu bir dö­nem­di bu. Ve el­bet­te par­ti-dev­let bü­tün­leş­me­si­nin üret­ti­ği so­run­la­rın üs­tü­nü ör­ten bir dö­nem. İk­ti­da­rı 1950’de CHP’den dev­ra­lan DP, 1953’te, “par­ti-dev­let bü­tün­leş­me­si” sü­re­cin­de CHP’nin sağ­la­dı­ğı “hak­sız ik­ti­sap­lar”ın ia­de­si için bu ka­nu­nu çı­kar­dı. Bu ka­nun CHP’nin bü­tün mal var­lı­ğı­nı de­ğil, “nü­fuz ve hâ­ki­mi­ye­ti­ne da­ya­nan ik­ti­sap­lar”ı içe­ri­yor­du.
Bi­lin­di­ği gi­bi bu ka­nun, 27 Ma­yıs dar­be­si­nin ne­den­le­rin­den bi­ri­si ola­rak ka­bul edil­di. Bu ka­nu­nun çık­ma­sın­dan he­men son­ra CHP, ka­nun­la­rın Ana­ya­sa’ya uy­gun­lu­ğu­nu de­net­le­yen bir ana­ya­sa mah­ke­me­sine olan ih­ti­ya­cı, bir ku­rul­tay bil­dir­ge­si ola­rak ka­muo­yu ile pay­laş­tı. Bu ka­nun­dan he­men son­ra top­la­nan CHP’nin 10. Ku­rul­ta­yı’nda, Ana­ya­sa’da “hu­kuk dev­le­ti” il­ke­si­ne yer ve­ril­me­si, bir an ön­ce iki mec­lis­li bir sis­te­me ge­çil­me­si, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ku­rul­ma­sı, se­çim gü­ven­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı ve yar­gıç ba­ğım­sız­lı­ğı­nın te­min edil­me­si gün­de­me ge­ti­ril­di. İk­ti­da­rı bo­yun­ca ya­pı­lan tüm se­çim­ler­de “açık oy-giz­li sa­yım” uy­gu­la­yan ve hu­kuk­suz uy­gu­la­ma­la­rı ne­de­niy­le eleş­ti­ri­len bir par­ti­nin, ik­ti­da­rı kay­bet­tik­ten son­ra se­çim gü­ven­li­ğin­den, de­mok­ra­tik dev­let­ten ve “hu­kuk dev­le­ti”nden bah­set­me­si dik­kat çe­ki­ciy­di.
CHP, DP ik­ti­da­rın­da ben­zer öne­ri­le­ri­ni da­ha son­ra­ki yıl­lar­da da tek­rar­la­dı. 27 Ma­yıs dar­be­sin­den ön­ce­ki 12 Ocak 1959 ta­rih­li son CHP Ku­rul­ta­yı’nda bu ta­lep­ler “İlk He­def­ler Be­yan­na­me­si” adıy­la sı­ra­lan­dı. Ve yi­ne il­ginç­tir, bu öne­ri­le­rin ta­ma­mı Mil­li Bir­lik Ko­mi­te­si’nin göl­ge­sin­de top­la­nan “Ku­ru­cu Mec­lis” adı­nı ta­şı­yan or­ga­nın ha­zır­la­dı­ğı Ana­ya­sa met­nin­de yer al­dı.
Kı­sa­ca­sı Ana­ya­sa Mah­ke­me­si iş­te bu ola­ğa­nüs­tü ko­şul­lar­da, mer­ke­zi­yet­çi elit sı­nı­fın eko­no­mik, si­ya­si, hu­ku­ki ve bü­rok­ra­tik ay­rı­ca­lık­la­rı­nın kay­bı üze­ri­ne ve ih­ti­lal dö­ne­mi­nin ola­ğa­nüs­tü ko­şul­la­rı son­ra­sın­da ana­ya­sal ge­le­ne­ği­mi­ze dâ­hil ol­du.
Hak­sız İk­ti­sap Ka­nu­nu yü­rür­lü­ğe gir­dik­ten tam 12 yıl son­ra, CHP ka­nu­nun ip­ta­li is­te­miy­le Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’ne baş­vur­du. 1961 Ana­ya­sa­sı’nın ip­tal da­va­sı aç­ma sü­re­si baş­lık­lı 150. mad­de­si ya­sal dü­zen­le­me­le­rin Res­mi Ga­ze­te’de ila­nın­dan son­ra 90 gün için­de da­va açı­la­bi­le­ce­ği hük­mü­ne yer ver­di­ği hal­de, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si CHP’nin aç­tı­ğı da­va­yı ka­bul ede­rek ka­nu­nu ip­tal et­ti. Ya­ni Mah­ke­me da­ha ku­rul­du­ğu gün­ler­de tar­tış­ma­lı bir ka­ra­rın al­tı­na im­za at­tı, po­pü­ler de­yim­le “yet­ki gas­pı”nda bu­lun­du. Mah­ke­me ka­rar­la­rıy­la il­gi­li araş­tır­ma­lar, bu tür “yet­ki gas­pı” ve için­de yer al­dı­ğı sı­nı­fın çı­kar­la­rı­nı ko­ru­ma amaç­lı zor­la­ma ka­rar­la­ra çok­ça rast­lan­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor.
Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar­la­rı­nı sa­de­ce hu­ku­ki açı­dan tar­tış­mak açık­la­yı­cı de­ğil. Baş­ta CHP ol­mak üze­re, mü­es­ses ni­za­mın sa­vu­nu­cu­la­rı­nın ıs­rar­la “Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar­la­rı­nı tar­tış­ma­ya­lım” de­me­le­ri bu sı­nıf­sal ar­ka plan­dan ba­ğım­sız ele alın­ma­ma­lı. Böy­le ba­kın­ca, söz ko­nu­su ka­rar­lar hu­ku­ki tar­tış­ma­lar­dan çok eko­no­mi po­li­ti­ğin il­gi ala­nı­na gi­rer; ta­bii bir de ka­ra mi­za­hın. Çün­kü ya­kın­da gün­de­me gel­me­si muh­te­mel, ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı­na yol aça­ca­ğı ke­sin ba­zı so­ru­la­ra CHP ve Ka­na­doğ­lu dı­şın­da doğ­ru ce­vap ve­re­bi­le­cek bir “hu­kuk oto­ri­te­si” yok. Ne­dir bu so­ru­lar?
1982 Ana­ya­sa­sı’nın “Ana­ya­sa’nın de­ğiş­ti­ril­me­si” baş­lık­lı 175. mad­de­si­ne gö­re, ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri için iki yol ön­gö­rü­lü­yor. Bi­rin­ci­si, TBMM’nin 367 ve üze­rin­de bir oy­la de­ği­şik­li­ği ka­bul et­me­si, Cum­hur­baş­ka­nı’nın da bu­nu onay­la­ma­sı ve ya­yım­lan­mak üze­re Res­mi Ga­ze­te’ye gön­der­me­si. Ana­ya­sa’ya gö­re, bu yön­tem­le ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­ler sa­de­ce şe­kil açı­sın­dan in­ce­le­ne­bi­lir­ken, bi­lin­di­ği gi­bi Mah­ke­me son ka­ra­rın­da bu yet­ki­si­ni esas açı­sın­dan kul­la­na­cak ka­dar ge­niş­let­ti. İkin­ci­si, TBMM’nin 330 ile 367 ara­sın­da ka­bul et­ti­ği me­tin­ler için Cum­hur­baş­ka­nı’nın hal­ko­yu­na baş­vur­ma­sı. İş­te si­ze, ye­ni bir so­run. Hal­ko­yu ile ka­bul edi­len bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği için Yük­sek Mah­ke­me’de ip­tal da­va­sı aç­mak müm­kün mü­dür? Muh­te­me­len Ka­na­doğ­lu bu so­ru­nun ce­va­bı­nı ve ona uy­gun ge­rek­çe­si­ni şim­di­den ara­ma­ya ko­yul­muş­tur.
Ana­ya­sa­mız­da, Mah­ke­me’nin fah­ri da­nış­ma­nı Ka­na­doğ­lu’nu yo­ra­cak ikin­ci bir ek­sik­lik de şu. Farz ede­lim ki, hal­ko­yuy­la ya da par­la­men­to ka­ra­rıy­la ka­bul edil­miş bir de­ği­şik­lik için CHP dâ­hil hiç kim­se Mah­ke­me’de da­va aç­ma­dı. CHP “Biz bir si­ya­si par­ti­yiz, bu­nun için de ip­tal da­va­sı açar­sak kim­se­nin yü­zü­ne ba­ka­ma­yız” de­me er­de­mi­ni gös­ter­di. Bu du­rum­da ne ola­cak? Çün­kü Ana­ya­sa­mı­za gö­re, Mah­ke­me’nin her­han­gi bir de­ği­şik­li­ği ip­tal ede­bil­me­si için bu ko­nu­da baş­vu­ru ya­pıl­ma­sı zo­run­lu. Bu du­rum­da Mah­ke­me, Ana­ya­sa dı­şı­na çı­ka­rak bu da­va­ya ken­di­li­ğin­den ba­ka­bi­le­cek mi? “Bu ka­da­rı da ol­maz” di­ye­bi­li­yor mu­su­nuz? Mah­ke­me üye­le­ri­nin ta­ma­mı­nı hal­kın se­çe­ce­ği bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği söz ko­nu­su ol­du di­ye­lim. Bu­nun da Ana­ya­sa’nın 2. mad­de­sin­de­ki de­mok­ra­tik dev­let açı­sın­dan red­de­dil­me­si şa­şır­tı­cı olur mu?
So­nuç­ta asıl mev­zu hu­kuk de­ğil; “çev­re”den ge­len ik­ti­dar­dan pay al­ma ta­lep­le­ri­ne si­ya­sal alan­da CHP’nin yap­tı­ğı gi­bi, bü­rok­ra­tik alan­da da yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın ve yar­gı bü­rok­ra­si­si­nin di­ren­me­si. As­lın­da bu hu­kuk­suz ka­rar­la­rın halk ta­ra­fın­dan da cid­di­ye alın­ma­dı­ğı­nı gör­mek için köy kah­ve­le­ri­ne, halk pa­zar­la­rı­na, park­la­ra, bah­çe­le­re gi­dip in­san­la­rı­mı­zı din­le­mek ye­ter­li.
İçin­de bu­lun­du­ğu­muz gün­ler­de ül­ke­miz de­mok­ra­si ve hu­kuk dev­le­ti il­ke­le­ri açı­sın­dan ka­ran­lı­ğın en zi­fi­ri ol­du­ğu anı ya­şı­yor. Kriz anı çö­züm üre­til­me­si için en uy­gun dö­nem­dir ve po­tan­si­yel bir şans­tır. Bu şan­sın iyi kul­la­nıl­ma­sı­nı di­le­mek­ten baş­ka ça­re­miz yok. TÜ­Sİ­AD’ın öner­di­ği kon­van­si­yon tar­tış­ma­la­rı­nın yö­rün­ge­si­ne gir­mek, bu şan­sı har­ca­mak de­mek­tir. Ha­li­ha­zır­da dev­re­di­le­mez ve te­kel ni­te­li­ğin­de ya­sa­ma yet­ki­si­ni ha­iz bir TBMM var­ken, ye­ni bir Kon­van­si­yon Mec­li­si’nin oluş­tu­rul­ma­sı­nı öner­mek­le, mev­cut Mec­lis’i bir dar­be ya­pa­rak fes­he­dip ye­ni Ana­ya­sa yap­tı­ran dar­be­ci­le­rin zih­ni­ye­ti ara­sın­da ne fark var ki?

Paylaş Tavsiye Et