Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2008) > Toplum > Kudüs izlenimleri
Toplum
Kudüs izlenimleri
Nigar Bulut Tuğsuz
KU­DÜS’TE ya­şar­ken iki se­çe­ne­ği­niz var: Ya Ya­hu­di’si­niz­dir ya da an­ti­se­mit. Her iki du­ru­mun da ki­min le­hi­ne ol­du­ğu or­ta­da ol­du­ğun­dan, his­set­ti­ği­niz ümit­siz­lik, ora­da­ki top­lum­la kur­du­ğu­nuz em­pa­ti­yi güç­len­di­re­bi­lir. Ya­hu­di­ler bin­ler­ce yıl­lık geç­miş­le­ri ha­li­ne ge­ti­ri­len “öte­ki­li­ği” bel­li çı­kar­lar uğ­ru­na ka­bul et­me­se­ler­di, ne­ti­ce on­lar açı­sın­dan bu ka­dar par­lak olur muy­du bi­lin­mez. Bu­ra­da­ki Ya­hu­di­le­re, içi­ne doğ­duk­la­rı din ve kim­lik olu­şu­mu sü­re­ci dü­şü­nül­dü­ğün­de, in­sa­ni duy­gu­lar­la ma­su­mi­yet at­fe­dil­me­si ola­ğan. Da­ha­sı ide­olo­jik al­gı­la­yı­şın dı­şı­na çık­mak ve sağ­du­yu­yu ha­re­ke­te ge­çir­mek için zo­run­lu. Bu ger­çe­ği tes­lim et­tik­ten son­ra ha­re­ket edi­le­cek nok­ta ise gün­lük po­li­ti­ka­lar­dan öte­si de­ğil. Ak­si tak­dir­de suç­lu­la­rı ve ma­sum­la­rı ay­nı ke­fe­ye ko­yup bit­mez bir ka­der­ci­li­ğe tes­lim ola­bi­lir, da­ha kö­tü­sü bu iç­sel akın­tıy­la po­li­ti­ka­nın/ha­ya­tın dı­şı­na aka­bi­li­riz.
Son de­re­ce mo­dern ve es­te­tik bi­na­la­rın ya­nın­da de­lik de­şik edil­miş yü­züy­le Ku­düs şeh­ri ale­la­ce­le si­lin­me­ye ça­lı­şı­lan ta­ri­hin mü­ca­de­le­si­ni yan­sı­tı­yor. Ka­zı fa­ali­yet­le­ri­nin kap­la­dı­ğı de­va­sa alan, ye­rin al­tın­dan me­det uman­la­rın şeh­ri ken­di­le­ri­ne ait kıl­ma ça­ba­sı­nı gös­te­ri­yor. Sı­ra­dan bir so­kak ara­sın­da bir­kaç met­re­lik bir ala­nın çev­ril­miş ve üze­ri­ne Ya­hu­di­le­rin bu top­rak­lar­da­ki ta­ri­hi­ne da­ir bir iba­re ya­pış­tı­rıl­mış ol­du­ğu­nu gö­re­bi­lir­si­niz. Sa­bah na­ma­zı­nı kıl­mak için Mes­cid-i Ak­sa’ya ge­len bir ta­rih öğ­ret­me­ni­ne gö­re Mes­cid’in al­tı ta­ma­men ka­zıl­mış du­rum­da. Ya­hu­di­ler ken­di­le­ri için kut­sal sa­yı­lan Sü­ley­man Ma­be­di’ni, baş­ka­la­rı­nın ma­be­di­ni yık­mak pa­ha­sı­na bul­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Dün­ya­nın gö­zü önün­de yap­tık­la­rı zul­mü bel­li ki bir gün öde­me­nin kor­ku­suy­la ula­şıl­maz-do­ku­nul­maz-gi­ril­mez bir “ma­bet şe­hir” in­şa et­me pe­şin­de­ler. Ya­hu­di ta­ri­hi­nin yük­se­liş ve dü­şüş hi­ka­ye­le­rin­den oluş­tu­ğu­nu söy­le­yen Ya­hu­di dü­şü­nür­le­re ku­lak ve­rir­sek, ge­le­cek­te­ki dü­şüş ih­ti­ma­lin­den bes­le­ni­yor ola­bi­lir­ler. Ta­rih öğ­ret­me­ni­ne gö­re de, “bir gün bu­ra­dan git­mek zo­run­da ka­la­cak­la­rı­nı bi­li­yor­lar”. Bir ta­ra­fın dil­len­dir­di­ği, di­ğer ta­ra­fın ört­bas et­ti­ği bu ör­tük ka­bul­le­niş iki ta­raf için de mev­zi­len­me­yi zo­run­lu kı­lı­yor. Ya­hu­di olan­lar hu­zur­suz­lu­ğun kay­na­ğı­nı Müs­lü­man­lar­da, Müs­lü­man olan­lar ise Ya­hu­di iş­ga­lin­de gö­rü­yor. So­kak­ta­ki in­san­lar­la, es­naf­la ve tak­si­ci­ler­le ko­nuş­tu­ğu­nuz­da baş­ta kim­lik­le­ri­ni sak­la­ma­yı ter­cih edi­yor­lar. Bü­yük bir gü­ven­siz­lik ve kor­ku at­mos­fe­ri hâ­kim. Ço­cuk yaş­ta­ki Ya­hu­dile­rin bo­yun­la­rın­da ası­lı si­lah­lar bu­ra­da her­ke­sin as­ker ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor.
Te­le­viz­yon ka­me­ra­la­rı­nın ve hiç­bir fo­toğ­raf ka­re­si­nin ya­ka­la­ya­ma­dı­ğı mi­li­ta­rizm bo­yu­tu­nu kut­sal ma­bet­le­rin göl­ge­si al­tın­da ya­şa­mak, ev­ren­sel ba­rı­şı de­ğil de acı­yı dü­şün­dü­rü­yor. Müs­lü­man­lar, Ya­hu­di­ler, Er­me­ni­ler ve Hı­ris­ti­yan­la­rın iç içe ya­şa­dı­ğı Ku­düs’te renk­li­li­ğin üs­tü kav­ga ve kin­le ör­tül­müş. En bü­yük ha­ta ken­di­le­ri­ni hiç­bir olum­suz du­ru­mun so­rum­lu­su ola­rak gör­me­me­le­ri bel­ki de. Ya­hu­di­ler an­ti­se­mi­tizm­den al­dık­la­rı güç ile top­lu­ma uzak, bü­yük güç­le­re (ta­ri­hî tec­rü­be­nin ışı­ğın­da) ya­kın ol­ma­yı ter­cih edi­yor­lar. Ta­rih öğ­ret­me­ni sö­ze Os­man­lı’nın ada­le­ti ile de­vam edi­yor. “Öğ­ren­ci­le­ri­mi­ze ger­çek ta­ri­hi, Ab­dül­ha­mid Han ve onun ada­le­ti­ni an­la­tı­yo­ruz” di­yor. Ab­dül­ha­mid’in “Fi­lis­tin’i ver­mek ye­ri­ne vü­cu­du­mun bir par­ça­sı­nı ver­me­yi ter­cih ede­rim” de­me­si gö­nül­ler­de iz bı­rak­mış. Ta­rih bu­ra­da dur­muş, ge­le­ce­ğe du­yu­lan gü­ven­siz­lik geç­mi­şe du­yu­lan öz­le­mi bü­yüt­müş.
1948 yı­lın­dan be­ri Ya­hu­di gö­çü alan şe­hir­de, o yıl­lar­da Ya­hu­di­ler %5 ora­nın­day­ken şu an şeh­rin ya­rı­sın­dan faz­la­sı­nı oluş­tu­ru­yor­lar. “Bü­yük­le­ri”ne ver­dik­le­ri sö­zün ak­si­ne şeh­rin dört bir ta­ra­fı ye­ni yer­le­şim bi­rim­le­riy­le örül­müş. So­kak­ta do­la­şan in­san­la­rın gö­rü­nü­şün­den hâ­kim kül­tü­re ka­dar se­kü­ler va­at­le­ri yer­le bir eden ve Ba­tı­lı iler­le­me­yi dur­du­ran bir ütop­ya şe­hir, üs­tü açık ko­ca bir Mu­se­vi ta­pı­na­ğı in­şa et­me pe­şin­de­ler. Din­dar Ya­hu­di­le­rin şeh­re ver­mek is­te­dik­le­ri renk, üç se­ma­vi di­nin mer­ke­zi hü­vi­ye­ti­ni ör­tü­yor. Es­ki şeh­rin için­de­ki Er­me­ni böl­ge­sin­de du­var­da gör­dü­ğüm soy­kı­rım ha­ri­ta­sı yan dük­ka­nın sa­hi­bi Ada­na­lı bir Er­me­ni ile ta­nış­ma­ma ve­si­le ol­du. Ada­na hak­kın­da, Tür­ki­ye hak­kın­da, dük­kan­da­ki şap­ka­lar hak­kın­da, ata­la­rı ve ço­cuk­la­rı hak­kın­da soh­bet eder­ken du­var­da­ki ha­ri­ta­dan hiç söz aç­ma­dık. Ses­siz bir “an­la­yış” oluş­tu ara­mız­da. Bu ha­ri­ta bu du­va­ra ya­kış­mış­tı, din kav­ga­la­rı­nın ma­su­mi­yet adı­na ya­pıl­dı­ğı bir din şeh­ri ne de ol­sa bu­ra­sı!..
Müs­lü­man böl­ge­sin­de­ki el-Ha­lil şeh­ri­ne var­mak için 600 ki­lo­met­re­lik sı­nır du­var­dan geç­mek ge­re­ki­yor. Her bi­ri bir­kaç met­re ge­niş­li­ğin­de ve 3000 do­lar de­ğe­rin­de­ki yük­sek blok­lar­dan olu­şan du­va­rın Müs­lü­man ta­ra­fın­da­ki bir du­var ya­zı­sı, di­ren­mek ve ya­şa­mak ara­sın­da­ki zo­run­lu iliş­ki­yi, bu top­rak­la­rın ka­de­ri­ni an­la­tı­yor: “To exist is to re­sist”… Rast­ge­le ay­rıl­mış sı­nır, kom­şu bel­ki de kar­deş iki evi bir­bi­rin­den ayı­ra­bi­li­yor. Eko­no­mik du­ru­mu iyi Müs­lü­man ai­le­ler var bu böl­ge­de. Sa­de­ce 5000 Ya­hu­di ol­ma­sı­na rağ­men 5000’den faz­la İs­ra­il as­ke­ri on­la­rı ko­ru­mak için gö­rev­li. Sı­ra­dan va­tan­da­şın akıl al­maz mi­li­ta­riz­mi­ni gös­te­ren en iyi fo­toğ­raf­lar­dan bi­ri, tü­fe­ği­ni pen­ce­re­den çı­kar­mış bek­le­yen bir Ya­hu­di va­tan­da­şıy­dı!.. el-Ha­lil böl­ge­sin­de­ki Hz. İb­ra­him Ca­mii 1994 yı­lın­da 67 ki­şi­nin ölü­mü­ne ne­den olan kan­lı bir sal­dı­rı­ya uğ­ra­mış. Bu­ra­sı da hem Ya­hu­di­ler hem Müs­lü­man­lar için kut­sal bir me­kan. Ca­mi­nin bi­ti­şi­ğin­de­ki si­na­gog kat­li­am­dan son­ra ka­pa­lı kal­dı­ğı 8 ay bo­yun­ca bir hay­li bü­yü­tül­müş.
Ey­men bir­kaç se­ne ön­ce 23 ya­şın­day­ken Cu­ma na­ma­zı çı­kı­şı İs­ra­il­li­ler ta­ra­fın­dan öl­dü­rül­müş. Ni­şan­lı­sı­nı er­kek kar­de­şiy­le ev­len­dir­miş­ler. Bir yıl son­ra ay­nı gün kü­çük Ey­men dün­ya­ya gel­miş. Şe­hit Ey­men’in abi­si­nin yü­zün­de­ki te­vek­kül, söz­le­ri­ne de yan­sı­yor: “Ve­ren de Al­lah, alan da”. Fi­lis­tin­li Müs­lü­man­lar bu da­va­nın bit­me­ye­ce­ği­ni bi­li­yor­lar; acı­ya, zul­me ve hat­ta ha­ya­ta son­suz bir tes­li­mi­yet­le bağ­lı­lar. Ne ka­dar zor ko­şul­lar­da ya­şa­dık­la­rı­nı de­ğil de mü­ca­de­le­le­ri­ni an­lat­ma­yı ter­cih edi­yor­lar. Kı­sa­ca İs­ra­il as­ker­le­ri­nin sün­gü­le­ri al­tın­da ya­şa­ma­ya hak­sız­ca mah­kum edi­len Fi­lis­tin­li­le­rin tüm dün­ya­ya ver­dik­le­ri ce­vap, ha­ya­tın ge­lip ge­çi­ci­li­ği­ni es geç­me­den onur­la­rı adı­na ver­dik­le­ri mü­ca­de­le­yi te­vek­kü­le dö­nüş­tür­mek ol­muş.
Mes­cid-i Ak­sa’nın ka­pı­la­rın­da İs­ra­il as­ker­le­ri bek­li­yor; ora­dan sor­gu­lan­ma­dan ge­çe­mi­yor­su­nuz. 45 ya­şın­dan kü­çük Arap­lar ço­ğu za­man gi­re­mi­yor. Ara­da sı­ra­da ka­pı­lar ki­lit­le­ne­bi­li­yor. “Va­at edil­miş top­rak­lar”ın için­de ka­lan Mes­cid’e ver­dik­le­ri kon­trol­lü zi­ya­ret hak­kı, bel­li ki sa­vaş­la­rın­da hak­sız ko­nu­ma düş­me­mek için. As­lın­da ada­let gi­bi bir dert­le­ri yok. El­le­rin­de­ki tek ama çok güç­lü si­lah­la­rı an­ti­se­mi­tizm ile kur­gu­la­dık­la­rı ada­let an­la­yış­la­rı­nı dün­ya­ya yut­tur­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Tür­ki­ye’de­ki la­ik­li­ğin so­mut veç­he­le­ri üze­rin­de söz bir­li­ği etme hususunda ha­van­da su döv­mek mi­sa­li uğ­ra­şıp di­di­nir­ken dün­ya­da­ki ör­nek­le­re me­kan­sal me­sa­fe­yi kı­salt­mak ufuk açı­cı ola­bi­li­yor. La­ik­li­ğin me­de­ni­ye­tin zo­run­lu so­nu­cu ve ga­ran­ti­si ol­du­ğu yo­lun­da­ki Ba­tı­lı ya­lan­dan ha­re­ket­le for­mat­lan­mış zi­hin­ler, İs­ra­il den­di­ğin­de su­su­yor. “La­ik­lik ve me­de­ni­leş­me idea­li”: Bu ya­lan hi­ka­ye, ilk gün­kü şid­de­tiy­le sü­ren din sa­vaş­la­rı­na rağ­men an­la­tıl­ma­ya de­vam edi­li­yor.

Paylaş Tavsiye Et