Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2008) > Ankara Havası
Ankara Havası
İkinci Ergenekon Destanı
Yar­gı­tay Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­sı AK Par­ti’ye ka­pat­ma da­va­sı­nı aç­tı, Er­ge­ne­kon da­va­sı ge­niş­le­di. Böy­le­ce mil­let­çe iki çiz­gi ha­lin­de sey­ret­ti­ği­miz için he­pi­miz da­va­lı ha­le gel­dik. Dı­şa­rı­dan na­sıl gö­rü­nü­yor bil­mi­yo­rum, ama An­ka­ra’dan ba­kın­ca tam bir kör dö­vü­şü­nün için­de his­se­di­yor in­san ken­di­si­ni.
Mey­da­na çı­kan cen­gâ­ver­ler ger­çek­ten mü­ca­de­le edil­me­si ge­re­ken­ler­le mi sa­va­şı­yor, yok­sa ön­le­ri­ne atı­lan kuk­la­la­rı kı­lıç­la­rıy­la de­lik de­şik edip za­fer ka­zan­dık­la­rı­nı mı sa­nı­yor­lar?
Bir de bu gü­lünç ger­çe­ği yan­daş­la­rı­na izah et­me zor­lu­ğu olun­ca, tam bir bil­gi kir­li­li­ği ya­şa­nı­yor. Kim ki­me ne yap­tı, kim ki­min ya­nın­da ya da kar­şı­sın­da, kim kah­ra­man kim ha­in; tam bir kim ki­me dum­du­ma du­ru­mu.
Er­ge­ne­kon di­ye bir ya­pı­lan­ma­nın var­lı­ğı 30 yıl­dan be­ri ilk kez bu ka­dar ya­kın­dan se­zil­miş­ti ki, bin­ler­ce Er­ge­ne­kon­cu pey­da ol­du; al sa­na “or­ta­ya ka­rı­şık” Er­ge­ne­kon!
Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en bü­yük ope­ras­yo­nu ol­ma­ya aday bir gi­ri­şim, ön­ce za­man­sız ve cı­lız bir ba­şör­tü­sü­ne öz­gür­lük gi­ri­şi­miy­le sis­len­di; şim­di de kar­şı ta­raf­tan ge­len ka­pat­ma ham­le­siy­le pis­len­di. Ar­dın­dan, ope­ras­yo­nu ana mer­kez­den, mo­da de­yim­le 1. Nu­ma­ra’dan git­tik­çe uzak­laş­tı­ran ham­le­ler­le iş su­lan­dı.
Ma­ket­ler­le, kuk­la­lar­la, pi­yon­lar­la mü­ca­de­le ede­rek de­mok­ra­si sa­va­şı ver­mek müm­kün mü?
Bu gi­diş­le, Er­ge­ne­kon des­ta­nın­da ol­du­ğu gi­bi, mil­let­çe Er­ge­ne­kon’da mah­pus ka­la­ca­ğız ve önü­mü­ze dü­şen her de­mir­ci us­ta­sı­na kur­ta­rı­cı gö­züy­le bak­mak­tan yo­ru­la­ca­ğız.
Bel­ki de du­var­cı us­ta­la­rı­nın pe­şi­ne ta­kı­la­ca­ğız.
Bu iş, Türk ta­ri­hi­nin ikin­ci Er­ge­ne­kon’u ol­ma­ya doğ­ru gi­di­yor ves­se­lam.
Üs­te­lik bi­rin­ci­si des­tan­dı, bu ef­sa­ne ola­cak gi­bi.

Tavsiye Et
CHP ve değişim: “Çılgın Bedişim, Yok başka işim”
CHP’nin Ni­san ayın­da ya­pı­la­cak kon­gre­si için Prof. Ha­luk Koç, de­mir ça­rık ve âsâ­yı ala­rak Ana­do­lu’yu do­laş­ma­ya ay­lar ön­ce­sin­den baş­la­mış­tı. Koç’tan ümit­siz bir grup ise Prof. Sü­heyl Ba­tum’a bel bağ­la­mış­tı; ama onun da CHP üye­si bi­le ol­ma­dı­ğı an­la­şı­lın­ca or­ta­da cid­di bir ris­kin bu­lun­du­ğu açık­tı. Zi­ra par­ti­si­nin Şiş­li Be­le­di­ye Baş­ka­nı’nı ge­nel baş­kan ada­yı olun­ca ih­raç eden bir CHP, üye bi­le ol­ma­yan bir ada­ya ne­ler yap­maz?
Fa­kat asıl teh­li­ke, ben­ce dü­şü­nü­len aday­la­rın aka­de­mik ka­ri­yer de­re­ce­sin­de. Dü­şün­se­ni­ze, Sos­yo­lo­ji Dok­to­ru Bay­kal yö­ne­ti­min­de­ki CHP ye­ri­ne, iki­si de Prof olan Koç ve­ya Ba­tum, Dr. Bay­kal’ı mum­la arat­maz mı?
Ta­bii bir de iş dün­ya­sın­dan ada­yı­mız var: Umut Oran. Ma­ale­sef ken­di­si baş­tan kay­be­di­yor. Çün­kü “Ben de­ği­şi­min umu­du, ye­ni bir ge­le­ce­ğin ada­yı ol­mak is­ti­yo­rum. Be­nim gö­re­vim de­ği­şi­min yo­lu­nu aç­mak” di­yor Oran.
Hay Al­lah, bu adam CHP’yi Cem Boy­ner’in YDH’sı ya da Be­sim Ti­buk’un LDP’si mi sa­nı­yor? Umut Bey, tek ser­ma­ye­si 85 yıl­dır de­ğiş­me­mek olan bir par­ti­ye ge­nel baş­kan ada­yı ol­mak is­te­di­ği­nin far­kın­da mı aca­ba?

Tavsiye Et
Başkanlar çarpışıyor!
Mo­dern Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin baş­ken­ti An­ka­ra pek çok açı­dan bir Or­ta Ana­do­lu şeh­ri­dir. An­ka­ra, sa­de­ce ya­pı­laş­ma ve kent­leş­me bi­çi­mi ne­de­niy­le de­ğil, in­san iliş­ki­le­ri ve yö­ne­til­me bi­çi­mi iti­ba­rıy­la da hâ­lâ “bu­ram bu­ram Ana­do­lu” ede­bi­ya­tı yap­ma­ya mal­ze­me ve­rir. Ta­bii bu Ana­do­lu­lu­ğun asil ve say­gın ni­te­lik­le­ri ya­nın­da, biz­zat Ana­do­lu olu­şun­dan de­ğil, ”taş­ra ge­le­nek­sel­li­ği­nin çar­pık mo­dern­leş­me için­de sa­kat do­ğu­mu”ndan kay­nak­la­nan yan­sı­ma­la­rı da var.
Üs­te­lik sa­de­ce Sin­can, Ma­mak, Ye­ni­ma­hal­le gi­bi nis­pe­ten mer­kez­den uzak yer­ler­de de­ğil, Cum­hu­ri­yet An­ka­ra’sı­nın gö­be­ği Çan­ka­ya’da da bu ör­nek­le­re rast­la­mak in­sa­nı şa­şır­tı­yor.
Fran­sa’da ye­tiş­miş bir Türk ar­ka­daş ile Kı­zı­lay’dan Ko­lej’e doğ­ru gi­der­ken, ar­ka­daş de­va­sa bir bez afi­şi gös­te­rip sor­du, “Bu ne de­mek?” di­ye.
Afiş­te “Gök­çek, Çan­ka­ya sa­de­ce Köşk’ten iba­ret de­ğil” yaz­dı­ğı­nı söy­le­dim. “Onu an­la­dım” de­di, “Kim yaz­mış ve ne de­mek is­ti­yor?”
Afi­şin al­tın­da Çan­ka­ya Be­le­di­ye Baş­ka­nı Prof. Dr. Mu­zaf­fer Er­yıl­maz’ın im­za­sı var­dı. Az ile­ri­de ise “Bu yol, Çan­ka­ya Be­le­di­ye­si’nin so­rum­lu­lu­ğun­da ol­du­ğu hal­de, An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si ta­ra­fın­dan yap­tı­rıl­mış­tır. An­ka­ra­lı­la­ra say­gıy­la du­yu­ru­lur: Me­lih Gök­çek” ya­zı­yor­du.
Ar­ka­daş, bu­gü­ne ka­dar hiç me­rak edip bak­ma­ma­ma şa­şır­mış­tı. Ken­di­mi An­ka­ra­lı his­set­me­di­ğim için il­gi­len­me­di­ği­mi fi­lan söy­le­ye­rek sıy­rıl­ma­ya ça­lış­tım. Sa­nı­rım pek ik­na ol­ma­dı.
İki ka­mu ku­ru­mu­nun ba­şın­da­ki se­çil­miş baş­kan­la­rın so­kak­ta pan­kart açıp bun­lar üze­rin­den si­ya­si rant sa­va­şı yü­rüt­me­si­ne ar­ka­da­şın tep­ki­si po­li­ti­qu­e de pro­ven­ce ol­du.
Tam Türk­çe­si “ka­sa­ba po­li­ti­ka­sı” gi­bi bir şey.
Baş­kan Me­lih Gök­çek’in mü­te­bes­sim fo­toğ­ra­fı ile süs­len­miş bir baş­ka bill­bo­ard ise ar­ka­da­şın yar­gı­sı­nı iyi­ce hak­lı­laş­tır­dı: “Sev­gi­li An­ka­ra­lı­lar. An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı Me­lih Gök­çek 18 Mart Sa­lı ak­şa­mı sa­at bil­mem kaç­ta TGRT Ha­ber’de.”

Tavsiye Et
Şahid Akman
RTÜK Başkanı Za­hid Ak­man, ala­nı­na hâ­kim bir aka­de­mis­yen ve ni­te­lik­li bir ga­ze­te­ci ola­rak bi­li­nir. An­ka­ra’ya gel­dik­ten son­ra bü­rok­rat ola­rak da ay­nı çiz­gi­yi de­vam et­tir­di. Ay­rı­ca An­ka­ra ta­ife­si onun dı­şa­rı­dan pek bel­li ol­ma­yan nük­te­li ve hoş­soh­bet ya­nı­nı ta­nı­ma fır­sa­tı bul­du.
An­cak Za­hid Bey’i Ah­met Ça­kar’la po­le­mi­ğe gi­rer­ken ya da Huy­suz Vir­jin’le ya­yın saa­ti pa­zar­lı­ğı ya­par­ken gö­rün­ce, An­ka­ra­lı­lar­dan çok İs­tan­bul­lu­lar şa­şır­mış. Hat­ta duy­du­ğu­mu­za gö­re, Be­yaz Show’da Pe­tek Din­çöz ile Can Tan­rı­yar’ın ni­kah şa­hit­li­ği­ni yap­tık­tan son­ra Za­hid Bey’e İs­tan­bul’da Şa­hid Bey di­yen dost­la­rı var­mış.
Ken­di­si de nük­te­dan bir bü­rok­rat olan Ko­ca Ra­gıp Pa­şa’nın meş­hur bey­ti­ni uyar­la­ya­rak söy­le­ye­lim:
Zâ­hi­dâ düş­ma­nın al­dan­ma te­vâ­zu­la­rı­na
Seyl, di­va­rın aya­ğı­nı öpe­rek hed­mey­ler.

Tavsiye Et
G(Kördüğüm)
Bu­gün­ler­de te­le­fon açıp “Anka­ra’da ha­va­lar na­sıl?” di­ye so­ran­la­rın sa­yı­sı her za­man­kin­den da­ha faz­la olu­yor. “Se­rin, so­ğuk, par­ça­lı bu­lut­lu, Bal­kan­lar’dan ge­len so­ğuk ha­va dal­ga­sı et­ki­li” gi­bi ce­vap­lar gır­gır ola­rak al­gı­la­nı­yor. So­ru­nun ger­çek ce­va­bı­nı bek­le­yen­le­re “Kur­dun sev­di­ği ha­va” di­yo­rum; o da tat­min et­mi­yor ço­ğu kez.
Cid­di ol­ma­mı ri­ca eden­le­re meş­hur hi­ka­ye­yi an­la­tı­yo­rum:
İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı’nın ka­ra­ba­san gi­bi çök­tü­ğü gün­ler­de bir âmâ va­tan­daş Ney­zen Tev­fik’e so­rar:
-Ney­zen Bey, dün­ya­nın ha­li na­sıl?
Ney­zen’in ce­va­bı kı­sa­dır:
-Gör­dü­ğü­nüz gi­bi efen­dim.
İçin­de bi­raz de­ma­go­ji ol­du­ğu­nu ka­bul edi­yo­rum; ama ay­nen öy­le. “Gör­dü­ğü­nüz gi­bi efen­dim.”
Sor­ma­yın dost­lar; hem bu­gün­ler­de te­le­fon­lar çok yor­gun. Hepsi “din­le­ni­yor.”

Tavsiye Et