Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Anti-Amerikan Amerikancılık!
Keyfo Varan
TÜR­Kİ­YE “Bir so­run için­den çı­kıl­maz ha­le na­sıl ge­ti­ri­lir?” su­ali­nin ce­vap­la­rıy­la do­lu bir ta­ri­he sa­hip. Sah­te so­run­lar­la sah­te kah­ra­man­la­rın bo­ğuş­tu­ğu ve mil­li nor­mal­leş­me­nin her se­fe­rin­de in­kı­ta­ya uğ­ra­dı­ğı bir ya­kın ta­ri­he sa­hi­biz. Üze­ri­mi­ze giy­di­ril­miş İn­gi­liz de­li göm­le­ği­ni çı­kar­ma­ya yel­ten­di­ği­miz her se­fer, baş­ka bir si­ya­si ve­ya ik­ti­sa­di pa­ti­na­jın içe­ri­sin­de bu­lu­yo­ruz ken­di­mi­zi. Sa­hi­ci adam­la­rın, bir da­va­sı ve der­di olan­la­rın her ge­çen gün bi­raz da­ha ne­fes ala­maz ha­le gel­di­ği bir dö­nem­den ge­çi­yo­ruz. Sa­ğı­mız so­lu­muz bü­yük adam­lar­la, göl­ge­ler­le ve ağ­zı­nı ye­me­ğe gö­tü­ren­ler­le do­lu­yor. Bü­yük adam­lar, baş­ka baş­kent­le­rin, bü­yük pro­je­le­rin kü­çük apa­rat­la­rı; göl­ge­ler, dün­ya sis­te­mi­nin ışı­ğı­na denk ge­len ka­ran­lık­lar; ağ­zı­nı ye­me­ğe gö­tü­ren­ler ise ka­pi­ta­lizm kar­şı­sın­da un ufak ol­muş ho­mo eco­no­mi­cus te­za­hür­le­ri. Hep­si­nin or­tak özel­li­ği sah­te­lik­le­ri.
Ya­şa­nan ge­liş­me­ler kar­şı­sın­da ka­fa­mız ka­rı­şı­yor. Na­sıl ka­rış­ma­sın? Et­ra­fı­mız­da­ki ze­ka dü­ze­yi, saf de­ğiş­tir­me­ler, göz gö­re gö­re fe­la­ke­te ha­zır­lan­ma­lar akıl tu­tul­ma­sı ile ha­in­lik, mem­le­ket ev­la­dı ol­mak ile gâ­vur­luk ara­sın­da ter­cih­ler­le baş ba­şa kal­ma­mı­zı ic­bar edi­yor. Bu den­li si­yah-be­yaz bir sav­rul­ma is­ter is­te­mez tah­rip­kâr bir sü­re­ci de be­ra­be­rin­de in­şa edi­yor. So­nuç, en sı­ra­dan pro­vo­kas­yon­lar­la, ma­li­yet­siz tah­rik­ler­le, be­şin­ci sı­nıf komp­lo stra­te­ji­le­riy­le mem­le­ke­tin bir an­da esir alın­ma­sı. Ken­di bah­çe­mi­zi te­miz­le­yip, as­ra ya­kın za­man­dır sır­tı­mı­za bin­di­ril­miş Ba­tı­cı yük­ler­den kur­tul­ma­mız her se­fe­rin­de bi­raz da­ha zor­la­şı­yor. Oyun pek il­kel bir şe­kil­de oy­na­nı­yor. İs­lam­cı­lar eliy­le ‘İs­lam’, ulu­sal­cı­lar eliy­le ‘ulus’, mil­li­yet­çi­ler eliy­le ‘Türk­lük’ ve Kürt­çü­ler eliy­le ‘Kürt­lük’ tas­fi­ye edi­li­yor, dö­nüş­tü­rü­lü­yor. Çok de­ğil yir­mi yıl ön­ce­si­nin “İs­la­mi dert­le­ri” li­be­ral ah­lak­sız­lı­ğa, “Türk­lük kı­zıl el­ma­sı” ulu­sal­cı sığ­lı­ğa, “Kürt acı­la­rı” Ba­tı­cı kim­lik hırs­la­rı­na kur­ban edi­li­yor. Mez­kûr ya­pı­sal kı­rıl­ma, biz­zat “id­di­a sa­hip­le­ri”nin eliy­le ger­çek­leş­ti­ği için ak­lı­se­lim bir yak­la­şı­mın, da­va­sı olan­la­rın ha­re­ket ala­nı­nı da yok edi­yor. Bu tra­je­di­ye en gü­zel ör­nek Irak iş­ga­li sı­ra­sın­da olu­şan saf­laş­ma­lar ve son tez­ke­re ön­ce­si ya­şa­nan ge­liş­me­ler ol­du.
Irak iş­ga­li sı­ra­sın­da, Ame­ri­kan iş­ga­li­ne or­tak ol­ma­nın ma­li­ye­ti­ni ‘bi­ri­le­ri’ne an­lat­mak ne ka­dar zor ol­muş­tu. Hat­ta ilk ön­ce “o bi­ri­le­ri” bi­zi an­lar di­ye dü­şün­müş­tük. Ne de ol­sa biz­den­di­ler. Ama öy­le ol­ma­dı. Ak­si­ne fın­dık­çı, fıs­tık­çı eş­li­ğin­de bü­yük adam­la­rın sah­te ope­ras­yon­la­rı­na şa­hit ol­duk. Al­lah’tan Ame­ri­kan be­la­sı­nı, to­pu ken­di sa­ha­mız­da çe­vi­re­rek sa­va­bil­dik. Ben­zer bir tar­tış­ma­yı ola­bil­di­ğin­ce sığ ve il­kel bir şe­kil­de bu­gün­ler­de de ya­şı­yo­ruz. Ca­hil ce­sa­re­tiy­le, mem­le­ke­tin en yer­li­si Kürt­le­ri ya­ban­cı ha­li­ne ge­tir­mek için eli­miz­den ge­le­ni za­ten se­ne­ler­dir ya­pı­yo­ruz. Der­sim’i bom­ba­la­yan mil­li pi­lo­tu­muz Sa­bi­ha Gök­çen ve ada­le­tiy­le meş­hur Mah­mut Esat Boz­kurt’lar­la kin ve nef­ret to­hum­la­rı­nı ye­te­rin­ce ek­tik. Bu­nun­la da ye­tin­me­yip Di­yar­ba­kır Ce­zae­vi’nden İm­ra­lı’ya ka­dar uza­nan bir tra­je­di ile ön­ce te­rö­rü son­ra ör­gü­tü­nü ken­di eli­miz­le do­ğur­duk, iyi­ce bes­le­yip bü­yüt­tük, ar­dın­dan da baş­ka baş­kent­le­rin ku­ca­ğı­na du­ru­ma gö­re ev­lat­lık ver­me­ye baş­la­dık. Kart-Kurt ses­le­rin­den te­rör so­ru­nu­na, Gü­ney­do­ğu tra­je­di­sin­den AB azın­lık po­li­ti­ka­la­rı­na, Kürt so­ru­nun­dan Kür­dis­tan so­ru­nu­na ni­ha­yet ulaş­tık. Ça­tış­ma­la­rın en yo­ğun ol­du­ğu, her gün on­lar­ca in­sa­nın öl­dü­ğü dö­nem­ler­de bi­le ol­ma­yan et­nik-se­kü­ler bir di­lin mah­ku­mu ha­li­ne gel­dik. Şim­di işin için­den na­sıl çı­ka­ca­ğı­mı­zı dü­şü­nüp du­ru­yo­ruz.
Ku­zey Irak’a bir ope­ras­yon yap­ma­yı plan­lı­yo­ruz. Da­ha ön­ce 24 kez yap­mış­tık za­ten. Ama ne­den­se hiç bu ka­dar gü­rül­tü çık­ma­mış­tı. Şim­di bir tez­ke­re çı­kar­dık ve PKK’nın ce­bi­ne koy­duk. Ha­re­ka­tı baş­lat­ma ka­ra­rı için PKK’nın ya da Ame­ri­ka’nın işa­re­ti­ni bek­le­dik. On­lar da hiç ge­cik­me­den ge­rek­li pro­vo­kas­yo­nu yap­tı­lar. Ade­ta giz­li bir el, Irak’ın iş­gal sü­re­ciy­le bir­lik­te Tür­ki­ye-Ku­zey Irak ün­si­ye­ti­ni uzun za­man iyi­leş­me­ye­cek şe­kil­de ya­ra­la­ma ka­ra­rı al­mış. Sö­zün özü, Tür­ki­ye bur­nu­nun di­bin­de­ki böl­gey­le “Was­hing­ton ve PKK üze­rin­den ko­nu­şa­ca­ğım” di­yor. Bu­nu da hid­det­le­ne­rek, akıl tu­tul­ma­sı içe­ri­sin­de söy­lü­yor. Ame­ri­kan iş­ga­li­ne Tür­ki­ye’de en üst dü­zey­de des­tek ver­mek için can atan­lar “uza­ğı gö­ren bü­yük dev­let adam­la­rı” olu­yor; Irak­lı Kürt­ler Ame­ri­ka­lı­la­ra mah­kum olun­ca iş­bir­lik­çi “ka­bi­le re­is­le­ri” olu­ve­ri­yor. Bü­tün bun­la­rın hep­si Tür­ki­ye ile Irak ara­sın­da ön­ce psi­ko­lo­jik bir fay hat­tı in­şa edi­yor. Ar­dın­dan da mez­kur hat Ame­ri­kan ra­sat­ha­ne­le­rin­de Tür­ki­ye’yi ma­li­yet­siz bir şe­kil­de esir al­ma­nın ba­sit bir ara­cı ha­li­ne ge­li­yor. Ame­ri­ka esir al­mak için PKK’yı uza­tı­yor; Tür­ki­ye si­la­hı doğ­rul­ta­nın de­ğil, si­la­hın pe­şi­ne ta­kı­lıp 25 yıl­dır içe­ri­sin­den çı­ka­ma­dı­ğı pa­ti­na­ja tek­rar ko­şar adım­lar­la gi­di­yor. Kaç ta­ne PKK var onu bi­le bil­mi­yo­ruz. Bil­di­ği­miz Ame­ri­ka’nın, Av­ru­pa’nın, İran’ın bi­rer adet edin­di­ği şek­lin­de. Tür­ki­ye’nin de var; ama ha­pis­te. Ya­yım­la­dı­ğı de­meç­ler­le, di­ğer PKK’lar­la kâh ka­pı­şı­yor, kâh uyu­şu­yor. Biz de bu ti­yat­ro­yu sey­re­di­yo­ruz.
Ku­zey Irak’a bir ‘ope­ras­yon’ için ol­duk­ça geç kal­mış du­rum­da­yız. ‘Ope­ras­yon’ ke­sin­lik­le da­ha ön­ce ya­pıl­ma­lıy­dı; me­se­la 1993’te baş­la­ma­lıy­dı. Eğer üze­ri­miz­de­ki de­li göm­lek­le­ri­ni çı­ka­ra­bil­sey­dik, 14 yıl ön­ce si­ya­si, ta­ri­hî ve ik­ti­sa­di de­rin­li­ğiy­le ‘ope­ras­yon’umu­zu yap­ma­ya baş­lar­dık. Ku­zey Irak’ı “sı­nır öte­si” de­ğil, Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si­nin bir par­ça­sı ola­rak gö­rür­dük. Er­bil’i An­tep’ten, Bin­göl’ü Mu­sul’dan, Di­yar­ba­kır’ı Ker­kük’ten uzak bil­mez­dik. Ken­di ken­di­mi­ze icat et­ti­ği­miz Kürt so­ru­nu­nu da ay­nı si­ya­set içe­ri­sin­de çö­zer­dik. Ama biz önü­mü­ze açı­lan bu im­ka­nı dev­let ola­ma­ma­nın, Os­man­lı mi­ra­sı al­tın­da ezi­len kü­çük ve sah­te adam­la­rın eliy­le red­det­tik. Irak­lı Kürt­le­rin ön­ce Sad­dam zul­mü al­tın­da dö­vül­me­si­ne se­yir­ci kal­dık. Kör­fez Sa­va­şı son­ra­sı ise Kürt­le­ri Ame­ri­ka’nın ku­ca­ğı­na ade­ta ko­va­la­ya­rak gön­der­dik. Irak iş­ga­liy­le önü­mü­ze açı­lan ye­ni fır­sa­tı, ha­ta­la­rı­mı­zı ta­mir et­mek ye­ri­ne “Türk­men kar­tı” üze­rin­den he­ba et­mek için eli­miz­den ge­le­ni yap­tık. Ay­nı si­ya­set­te ıs­rar eder­sek, Ame­ri­ka’nın Irak’tan çe­kil­di­ği bir se­nar­yo­da Kürt­le­ri İran’ın “Ar­yan şem­si­ye­si” al­tın­da gör­me­miz kuv­vet­le muh­te­mel­dir.
Muh­te­mel bir 25. ope­ras­yon ön­ce­lik­le Irak’la sı­nı­rı­mı­zı or­ta­dan kal­dı­ra­cak­tır. Bu ise Kürt so­ru­nu­nun Kür­dis­tan so­ru­nu­na dö­nüş­me­si için müm­bit bir pro­vo­kas­yon “mü­ca­vir ala­nı” ya­ra­ta­cak­tır. Ken­di bah­çe­sin­de ya­ra­la­rı­nı sa­ra­ma­mış, yüz­yıl­lık yük­le­rin­den kur­tu­la­ma­mış Tür­ki­ye, Kür­dis­tan so­ru­nu al­tın­da da­ha faz­la sı­kın­tı­ya gi­re­cek­tir. Ya­şa­na­cak acı­la­rın öte­sin­de önü­müz­de­ki on yıl­lar bo­yun­ca ka­der bir­li­ği yap­ma­sı ge­re­ken Tür­ki­ye ile Ku­zey Irak (Kürt­ler) ya­pı­sal bir kı­rıl­ma ile düş­man saf­la­rın­da po­zis­yon­la­rı­nı ala­cak­tır. Bu ise tam da Ame­ri­ka’nın ara­yıp bu­la­ma­ya­ca­ğı bir tez­gah­tır. İşin en can sı­kı­cı ta­ra­fı, mez­kur ope­ras­yon “Ker­kük ile Kan­dil’i, Ta­la­ba­ni ile Ta­li­ban’ı” bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­ran ze­ka dü­ze­yi­ne sa­hip ulu­sal­cı­lı­ğın, an­ti-Ame­ri­kan­cı jar­gon ile ver­diği ina­nıl­maz Ame­ri­kan­cı­lık hiz­me­ti­dir. Tak­dir eder­si­niz ki “an­ti-Ame­ri­kan­cı Ame­ri­kan­cı­lık” ko­lay baş edi­le­bi­le­cek bir akım de­ğil­dir. En azın­dan ze­ka­dan na­si­bi­ni al­mış olan­lar için!

Paylaş Tavsiye Et