Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Toplumsal şiddetin boyutları
Talha Köse
ŞİD­DET ol­gu­su sos­yal bi­lim­le­rin ve si­ya­set fel­se­fe­si­nin ku­ru­cu so­run­sal­la­rın­dan­dır. Mo­dern dev­let, en çok ka­bul gö­ren ta­nı­mı­na gö­re, meş­ru şid­det ens­trü­man­la­rı­nı te­ke­lin­de bu­lun­du­ran ku­rum­dur. Şid­det ey­lem­le­ri­nin dev­let ta­ra­fın­dan ön­le­ne­me­me­si ve­ya ik­ti­da­rın ‘meş­ru’ şid­det ens­trü­man­la­rı­na sık­ça baş­vu­ra­rak hal­kı­na şid­det uy­gu­la­ma­sı ik­ti­da­rın aşın­ma­sı­nın bir be­lir­ti­si­dir. Bu ne­den­le şid­det, ik­ti­da­rın za­yıf­la­ma­ya ve meş­ru­iye­ti­ni yi­tir­me­ye baş­la­dı­ğı dö­nem­ler­de da­ha faz­la gün­de­me ge­lir.
Şid­det has­ta­lık­lı bir ol­gu mu­dur, yok­sa top­lum­sal ha­ya­tı­mı­zın ka­çı­nıl­maz bi­le­şen­le­rin­den bi­ri mi­dir? Bu, üze­rin­de en faz­la tar­tış­ma ya­pı­lan ko­nu­lar­dan bi­ri­dir. Şid­det eği­li­mi­nin do­ğuş­tan gel­di­ği­ni id­di­a eden psi­ko­lo­jik yak­la­şım­lar ha­len çokça yay­gın ol­sa da, şid­de­tin top­lum­sal ve kül­tü­rel bağ­lam içe­ri­sin­de öğ­re­ni­len bir dav­ra­nış bi­çi­mi ol­du­ğu ka­naa­ti ağır ba­sar. Özel­lik­le kül­tü­rel an­tro­po­log­lar, şid­de­ti, in­ce­le­dik­le­ri top­lu­mun ken­di man­tı­ğı içe­ri­sin­de an­lam­lan­dır­ma­ya gay­ret eder­ler. Zi­ra şid­de­tin sem­bo­lik form­la­rı ve ifa­de bi­çim­le­ri, top­lum­sal so­run­la­rın kö­ke­ni ve bo­yut­la­rı hak­kın­da çok önem­li ipuç­la­rı ve­rir. Kan da­va­sı, na­mus ci­na­ye­ti, ai­le içi şid­det ve genç­ler ara­sın­da­ki kav­ga­la­rı an­lam­sız sal­dır­gan­lık ey­lem­le­ri ola­rak al­gı­la­mak bu ey­lem­le­ri ön­le­me ko­nu­sun­da­ki en önem­li en­gel­dir. Şid­de­ti an­la­ma­ya ve ön­le­me­ye yö­ne­lik kök­lü çö­züm­ler an­cak top­lu­mun ken­di ya­pı­sı ve man­tı­ğı içe­ri­sin­den çı­kar. Şid­det ey­lem­le­ri­ni ge­ri kal­mış top­lu­luk­la­rın has­ta­lık­lı bir­ta­kım ha­re­ket­le­ri ola­rak al­gı­la­mak şid­de­ti an­lam­lan­dır­ma­ya mâ­ni­dir.
Şid­de­ti an­la­ma ko­nu­sun­da ya­pı­lan di­ğer önem­li ha­ta­lar­dan bi­ri de onu, top­lu­mun mar­jın­da ya­şa­yan ba­zı anor­mal bi­rey­ler ta­ra­fın­dan iş­le­nen has­ta­lık­lı bir ey­lem tü­rü ola­rak gör­mek­tir. Şid­det ey­le­mi­ni ve bu ey­le­mi iş­le­yen bi­re­yi psi­ko­lo­jik bir bo­zuk­luk içe­ri­sin­de de­ğer­len­dir­mek ve bu ey­le­mi yal­nız­ca bi­rey­sel bo­yut­ta pa­to­lo­jik bir vâ­ka ola­rak in­ce­le­mek çok ve­rim­li so­nuç­lar or­ta­ya koy­maz. Şid­det ko­lek­tif ve bü­tün­cül bir ol­gu­dur ve an­cak bü­tün­cül bir ba­kış açı­sıy­la ön­le­ne­bi­lir.
 
Doğ­ru­dan Şid­det, Ya­pı­sal Şid­det ve Kül­tü­rel Şid­det
Jo­han Gal­tung, şid­de­ti doğ­ru­dan şid­det, ya­pı­sal şid­det ve kül­tü­rel şid­det di­ye bir­bi­riy­le bağ­lan­tı­lı üç bo­yut şek­lin­de ta­nım­la­mış­tır. Buz­da­ğı­nın gö­rü­nür yü­zü doğ­ru­dan şid­det­tir; ama doğ­ru­dan şid­det ço­ğu za­man ya­pı­sal ve kül­tü­rel şid­de­tin kat­man­la­rı üze­rin­de yer alır. Doğ­ru­dan şid­det, fi­zik­sel za­rar ver­me­ye yö­ne­lik ey­lem­ler­dir. Şid­de­tin gö­rü­nür yö­nü­nü tes­pit edip ön­le­me­ye ça­lış­mak Gal­tung’a gö­re nis­pe­ten da­ha ko­lay­dır. Asıl zor olan doğ­ru­dan şid­de­ti bes­le­yen ka­nal­la­rı en­gel­le­mek­tir.
Ya­pı­sal şid­det, şid­de­tin göz­le gö­rül­me­yen for­mu­dur ve doğ­ru­dan fi­zik­sel za­rar ver­me­yi he­def­le­mez. An­cak ya­pı­sal şid­det, et­ki­le­ri iti­ba­riy­le doğ­ru­dan şid­det­ten çok da­ha yı­kı­cı ola­bi­lir. Ör­ne­ğin böl­ge­ler ara­sı ge­lir da­ğı­lım­la­rın­da­ki ve ha­yat şart­la­rı ara­sın­da­ki eşit­siz­lik­ler ya­pı­sal şid­de­tin ifa­de­le­ri­dir. Ya­pı­sal şid­det an­cak ge­niş kap­sam­lı ya­pı­sal ön­lem­ler­le ber­ta­raf edi­le­bi­lir.
Şid­de­tin bel­ki de en az an­la­şı­lan bo­yu­tu ise kül­tü­rel şid­det­tir. Kül­tü­rel şid­det, in­sa­nın varolu­şu­nu ve top­lum­sal kim­li­ği­ni oluş­tu­rur­ken kul­lan­dı­ğı sem­bol­ler­le il­gi­li­dir. Din, ide­olo­ji, dil, po­pü­ler kül­tür ve pro­pa­gan­da, sa­nat ve bi­li­min kul­la­nı­mı doğ­ru­dan ve ya­pı­sal şid­de­ti meş­ru­laş­tır­ma­ya ze­min ha­zır­la­ya­bi­lir. Kül­tü­rel şid­det doğ­ru­dan gö­rün­me­ye­bi­lir ama top­lum içe­ri­sin­de bel­li bir ide­olo­jik he­ge­mon­ya oluş­tu­rur. Si­ya­sî ve di­nî li­der­le­rin de­meç­le­ri, sa­nat­çı­lar, film­ler, ka­ri­ka­tür­ler, şar­kı­lar ve bir­çok po­pü­ler sem­bol; ay­rım­cı­lı­ğı, fark­lı­lık­la­ra kar­şı ta­ham­mül­süz­lü­ğü ve hoş­gö­rü­süz­lü­ğü sa­lık ve­re­bi­lir. Po­pü­ler kül­tür, med­ya ve in­ter­net özel­lik­le genç­ler ve ço­cuk­lar üze­rin­de çok et­ki­li ol­mak­ta­dır. İs­la­mo­fo­bi, ya­ban­cı düş­man­lı­ğı, kül­tü­rel ön­yar­gı­lar ve ag­re­sif mil­li­yet­çi­lik kül­tü­rel şid­de­tin yan­sı­ma­la­rı­dır. Kül­tü­rel şid­de­tin pan­ze­hi­ri ba­rış kül­tü­rü­nün te­si­si­dir.
 
Post­mo­dern Şid­det
Gü­nü­müz­de şid­det ba­nal­le­şe­rek ev­de, so­kak­ta, okul­da, iş ha­ya­tın­da, te­le­viz­yon­lar­da, bil­gi­sa­yar oyun­la­rın­da, şar­kı­lar­da ve di­zi­ler­de ha­ya­tı­mı­zın bir par­ça­sı ha­li­ne gel­me­ye baş­la­dı. Bu­gün dün­ya ge­ne­lin­de şid­det ar­tı­yor gi­bi gö­rün­mek­te. Fa­kat, bu­nun ger­çek­ten doğ­ru bir sap­ta­ma olup ol­ma­dı­ğı üze­rin­de dur­mak ge­rek. Şu­ra­sı bir ger­çek ki, ile­ti­şim ka­nal­la­rı­nın yay­gın­laş­ma­sıy­la şid­det dün­ya­nın he­men her ye­rin­de çok da­ha gö­rü­nür hâ­le gel­di ve dün­ya üze­rin­de­ki şid­de­tin bo­yut­la­rı or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­dı.
Bir açı­dan in­sa­nı umut­suz­lu­ğa da sevk eden bu sü­reç, ay­nı za­man­da şid­de­tin form­la­rı­nın ve di­li­nin de kü­re­sel­leş­me­si­ne ne­den ol­du. Te­le­viz­yon­lar­da, in­ter­net­te ve çev­re­de gö­rü­len şid­det ey­lem­le­ri ve tür­le­ri in­san­la­rın bi­lin­çalt­la­rı­na ka­zı­na­rak fark­lı or­tam­lar­da tek­rar edi­lir ha­le gel­di.
Şid­de­ti ön­le­mek için oluş­tu­ru­lan ens­trü­man­lar, kül­tü­rel ha­ya­tı­mı­zın en mah­rem alan­la­rı­na ka­dar do­lay­lı yol­lar­dan si­ra­yet et­mek­te olan gü­nü­müz­de­ki şid­det form­la­rı­nı sat­hî dü­zey­de de ol­sa en­gel­le­mek­te ye­ter­siz ka­lı­yor. Bu­nu ön­le­me­nin yo­lu kül­tü­rel şid­de­te kar­şı uz­la­şı kül­tü­rü­nü te­sis et­me­ye ça­lış­mak­tır. İşin iro­nik ya­nı ise, şid­de­ti ön­le­mek için şid­de­ti ya­yan ve zi­hin­le­re yer­leş­ti­ren ens­trü­man­lar­dan baş­ka ens­trü­man­la­ra sa­hip ol­ma­yı­şı­mız. Po­pü­ler kül­tür, özel­lik­le genç­le­re ör­nek ala­cak­la­rı mo­del şa­hıs­lar üret­mek ko­nu­sun­da ba­şa­rı­lı­dır; ay­nı ba­şa­rı ya­pı­cı amaç­lar için de yön­len­di­ri­le­bi­lir.
 
Tür­ki­ye’­de Top­lum­sal De­ği­şim ve Şid­de­tin Di­na­mik­le­ri
Top­lum­sal şid­de­tin te­me­lin­de ya­tan en önem­li fak­tör­le­rin ba­şın­da gü­ven­siz­lik his­si ge­lir. Gü­ven­siz­lik his­si bi­rey­sel bir duy­gu­nun öte­sin­de­dir. Özel­lik­le top­lum­la­rın hız­lı de­ği­şim sü­re­cin­den geç­ti­ği dö­nem­ler­de bu de­ği­şi­me adap­te ol­mak­ta zor­la­nan ve es­ki ko­num­la­rı­nı da teh­dit al­tın­da his­se­den grup­lar adap­tas­yon sü­re­cin­de ken­di­le­ri­ni yo­ğun bir teh­dit al­tın­da his­se­der­ler. Si­ya­sal, kül­tü­rel ve ik­ti­sa­dî ya­pı­lar bu top­lum­sal de­ği­şim di­na­mi­ğiy­le olu­şan ta­lep­le­ri ce­vap­lan­dı­ra­bil­di­ği oran­da şid­det po­tan­si­ye­li­ni kon­trol al­tın­da tu­ta­bi­lir. Bu his­si or­ta­dan kal­dı­ra­ma­dı­ğı sü­re­ce şid­det sar­ma­lı kat­la­na­rak ar­tar ve top­lu­mun bir­çok ala­nı­na ya­yı­lır. Bu­gün Tür­ki­ye’de şid­de­tin art­ma­sı­nın di­ğer önem­li se­bep­le­rin­den bi­ri de özel­lik­le genç­ler ara­sın­da ar­tan ge­le­ce­ğe da­ir ümit­siz­lik­tir. Ar­tan mad­dî ta­lep­le­ri­ni nor­mal ka­nal­lar­dan kar­şı­la­ya­ma­ya­cak­la­rı­nı dü­şün­me­le­ri, on­la­rı ken­di­le­ri­ne, çev­re­le­rin­de­ki in­san­la­ra ve­ya ka­mu dü­ze­ni­ne za­rar ver­me eği­li­mi­ne iter. Ge­rek in­ti­har­la­rın art­ma­sın­da, ge­rek­se şid­det ey­lem­le­ri­nin yay­gın­laş­ma­sın­da bu iki fak­tö­rün önem­li et­ki­si var­dır. Gü­ven­siz­lik his­si­nin al­tın­da eko­no­mik, si­ya­sal, sos­yal ne­den­le­rin ya­nı sı­ra mo­dern­leş­me­nin ve şe­hir­leş­mey­le bir­lik­te top­lu­mu bir ara­da tu­tan ge­le­nek­sel de­ğer­le­rin aşın­ma­ya baş­la­ma­sı da ya­tar. Din, ai­le, aşi­ret ve hem­şe­ri­lik bağ­la­rı­nın za­yıf­la­ma­sı ve ata­er­kil top­lum ya­pı­sı­nın dö­nü­şü­mü ile in­san­lar ken­di­le­ri­ni da­ha da yal­nız his­se­der­ler. Dev­le­tin ve­ya di­ğer sos­yal ku­rum­la­rın, in­san­la­rın ya­nın­da ol­duk­la­rı his­si­ni ve­re­rek bu gü­ven­siz­li­ği ön­le­me­si ge­re­kir. Gö­rü­nen o ki, bu­gün Türk hal­kı ken­di­ni da­ha ön­ce hiç ol­ma­dı­ğı ka­dar sa­hip­siz his­set­mek­te­dir. Bun­da Türk top­lu­mu­nun ya­pı­sı­nın hız­la bi­rey­sel­leş­me­si­nin önem­li et­ki­si var. Top­lu­mu bir ara­da tu­tan ge­le­nek­sel de­ğer­ler sis­te­mi­nin ye­ri­ni ne­o-li­be­ral ku­rum­la­rın ika­me ede­cek­le­ri dü­şü­nül­mek­tey­se de, ol­duk­ça uzun sü­re­ce­ğe ben­ze­yen bu ge­çiş sü­re­ci çok san­cı­lı bir şe­kil­de ya­şa­na­cak gi­bi.
Eko­no­mik se­bep­ler­le ve te­rör teh­di­din­den do­la­yı İs­tan­bul, An­ka­ra, Di­yar­ba­kır ve Mer­sin gi­bi bü­yük şe­hir­le­re göç et­mek zo­run­da ka­lan ve şe­hir­le­re tam adap­te ola­ma­dan va­roş­lar­da kü­me­le­nen kit­le, şe­hir­le­rin gü­ven­li­ği için önem­li bir teh­dit ola­rak al­gı­lan­mak­ta. Öte yan­dan, ge­rek ik­ti­sa­dî, ge­rek­se si­ya­sî açı­dan ya­pı­sal bir şid­de­te ma­ruz ka­lan bu kit­le ken­di­ni teh­dit al­tın­da his­set­mek­te. Bu­ra­da an­la­şıl­ma­sı ge­re­ken şey, şe­hir­le­rin et­ra­fı­na kü­me­le­nen ve ken­di­le­ri­ne bir yer edin­me­ye ça­lı­şan bu in­san­lar ken­di­le­ri­ni gü­ven­de ve bir ye­re ait his­se­de­ne ka­dar şe­hir­le­rin di­ğer sa­kin­le­ri­nin de ken­di­le­ri­ni gü­ven­de his­set­me­ye­cek­le­ri hu­su­su­dur. 
Gü­ven­siz­lik his­si­nin art­tı­ğı dö­nem­ler­de in­san­lar ken­di gü­ven­lik­le­ri­ni ken­di­le­ri sağ­la­ma eği­li­mi­ne gi­rer­ler ve si­lah sa­tı­şı ar­tar. Bu­nun ya­nı sı­ra maf­ya, çe­te­ler ve di­ğer bir­ta­kım il­le­gal or­ga­ni­zas­yon­lar gü­ven­lik sağ­la­ma id­dia­sı ile da­ha da yay­gın­la­şır. Ada­le­ti ika­me et­me­ye yö­ne­lik ki­şi­sel gi­ri­şim­ler ön pla­na çı­kar. Ben­zer me­saj­lar te­rör ör­güt­le­ri ta­ra­fın­dan da fark­lı ka­nal­lar­dan ve­ri­le­rek ör­gü­te ina­nan­la­rın ken­di gü­ven­lik ve öz­gür­lük­le­ri ko­nu­sun­da ini­si­ya­tif al­ma­la­rı ide­olo­jik ola­rak ya­yıl­ma­ya ça­lı­şı­lır. Şid­de­tin dev­let te­ke­lin­den çık­ma­ya baş­la­dı­ğı­nın his­se­dil­di­ği dö­nem­ler­de, bi­rey­sel şid­det önü alı­na­maz bir hı­za tır­ma­nır; maf­ya ve çe­te­ler her tür­lü il­le­gal fa­ali­yet ala­nı­nı ge­niş­le­tir. Tür­ki­ye’de ya­şa­nan şid­det olay­la­rı hız­lı de­ği­şim sü­re­ci­nin san­cı­la­rı­dır. Bu sü­re­ci mi­ni­mum ka­yıp­la ge­çiş­tir­mek için top­lu­mun bir­çok ke­si­mi­ne so­rum­lu­luk düş­mek­te­dir.
Top­lum­sal şid­de­ti an­la­ma ve ön­le­me ko­nu­sun­da önem­li bir ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı ya­şa­yan Tür­ki­ye’nin bu ko­nu­da çok bo­yut­lu ve ka­tı­lım­cı bir viz­yo­na ih­ti­ya­cı var­dır. Kül­tü­rel şid­det top­lu­mun ya­pı­sı­nı bo­za­bi­le­cek cid­di bir teh­dit ola­rak gö­rül­me­li ve bu­nun ye­ri­ne uz­la­şı kül­tü­rü­nü yer­leş­tir­mek için ken­di kül­tü­rel kay­nak­la­rı­mı­za da re­fe­rans­la uzun so­luk­lu pro­je­ler ge­liş­ti­ril­me­li­dir. Ya­pı­sal şid­de­ti de ön­le­mek için, li­be­ral­leş­me ve ik­ti­sa­dî kal­kın­ma­nın mar­jın­da ka­lan ke­sim­le­re ik­ti­sa­dî, si­ya­sî ve sos­yal ola­rak gü­ven­de ol­duk­la­rı­nı his­set­ti­re­cek ya­pı­sal ön­lem­ler alın­ma­lı­dır. Ak­si hal­de top­lu­mun tüm ke­sim­le­ri­nin şid­det ve gü­ven­siz­lik or­ta­mın­dan et­ki­le­ne­ce­ği­ni gör­mek du­ru­mun­da­yız.

Paylaş Tavsiye Et
Dosya
DİĞER YAZILAR