Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Toplum
Hız çağında özürlü olmak!
Birsen Küçükyılmaz
MO­DER­NİZ­MİN ha­ya­tı ku­şat­ma­sıy­la her alan­da et­ki­si­ne ma­ruz kal­dı­ğı­mız de­ğiş­me çıl­gın­lı­ğı, de­ği­şi­me ayak uy­dur­mak­ta zor­la­nan, ge­ri­de ka­lan, tö­kez­le­yen her şe­yi ezip ge­çi­yor. Tan­rı­sız bir dün­ya­da “mü­kem­mel in­san”a ulaş­mak adı­na hız­la iler­le­yen bu sü­re­cin en so­mut yan­sı­ma­sı, ide­al top­lu­mun en kon­for­lu ya­şa­mı sür­me­si­ni sağ­la­mak adı­na in­şa edi­len şe­hir­ler­de göz­lem­le­ne­bi­lir. Gü­nü­müz şe­hir mi­ma­ri­si­ni de­ğer­len­di­re­cek olur­sak; asan­sör­süz ya da asan­sör­lü ol­du­ğu hal­de özür­lü­ye ya­rar­sız bi­na­lar, yük­sek mer­di­ven­ler, eğim ko­nul­ma­mış kal­dı­rım­lar, özür­lü­ler için in­me-bin­me ko­lay­lı­ğı dü­şü­nül­me­den ta­sar­lan­mış ula­şım araç­la­rı ve da­ha sa­yı­la­bi­le­cek bir­çok ek­si­ğiy­le sis­te­ma­tik bir bi­çim­de ya­pı­lan­mış şe­hir do­ku­su, bu bi­rey­le­ri ve ai­le­le­ri­ni is­ter is­te­mez sos­yal ha­ya­tın dı­şı­na iti­yor. Top­lum için­de ken­di­ne ye­te­rin­ce yer bu­la­ma­yan bu ço­cuk­lar ve ai­le­le­ri, ya­kın çev­re­nin ço­cu­ğa kar­şı yer­siz acı­ma duy­gu­su ve­ya ön­yar­gı­lı yak­la­şım­la­rı, eko­no­mik zor­luk­lar ve uy­gun­suz çev­re ko­şul­la­rı gi­bi so­run­lar­la da ba­şa çık­mak zo­run­da ka­la­bi­li­yor­lar.
Yer­yü­zün­de beş yüz mil­yon­dan faz­la, ül­ke­miz­de ise yak­la­şık ye­di mil­yon in­sa­nı ve ai­le­si­ni ya­kın­dan il­gi­len­di­ren özür­lü­lü­ğün, her ke­si­min ye­ter­li du­yar­lı­lık gös­ter­me­si ge­re­ken bir “in­san­lık ha­li” ol­du­ğu­na kuş­ku yok. Özel­lik­le de muh­taç­lı­ğı da­ha faz­la olan özür­lü ço­cuk­lar ko­nu­sun­da, dün­ya­nın bir­çok ye­rin­de ol­du­ğu gi­bi Tür­ki­ye’de de, ula­şım­dan eği­ti­me, sağ­lık­tan psi­ko­lo­jik des­tek ve da­nış­man­lı­ğa, mes­lek edin­me re­ha­bi­li­tas­yo­nun­dan sa­nat ve spor gi­bi kül­tür et­kin­lik­le­ri­ne ka­dar tam an­la­mıy­la çö­zü­me ka­vuş­ma­mış bir­çok so­run­la kar­şı­laş­mak müm­kün.
 
Özür­lü Ço­cuk, Ai­le, Top­lum
Her yön­den des­te­ğe muh­taç özür­lü ai­le­le­riy­le il­gi­li çö­züm üret­me­ye yö­ne­lik ça­lış­ma­lar es­na­sın­da ai­le­nin ve ço­cu­ğun psi­ko-sos­yal du­ru­mu­nu göz ar­dı et­me­mek ge­re­ki­yor. Alı­şı­la­gel­miş özel­lik­ler­den yok­sun olu­şuy­la di­ğer bi­rey­ler­den fark­lı al­gı­la­nan özür­lü bi­re­yin ai­le ve top­lum ta­ra­fın­dan ka­bul­le­nil­me sü­re­ci bü­yük önem ta­şı­yor. Bu sü­reç bo­yun­ca on­dan en çok et­ki­le­nen özür­lü ai­le­le­rin­de, za­man­la çok çe­şit­li ve kar­ma­şık ruh hal­le­ri ge­li­şe­bi­li­yor: İlk ola­rak duy­gu kar­ma­şa­sı, şok ha­li, ha­yal kı­rık­lı­ğı ve bi­lin­me­ye­ne kar­şı du­yu­lan sa­vun­ma me­ka­niz­ma­sıy­la ço­cu­ğun öz­rü­nü red­det­me dav­ra­nı­şı gö­rü­le­bi­li­yor. Ar­dın­dan ger­çe­ğin ka­bul­le­nil­me­si­ni ko­lay­laş­tı­rı­cı bir duy­gu olan acı çek­me ve bu­nu, yük­le­ni­len so­rum­lu­luk­la ba­şa çı­ka­ma­ma kay­gı­sın­dan do­la­yı, dep­res­yon iz­li­yor. Bu­nun ya­nın­da suç­lu­luk duy­ma ve­ya ai­le bi­rey­le­ri­nin bir­bir­le­ri­ni suç­la­ma­la­rı­na; bu­na bağ­lı ola­rak ai­le bi­rey­le­rin­de ka­lı­cı sağ­lık so­run­la­rı­na rast­la­na­bi­lir. “Ne­den ben?” ve “Ne­den be­nim ço­cu­ğum?” so­ru­la­rı­nın sık­ça so­rul­du­ğu bu aşa­ma­da ka­rar­sız­lık ya da ka­bul­len­me­yi en­gel­le­yi­ci bir duy­gu ola­rak kız­gın­lık ge­li­şe­bi­li­yor. Ço­cu­ğu­nun ba­şa­rı­lı ol­ma­sı­nı, ka­bul gör­me­si­ni ve se­vil­me­si­ni ar­zu eden an­ne-ba­ba­lar, özür­lü ço­cu­ğun ya­kın çev­re de dâ­hil top­lum için­de ka­bul gör­me­me­si, ona acın­ma­sı, on­dan ür­kül­me­si, onun­la alay edil­me­si ya da onun red­de­dil­me­si gi­bi olum­suz tu­tum ve dav­ra­nış­lar so­nu­cun­da ço­cu­ğa kar­şı bir utan­ma duy­gu­su ge­liş­ti­re­bi­li­yor. Böy­le du­rum­lar­da da ge­nel­lik­le ço­cu­ğu eve ka­pat­ma, sak­la­ma, baş­ka­la­rın­dan uzak­laş­tır­ma yan­lı­şı­na dü­şü­lü­yor. Bü­tün bu aşa­ma­la­rın ar­dın­dan “Ço­cuk için ne ya­pı­la­bi­lir?” so­ru­su gün­de­me gel­di­ğin­de, uz­laş­ma ve ka­bul­len­me baş­lı­yor. An­ne-ba­ba­la­rın ço­cuk­la­rıy­la sağ­lık­lı iliş­ki­ler ku­ra­bil­dik­le­ri, kor­ku ve kay­gı­la­rın bel­li öl­çü­de azal­dı­ğı, utan­ma ve öf­ke gi­bi olum­suz duy­gu­lar­la baş ede­bil­me­nin ger­çek­leş­ti­ği bu dö­nem­de ai­le, ço­cu­ğun öz­rü­nü ka­bul edip ona bu ha­liy­le da­ha ka­li­te­li bir ha­yat su­na­bil­me­nin yol­la­rı­nı araş­tır­ma­ya yö­ne­li­yor. Ai­le­le­rin için­den geç­ti­ği bu sü­reç, on­la­rın sa­hip ol­du­ğu bi­linç dü­ze­yi­ne ve sos­yo-eko­no­mik ko­şul­la­ra gö­re, ba­zen yıl­lar­ca uza­ya­bi­li­yor. Ge­nel­lik­le ço­cuk­la­rı­nın du­ru­mu hak­kın­da ye­ter­li bil­gi­ye sa­hip ol­ma­yan ve özür­lü­lük ha­li­nin kı­sa za­man­da iyi­leş­me­si­ni ve de­ğiş­me­si­ni bek­le­yen ai­le­ler, bu te­da­vi­nin uzun za­man ve sa­bır ge­rek­tir­di­ği­ni an­la­dık­la­rın­da ça­re­siz­lik ve yıl­gın­lık his­si­ne ka­pı­la­bi­li­yor. Öte yan­dan ola­yın için­de biz­zat yer alan, za­man za­man da sü­re­ce yal­nız­ca ta­nık­lık eden özür­lü ço­cu­ğun ya­şa­dı­ğı psi­ko­lo­jik de­ği­şik­lik­ler onu duy­gu­sal an­lam­da yıp­ra­tır­ken; çok uzun sü­ren ka­bul­len­me­ler, be­den­sel, zi­hin­sel ve­ya ruh­sal an­lam­da ge­ri dö­nü­şü ol­ma­yan ka­yıp­la­ra ne­den ola­bi­li­yor. Oy­sa­ki özür­lü ço­cu­ğun top­lu­ma ka­zan­dı­rıl­ma­sın­da za­man­la­ma ve sa­bır fak­tör­le­ri ha­ya­tî önem ta­şı­yor. Eği­ti­me ne ka­dar ça­buk baş­la­nır­sa, alı­nan ve­rim de o öl­çü­de ar­tı­yor. Top­lum­da bas­kın olan, özür­lü­nün hep öy­le ka­la­ca­ğı­na da­ir sta­tik an­la­yı­şın ter­si­ne, özel eği­tim ve re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­ri­ne de­vam eden ço­cuk­lar­da ve ai­le­le­rin­de, di­ğer­le­ri­ne gö­re hay­li olum­lu ge­liş­me­ler gö­rü­lü­yor. Ço­ğu­muz için sı­ra­dan ka­bul edi­le­bi­le­cek ye­me, iç­me, gi­yin­me gi­bi ba­sit öz ba­kım be­ce­ri­le­ri, özür­lü bir bi­rey için, ba­şa­rıl­dı­ğın­da bel­ki de ha­ya­tı­nın dö­nüm nok­ta­sı­nı teş­kil ede­cek ka­dar de­ğer­li ola­bi­li­yor. Onun ya­şa­mı­nı ba­ğım­sız ola­rak de­vam et­ti­re­bil­me­si­ne yö­ne­lik bü­tün bu ça­lış­ma­lar, ay­nı za­man­da özür­lü­nün ken­di­ne gü­ven duy­gu­su ka­zan­ma­sı­nı, ai­le­si ve top­lum ile ni­te­lik­li bir iliş­ki sür­dür­me­si­ni sağ­la­ya­bi­li­yor.
Özür­lü ço­cuk ve ai­le iliş­ki­sin­de bir baş­ka önem­li nok­ta; ço­cuk­ta, “Ai­le­me yük olu­yo­rum”, “Ben ol­ma­sam böy­le ol­maz­dı” gi­bi duy­gu ve dü­şün­ce­le­rin ge­li­şi­mi­ni ön­le­mek için ai­le­le­rin za­ma­nın­da bi­linç­len­di­ril­me­si, ev, çev­re ve sos­yal or­ta­mın ço­cu­ğa uy­gun bir şe­kil­de dü­zen­len­me­si­dir. Ay­nı za­man­da bu ai­le­le­rin ve ço­cuk­la­rı­nın sos­yal gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­la­rı ve “Ben öl­dük­ten son­ra ço­cu­ğu­ma ne ola­cak?” kay­gı­sı­nın gi­de­ril­me­si ge­re­ki­yor. Bu­nun için de, dev­le­tin yü­rüt­tü­ğü sağ­lık po­li­ti­ka­sı­nın kap­sa­yı­cı ve pra­ti­ğe yö­ne­lik ol­ma­sı, sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­ru­luş­la­rın ko­lay­laş­tı­rı­cı ve yön­len­di­ri­ci bir ta­vır için­de ol­ma­la­rı, top­lum­sal bi­linç­len­me için, ya­rar­la­nı­la­bi­le­cek ko­num­da olan ile­ti­şim araç­la­rıy­la ve sos­yal yar­dım­laş­ma-da­ya­nış­ma ku­rum­la­rıy­la iş­bir­li­ği için­de olun­ma­sı önem­li­dir.
So­nuç ola­rak özür­lü ço­cuk-ai­le-top­lum ve dev­let ara­sın­da ku­ru­la­cak sağ­lık­lı bir ile­ti­şim, sa­de­ce ül­ke­miz­de ya­şa­yan ye­di mil­yon ci­va­rın­da­ki özür­lü­nün de­ğil; bü­tün bir ül­ke­nin top­lam ya­şam ka­li­te­si­ni yük­sel­te­cek­tir. Zi­ra ye­tiş­kin bir bi­rey ol­ma­ya doğ­ru gi­den özür­lü ço­cuk açı­sın­dan so­run, onun do­ğuş­tan ve­ya son­ra­dan bir et­kiy­le uğ­ra­dı­ğı de­ği­şim de­ğil; ona kar­şı top­lum­sal bi­lin­çal­tın­da iç­ten içe iş­le­yen ve özür­lü­lük du­ru­mu­nu mo­dern dü­şün­ce­nin “iler­le­me” an­la­yı­şıy­la bağ­daş­tı­ra­ma­yan fa­şi­zan al­gı­la­ma­dır.
 

Paylaş Tavsiye Et