Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
TÜRKİYE AFRİKA’YI KEŞFEDİYOR
İngilizce sözlüklerde “siyah” kelimesinin karşısında yer alan tanımlamaların bazıları şunlar: Kirli, kötü, ahlaksız, kasvetli, umutsuz, belalı… Fanon, kişisel öyküsü çerçevesinde Fransa’da bizzat tecrübe ettiği ırkçılığı teşhir ettiği kitabı “Siyah Deri Beyaz Maske”de olumsuz niteliklerin “siyah”la, “kara” ile nitelenmesinin ayrımcılığa vardığını vurgular. Afrika Batılıların gözünde “kara”dır. Kara Afrika’nın “kara” talihi Avrupalı sömürgecilerin kıtaya ayak basmasıyla başlar. M.Ö. 3. binyıldan itibaren Sahra’nın güneyinde, batıda Moritanya’dan, doğuda Sudan’a kadar uzanan kültürel ve ekonomik hareketlilik giderek entegrasyona dönüşür ve Sahra Altı Afrika medeniyet havzasının nüvesi teşekkül eder. 9. yüzyıldan 13. yüzyılın ortasına kadar hızla gelişen şehirleriyle parlayan Doğu Afrika Sevahili medeniyeti; M.Ö. 10. yüzyıla kadar giden Nijer vadisi medeniyeti; İbn Havkal ve el Bekri’nin 11. yüzyılda “200 bin askeri ile muhteşem ve zengin bir devlet” diye tarif ettikleri Gana Krallığı; Mali merkezli Batı Afrika medeniyeti; Volta, Kongo ve Zimbabwe Krallıkları hep bu nüveden doğmuştur. 15. yüzyılda Portekizlilerin işgaliyle Afrika, sömürgeciliğin hedefi haline gelir. 1640’ta kitlesel köle ticareti başlar. Bugün bile, doğal kaynaklarının zenginliğiyle insanlarının yoksulluğu arasındaki paradoksun baş sorumlusu Batı’dır. AIDS, açlık ve bitmeyen çatışmalarla kan ağlayan Afrika, sömürgecilik mikrobunun bünyesinde yarattığı cerahati Batılı zengin “efendi”lerine kusuyor ve dünya gündeminde hızla ağırlık kazanıyor. Batılılar Afrika’yı keşfetmişti. Şimdi sıra Afrika’nın dünyayı keşfetmesinde. Bölgesel ve küresel politikalarıyla merkez ülke tanımlamasını hak eden Türkiye, 2005’i Afrika’ya açılım yılı ilan etti. Tarihte Afrika’nın dostu olan Türkiye, dünyayı keşfinde de delîli olmaya aday.

Paylaş Tavsiye Et