Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Ekonomi
Mutluyum, bireysel emekliyim...
Haluk Dortluoğlu
SOSYAL güvenlik hayatımızda köklü bir değişikliğe işaret eden bireysel emeklilik konusunda yapılan düzenlemeler uygulamaya geçirilmeye başlandı. 2004 Haziran ayı itibariyle faaliyetteki bireysel emeklilik şirketi sayısı 11’e ulaştı. Türkiye’de henüz başlangıç aşamasında olan sistem, Batı’daki uygulamalar ve ülke gayrisafi milli hasılalarının %100’üne yaklaşan fon tutarları dikkate alındığında, ülke ekonomisi içinde yakın zamanda önemli bir yer tutacağa benziyor.
Mevcut kamu sosyal güvenlik sisteminin alternatifi olmaktan çok tamamlayıcısı olarak görülen bireysel emeklilik sistemi gönüllülük esasına dayanıyor. Sistem, çalışan ya da çalışmayan, medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip herkese açık. Sistemden emekli olabilmek için bireysel katılımcıların en az 10 yıl katkı payı (prim) ödemiş olmaları ve 56 yaşını tamamlamaları gerekiyor. Bireysel emeklilik sistemine dahil katılımcılar, hesaplarındaki birikimlerin kısmen veya tamamen kendilerine ödenmesini isteyebilecekleri gibi, kendilerine maaş bağlanmasını da talep edebilecekler.
Bireysel emeklilik sisteminin mevcut sosyal güvenlik uygulamalarına kıyasla en önemli farklılığı, yatırımcıların birikimlerinin nasıl ve hangi yatırım araçlarında değerlendirildiğini izleyerek, günbegün ne kadar birikim sağladıklarını görebilmeleri. Üstelik, çeşitli risk seviyelerine ve farklı portföy içeriklerine sahip fonlar arasında tercih yapma imkanına sahip olan katılımcılar, birikimlerini değerlendirecekleri emeklilik şirketini ve fonları belirleme hakkına da sahip durumdalar.
Kişilerin bireysel emeklilik sistemine ödeyecekleri katkı payları ile oluşacak birikimlerin güvenliği için çeşitli önlemler alınmış. Bu amaçla, emeklilik şirketleri ile onların bünyesinde kurulan fonlar; Hazine, SPK ve bağımsız denetim şirketlerinin denetimine tabi tutulmuş. Üstelik, fon portföyleri Takasbank’ta kişiler adına açılan bireysel hesaplarda izlendiği için emeklilik şirketlerinin iflas etmesi ve tasfiye olması durumunda dahi yatırımcıların birikimleri güvence altında kalmaya devam ediyor.
Bireysel emeklilik sistemine katılımı teşvik etmek amacıyla sisteme bazı vergi avantajları sağlanmış bulunuyor. Bunlardan ilki, katkı paylarının ödenmesi aşamasında katılımcıların ve onlar adına katkı payı ödeyen işverenlerin faydalanabilecekleri avantajlar. Bu kapsamda, çalışanlar tarafından kendileri, eş ve çocukları adına bireysel emeklilik şirketlerine ödenecek katkı payları, varsa diğer şahıs sigorta primleriyle birlikte, vergi matrahlarının hesaplanması sırasında indirilebiliyor. Diğer taraftan, işverenlerin, çalışanları adına emeklilik şirketlerine ödedikleri katkı payları, işverenin vergi matrahının hesaplanması sırasında doğrudan gider olarak kaydedilebiliyor. Ancak, her iki durumda da vergi matrahından indirilebilecek tutar, çalışanın, o ayki brüt ücretinin % 10’u ile sınırlandırılmış bulunuyor. Ayrıca, indirim konusu yapılacak katkı paylarının yıllık toplamının da asgari ücretin brüt tutarının yıllık toplamını aşamayacağı hükme bağlanmış. Yapılan katkı payı ödemelerinin vergi matrahlarından indirilebilmesi, kişinin gelir düzeyine bağlı olarak, indirim konusu yapılan tutarlar üzerinden %15 ila %40 arasında bir vergi avantajı anlamına geliyor.
Katılımcılara yapılacak ödeme tutarları üzerinden, sistemde kalma süresine göre %5-15 arasında değişen oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüş. Ancak, sistemden ayrılma durumunda yapılması gereken bu vergi kesintileri dışında başkaca herhangi bir vergileme söz konusu değil.
Sisteme sağlanan vergi avantajlarının ikinci aşamasında sistemin kurumlarına sağlanan avantajlar yer alıyor. Yine bu bağlamda, emeklilik yatırım fonlarının değer artışlarından kaynaklanan kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş bulunuyor.
Her ne kadar bireysel emeklilik sistemine yönelik olarak getirilen bu vergi avantajları sistemi çok cazip gösterse de, bireysel emeklilik şirketlerinin fon tutarlarından elde ettikleri (yatırımcının gideri olan) gelirler ve yapmak zorunda oldukları kesintiler dikkate alındığında bu cazibe önemli ölçüde azalıyor.
Birikimlerinin nasıl ve hangi yatırım araçlarında değerlendirildiğini izleyen ve yatırımlarının ne büyüklüğe ulaştığını bilen yatırımcılar, ihtiyaç duyduklarında birikimlerini kısmen veya tamamen talep etme hakkına sahipler. Ancak, bu noktada ayrılmayı zorlaştırarak sistemde kalmayı teşvik etmek adına bazı ilave maliyetler devreye giriyor; 10 yıldan daha az süre sistemde kalanlara talepleri üzerine birikimlerinin iade edilmesi durumunda, yapılan ödemeler üzerinden %15; 10 yıldan fazla kalan ancak emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlara yapılan ödemeler üzerinden %10 oranında gelir vergisi kesintisi yapılıyor. Diğer taraftan, emeklilik hakkı kazanmış olan ve birikimini düzenli emekli maaşı ödemesi olarak ya da topluca almak isteyenler için ise söz konusu kesinti oranı %5 olarak belirlenmiş.
Bireysel emeklilik şirketlerinin yönetim gideri kesintileri ve fon işletim kesintilerinin azami tutarları ile sistemden çıkılması durumunda ödenecek gelir vergisi kesintileri bir arada değerlendirildiğinde, sistemi teşvik amacıyla getirilen vergi avantajları neredeyse önemini yitiriyor.
Bireysel emeklilik fonlarına sağlanan vergi avantajları ve bu fonlar üzerinden yapılan kesintiler karşılaştırıldığında, yatırımcılar açısından asıl faydanın birikimlerinin profesyonel fon yöneticileri tarafından yönetilmesinden kaynaklanan yüksek getiri beklentisi ile emekliliğe kadar, yani 56 yaşına kadar sistem dahilinde kalınması durumunda sağlanacak vergi avantajından kaynaklandığı görülüyor.
İşverenler tarafından kurum kazancından doğrudan indirilmesi sebebiyle, kurumsal planda uygulanan grup emeklilik sözleşmelerinin, personelin kuruma sadakatini artırmaya ve nitelikli ve tecrübeli personelin işten ayrılmasını önlemeye dönük bir teşvik sistemi olarak kullanılması da muhtemeldir. Gelişmiş ülkelerde, çalışan adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, önemli bir ücret unsuru haline gelmiştir. İşveren ile bireysel emeklilik şirketi arasında da yapılabilen “Grup Emeklilik Sözleşmeleri” şirketlere belli bir çalışan grubunu (örneğin yöneticileri ya da uzun vadede elde tutulmak istenen özel bir çalışan grubunu) kapsayan toplu emeklilik sözleşmeleri yapma fırsatını tanımaktadır. Sistemin zaman içerisinde kurumsal emekli sandıklarının yerini alması beklenebilir.
Bireysel emeklilik sisteminin amacı, kişilerin birikimlerinin doğru biçimde değerlendirilerek, ekonomiye uzun vadeli kaynak sağlanması, bu yolla refah düzeyinin artırılmasına ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasıdır. Sosyal güvenlik sisteminin daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için bireysel emeklilik sisteminin, sağlık sigortalarını da kapsayacak bir biçimde genişletilmesinin zarurî olduğu düşüncesindeyiz. Mevcut sosyal güvenlik kurumları, asgari düzeyde emekli aylığı sağlayan ve buna karşılık çok düşük primlerin ödendiği kurumlar haline getirilebilir. SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı kurumlarının tek çatı altında birleştirilerek tedricen küçültülmeleri ve sosyal güvenlik sisteminin büyük ölçüde kamu sektörü dışındaki bireysel emeklilik şirketlerine devredilmesi gerekmektedir.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Haluk Dortluoğlu