Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
BÜYÜK GÜÇLERİN SİLAHI: TERÖR
Korku, dehşet, yıldırma… Siyasî literatüre Fransız Devrimi ile giren bu kavram, modern dönemde; hem savaşın ‘karşılıklılık’ özelliğinden sakınan devletler tarafından, hem de savaşa güç yetiremeyen örgütler tarafından düşmanlarıyla giriştikleri mücadelelerde en önemli silah olarak kullanıldı. Değerlerden arındırılan ve profanlaştırılan hukuk konuyu teknik bir sorun olarak ele aldıkça, ‘değer’siz dünya düzeni adaletsizliği besledikçe terör ile özgürlük savaşı ayrıştırılamaz hale geldi. Bu ortamda birkaç istisna dışında, terör silahını kullanan devletlerle örgütler arasında tuhaf ama dehşet verici ortaklıklar, karmaşık ilişkiler filizlendi. İstihbarat ve karşı-istihbarat, lojistik destek ve ısmarlama eylemler, finans ve kara para, silah ve uyuşturucu eksenlerinde örülen ağ, masumların kanları üzerinden sürdürülen pazarlıkların zemini oldu.
11 Eylül ile birlikte İslam dünyası ile terörün özdeşleştirilmeye çalışıldığı bir döneme girildi. Kelime manası “barış” olan bir dinle, temelinde “tokat atana diğer yanağını çevir” felsefesini barındıran bir dünyayı, korku ve dehşet düzleminde buluşturmaktan çıkar umanlar olsa da, akl-ı selim, bütün dünyayı felakete sürükleyecek bir bombanın pimini çekmek isteyenlerin oyununa gelmemeyi gerektiriyor.

Paylaş Tavsiye Et