Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Toplum
BAŞKANA MEKTUPLAR / Emaneti ehline veriniz
Ömer Dinçer
SAYIN BAŞKAN,
Başarılı bir yönetim, işe uygun insanların seçimiyle başlar. Başka bir ifadeyle, etkili ve verimli bir yönetimin ilk basamağını personel seçimi oluşturur. Bu açıdan, personel seçimi örgütlerin gelecekteki kaderlerini belirleyen ve şekillendiren bir fonksiyondur. Bütün başarılar ve başarısızlıklar, bu ilk safhada planlanmış olur. Kötü bir seçim, liderlerin ve onların yönettiği örgütlerin geleceğini başarısızlıklara mahkum ederken; iyi bir seçim başarıları, suyun kendi yatağında akması gibi tabii hale getirir.
Öyleyse, yönetime geldiğiniz ilk günlerde üzerinde önemle durmanız gereken konu, çalışacağınız elemanların tesbit ve tayininde özen göstermeniz olmalıdır. Bu ilk adımda göstereceğiniz özen ve titizlik sizin, kurumunuzun, ve nihayet ülkemizin geleceğini belirleyecektir.
 Örgütler, tıpkı insanlar gibi canlı birimlerdir. Bu yaşayan birimlerin iskeletini; teknik, mali ve yapıyla ilgili unsurlar oluştururken; bu unsurlara hayat veren faktör, insandır. Gerçekten de bir örgütü canlı kılan, değişen çevre şartları karşısında dinamik tutabilen yegane faktör, insandır. İnsan karar veren bir unsur olarak, bütün maddi faktörleri harekete geçirir ve belirlenen amaçlar doğrultusunda yönlendirir. Ancak insanın varolması, örgütlerin de varlığını (kamu örgütlerinde etkinlik ve verimliliğini) devam ettirebilmesi için yeterli değildir. Çünkü strateji ve amaçların belirlenebilmesi ve başarıyla gerçekleştirilebilmesi için, insanın, o örgütün ihtiyaç duyduğu bilgi ve kabiliyetlere sahip olması gerekir.
Özellikle, sürekli değişen günümüz şartlarında, insan, örgütler için daha da önemli hale gelmektedir. Çünkü mevcut mekanizmaları etkili ve verimli bir şekilde çalıştırmak yetmemekte ve değişen çevre şartları karşısında etkinliğini kaybeden örgütlerin yeniden canlandırılabilmesi giderek önem kazanmaktadır.
Bildiğiniz gibi, sanayi toplumunda örgütlerin yapısı ve işleyiş süreçleri ön plana çıkmıştı. İnsan önemli bir faktör olmakla birlikte, örgütün sistemi daha önemliydi. Bu sistemin esas özelliği ise, bürokratik bir nitelik taşımasıdır; yani, yapılacak işlerin neler olduğu, nasıl yapılacağı, kimler tarafından ve hangi usullerle icra edileceği kanunlarla ve önceden belirlenir. Nisbeten daha az değişen çevre şartlarının ihtiyacına cevap veren bu bürokratik mekanizma, katı ve kesin bir nitelik taşır. Dolayısıyla değişikliklere kolay cevap veremez.
Nitekim, bürokratik yapı günümüz ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verememektedir. Sürekli değişen çevreye uyum sağlayabilmek için esnek yapıda ve kendi kendini sürekli yenileyebilen, dinamik örgütlere ihtiyaç vardır. Bu tür bir örgüt ise, iyi yetişmiş ve konusunda uzman insanlarla mümkün olabilir. Bunun için; stratejik analizler yapabilen, karar verme kabiliyeti yüksek, değişikliklere uyum kabiliyeti ve esnekliğine haiz, gerekli bilgi ve teknolojik donanıma sahip insanlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Kısaca sanayi toplumunda örgütler daha çok sistem ağırlıklı iken; bilgi toplumunda insan ön plana çıkmıştır. Dolayısıyla, günümüzde insan faktörü, bilgi üretebilmesi ve kullanabilmesi açısından, giderek daha da önemli hale gelmiştir. Bu ise örgütlerin iyi tanımlanmış yapılardan çok uzman insanlara daha bağımlı hale gelmesi demektir.
Kadrolama faaliyetinde önemli olan, görevlendirmelerin; bilinçli, sistematik bir düşünce yapısı içinde, belirli ilke ve politikaları takip ederek yapılmasıdır. Yeni işbaşına gelen yöneticiler, her halükârda bir takım insanlara görev verirler. Nitekim, eleman bulma sıkıntısı hiçbir dönemde baş göstermemiştir:
Her şeyden önce, kurumunuzun eski kadrolarında yer almış ve her dönemin adamı olanlar, tahmininizden de çabuk, size en yakınlarınız vasıtasıyla ulaşacaklardır. Bunlara karşı oldukça dikkatli olmak lazımdır. Çünkü, bu tür yönetici ve çalışanlar, her gelen yeni lidere aynı şeyleri söylemişlerdir.
Kendi çıkarları, her türlü değerin üstündedir. İster geçmiş döneme ait eleştirileri olsun; isterse size yönelik övücü sözleri olsun ihtiyatla karşılamak gerekir. Bütün beklentileri, yönetim değişikliğini fırsat görmeleriyle mütenasip bir şekilde terfi veya daha iyi bir göreve nakildir. Bu beklentileri gerçekleşmediği takdirde, inanılmaz kıvraklıkla, sizin de bu işin üstesinden gelemeyeceğinizi etrafa yaymaya çalışacaklardır. Bu insanlara görev vermekten kesinlikle kaçınmak lazımdır. Çünkü, bunlar kişilik zaafiyeti içerisindedirler ve kişilik sorunu olanlar her zaman problem yaratırlar.
Mevcut çalışanlar içinden tecrübeli ve işe yarar insanların görevlendirilmesi, şüphesiz oldukça faydalı olur. Böylece, atıl kalmış zihni güçler ve kabiliyetler devreye sokulmuş olacaktır. Bunun için, onurlu bir şekilde bir kenardan olup bitenleri seyreden ve yeni yöneticinin tarzını anlamaya çalışan gözlemciler arasından, geçmiş dönemde başarılı olmuş kişileri bulup çıkarmak en doğrusudur.
Diğer taraftan, bu göreve gelmede size yardım eden insanların arasında, az da olsa bir takım menfaat ve beklentiler içerisinde olanlar da bulunacaktır. Bu kişilere görev verirken seçici davranmak gerekir. Gerçekten işe uygun, dürüst ve iyi niyetle size yardım etmek için talepte bulunanları değerlendirmek icap eder. Ancak, bir takım menfaatler için talepte bulunanlar, hem adaletin tesisi hem de etkili bir yönetim için sorun teşkil edebilir. Bu gruptan olanları, çevrenizde bulundurmak sizin şahsi tasarrufunuz olur ama, her hangi bir göreve getirilmeleri zararlı olacaktır. Ayrıca işsizliğin yaygın olduğu günümüzde, görev talep eden pek çok insan, bu maksatla sizi meşgul edecektir. Bunların arasından ihtiyaç duyulanların alınması, uygun olur. Ancak bu taleplerin size ulaşmasına izin verilmemelidir. Aksi halde, hem sizi çok meşgul edecek ve kurumun önemli stratejik konularıyla meşgul olmaktan alıkoyacak, hem de talebini yerine getiremediğiniz insanların sitemini üzerinize çekmiş olacaksınız. Halbuki, tepe yöneticilerinin görevi, örgütlerinin stratejik kararlarını geciktirmeden vermek ve alt kademeleri bu doğrultuda harekete geçirmektir. Uygulamaya yönelik çaba sarfeden tepe yöneticileri, farkında olmadan kendi başarılarını engellemiş olur. Bu hiçbir liderin göze almaması gereken bir risktir.
Gerçekte göreve getirilecek elemanları, toplum içinden bulup çıkarmak ve onlara yetki devretmek en doğru olanıdır. Başka bir ifadeyle, iş talep edeni ihtiyatla karşılamak ve duruma göre seçici davranmak gerekirken; toplum içinde tecrübe sahibi, başarılı olmuş ve sizinle çalışmaya hazır insanları tesbit ederek onları görevlendirmek en iyi yöntemdir.
Aynı göreve talip ehliyetli veya ehliyetsiz birçok sayıdaki insan arasından en uygun olanını seçmek, tahmin edildiğinden daha zordur. Bu sebeple, son zamanlarda personel seçme konusunda oldukça etkili teknikler geliştirilmiştir. Mesleki ve psikoteknik testler, mülakat, vak’a tartışmaları, karar verme uygulamaları, adaylar arasında karşılıklı tartışmalar, kolaj yapma bunlar arasında sayılabilir. Her yönetim, bu tekniklerden kendisi için uygun olan bir veya birkaç tekniği kullanabilir.

Paylaş Tavsiye Et