Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Merhaba
Dergimizi ya bayramda, ya bayramdan hemen sonra okuyor olacaksınız. Gönül isterdi ki size akide şekeri tadında haber, yorum ve yazılarla hitap edelim. Fakat olmuyor. İçeride ve dışarıda, dünyaya güya nizam vermek isteyen o kadar şer odağı var ki! Şu ayet-i kerimeler sanki onlar için indirilmiş: “Onlara, ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!’ denildiği zaman, ‘Biz ancak düzelticileriz’ derler. Doğrusu bunlar ortalığı karıştıranlardır. Fakat şuurları olmadığından farkında değiller.” (Bakara 11-12)
 
Irak kan gölü olmaya devam ediyor. İyilik meleği ABD yönetimi, Kuzey Irak ve Kuzey Kıbrıs’ta aynı anda iki “düzeltme” girişimi başlatıyor. Bush bir yandan KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ı davet ediyor, diğer yandan Barzani’yi. Böylece Türkiye’nin ne karşılığında neyi alabileceğini en ince bir diplomatik dille açığa vuruyor.
 
Amerikan militarizmine meydan okuyan Chalmers Johnson’la arkadaşımız Fahrettin Altun’un gerçekleştirdiği söyleşi tam bu noktada önem kazanıyor. “Medeniyetler çatışması” tezinin haince bir tezgâh olduğunu söyleyen yazar, ABD’nin emperyal haraç peşinde koştuğunu; bu amaçla Afganistan’da konuşlanmış bulunan hava birliklerinin depremde yerle bir olan Pakistan’a yardım için kıllarını bile kıpırdatmadıklarını belirtiyor.
 
Bu ayın dosya konusu: Özelleştirme. AK Parti’den önceki hemen her hükümetin göklere çıkardığı, fakat hiçbir somut adım at(a)madığı; böylece çeyrek yüzyılda arpa boyu mesafe kat eden özelleştirmede tam anlamıyla bir AKP şov izliyoruz. Bu hususta “kurumlar arası mutabakat”ın sağlanıp sağlanmadığı ise henüz kesin değil. Her şey yarı açık, yarı bulanık.
 
Rektörler de bulanık havayı mı sever?

Paylaş Tavsiye Et