Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Medeniyetler İttifakı: Problemler, açmazlar, hayaller
Ali Balcı
ME­DE­Nİ­YET­LER İt­ti­fa­kı, 11 Mart 2004’te el-Kai­de’nin İs­pan­ya’nın baş­ken­ti Mad­rid’de ger­çek­leş­tir­di­ği te­rör sal­dı­rı­sı­nın ar­dın­dan gün­de­me ge­len bir pro­je­dir. Bu sal­dı­rı­la­rın ar­dın­dan İs­pan­ya’da ik­ti­da­ra ge­len Jo­se Lu­is Rod­ri­gu­ez Za­pa­te­ro, 21 Ey­lül 2004’te BM Ge­nel Ku­ru­lu’nda yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da Ba­tı ile Müs­lü­man dün­ya ara­sın­da bir “Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı” ku­rul­ma­sı­nı öner­di. Ha­zi­ran 2005’te Za­pa­te­ro’nun, kül­tü­rel an­lam­da İs­la­mi, po­li­tik düz­lem­de ise Ba­tı­lı bir ül­ke olan Tür­ki­ye’ye or­tak baş­kan­lık öne­ri­siy­le Tür­ki­ye pro­je­ye dâ­hil ol­du. Fa­kat bu ta­rih­ten iti­ba­ren Tür­ki­ye, gi­ri­şi­mi ta­bi­ri ca­iz­se İs­pan­ya’dan da­ha faz­la sa­hip­le­ne­rek söz ko­nu­su it­ti­fak pro­je­sin­de da­ha çok ön pla­na çı­kan ül­ke ha­li­ne gel­di. 14 Tem­muz 2005’te res­men ku­ru­lu­şun­dan bu­gü­ne ne­re­dey­se dört yıl geç­me­si­ne rağ­men, ge­li­nen nok­ta­da pro­je ilk or­ta­ya çık­tı­ğı dö­nem­de­ki can­lı­lı­ğı­nı kay­bet­miş gö­zü­kü­yor. Bu bağ­lam­da söz ko­nu­su gi­ri­şi­min prob­lem alan­la­rı­na de­ğin­mek da­ha ger­çek­çi bir yak­la­şım ola­cak­tır.
Pro­je­nin önem­li fi­gür­le­rin­den bi­ri olan Dev­let Ba­ka­nı Meh­met Ay­dın, Bi­lim ve Sa­nat Vak­fı ta­ra­fın­dan 12-14 Ma­yıs 2006’da dü­zen­le­nen “Me­de­ni­yet­ler ve Dün­ya Dü­zen­le­ri” isim­li sem­poz­yum­da yap­tı­ğı açı­lış ko­nuş­ma­sın­da İmam Ga­za­li’den alın­tı­la­ya­rak “Tu­haf olan ça­buk ya­yı­lır” ifa­de­si­ni kul­lan­mış­tı. Bu ifa­de­yi kul­la­nır­ken “me­de­ni­yet­ler ça­tış­ma­sı” ar­gü­ma­nı­nın tu­haf­lı­ğı­na re­fe­rans­ta bu­lun­muş ve bu­nun kar­şı­sı­na ko­nu­lan “Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı” pro­je­si­nin en önem­li de­za­van­ta­jı­na de­ğin­miş­ti. Kri­tik so­ru şu: Üze­rin­den bun­ca za­man geç­me­si­ne rağ­men, Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı gi­bi “ya­pı­cı” bir pro­je­nin me­de­ni­yet­ler ça­tış­ma­sı­nın “tu­haf­lı­ğı” kar­şı­sın­da et­kin bir söy­lem ge­liş­tir­me­miş ol­ma­sı bü­tü­nüy­le bu ka­dim prob­le­min su­çu mu? Bu du­rum­da Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı za­ten ölü do­ğan bir pro­je ya da baş­lı ba­şı­na bir fan­te­zi mi?
El­bet­te de­ğil. Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı pro­je­si­nin bek­len­ti­le­ri kar­şı­la­ya­ma­ma­sı nok­ta­sın­da al­tı te­mel hu­su­sun öne çık­tı­ğı söy­le­ne­bi­lir. Bi­rin­ci­si, gi­ri­şi­min or­tak baş­kan­la­rı İs­pan­ya ve Tür­ki­ye’nin bu­nu ken­di po­li­ti­ka­la­rı doğ­rul­tu­sun­da kul­lan­ma­la­rı. Tür­ki­ye ge­rek İs­lam dün­ya­sın­da ön­cü bir rol üst­len­mek ge­rek­se AB üye­li­ğin­de ken­di­si­ne avan­taj sağ­la­mak ama­cıy­la bu gi­ri­şi­mi sü­rek­li gün­de­me ge­ti­ri­yor. Bu ba­kış açı­sı söz ko­nu­su pro­je­yi araç­sal­laş­tır­dı­ğı için, pro­je ken­di­si­ne ön­cel olan di­ğer po­li­ti­ka­la­ra ya­ra­dı­ğı sü­re­ce de­ğer­li bir ko­nu­ma dü­şü­rül­müş olu­yor. Pro­je­nin bu şe­kil­de araç­sal­laş­ma­sı, di­ğer ül­ke­le­rin söz ko­nu­su it­ti­fa­ka me­sa­fe­li bak­ma­sı­na ne­den ola­bi­le­ce­ği gi­bi, gi­ri­şi­min mev­cut ik­ti­dar­la­rın ömür­le­riy­le sı­nır­lı kal­ma­sı gi­bi bir ris­ki de be­ra­be­rin­de ge­ti­ri­yor.
İkin­ci­si, pro­je­nin önün­de­ki en bü­yük en­gel, “za­ma­nın ru­hu” ola­rak ad­lan­dı­ra­bi­le­ce­ği­miz ya­pı­sal bir prob­lem. Za­ma­nı­mı­zın önem­li dü­şü­nür­le­rin­den Pi­er­re Bo­ur­die­u’nun “güç­lü söy­lem” ola­rak ta­nım­la­dı­ğı ve kı­sa bir sü­re için­de “ev­ren­sel bir inanç” ya da “kut­sal bir ha­ki­kat” ha­li­ne ge­len ne­oli­be­ra­liz­min te­mel re­fe­ran­sa dö­nüş­tü­ğü bir dün­ya­da, Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı gi­bi bir pro­je­nin et­kin bir şe­kil­de uy­gu­lan­ma­sı zor. Di­ğer bir ifa­dey­le Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı ken­di­si için uy­gun ol­ma­yan ko­şul­la­rın, söy­lem­sel ala­nın üze­rin­de doğ­muş bir pro­je. Bu yö­nüy­le mey­dan oku­yu­cu bir tav­rı ol­sa da, söz ko­nu­su ko­şul­lar bu mey­dan oku­ma­ya di­re­ne­cek ka­dar güç­lü. Yi­ne Bo­ur­die­u’nun “Dar­win­ci bir dün­ya” ola­rak ta­nım­la­dı­ğı bu mut­lak re­ka­bet söy­le­mi­nin önü­nü tı­ka­yan böy­le bir pro­je, ya bu söy­lem ta­ra­fın­dan or­ta­dan kal­dı­rı­lır ya da ken­di­si için iş­le­yen bir me­ka­niz­ma ha­li­ne ge­ti­ri­lir. Do­la­yı­sıy­la Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı’nı bek­le­yen en önem­li teh­li­ke bir “tü­ke­tim” nes­ne­si­ne dö­nüş­me ih­ti­ma­li.
Bu ya­pı­sal en­ge­lin so­mut uzan­tı­sı ise dün­ya­da söz ko­nu­su gi­ri­şi­min ge­liş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik sü­re­gi­den mu­az­zam ses­siz­lik. Bu ses­siz­lik sa­ye­sin­de gi­ri­şi­min ne­oli­be­ral söy­lem­sel ala­na en­teg­re edil­me ça­ba­sı müm­kün bir hal alı­yor ve bu da pro­je­nin önün­de­ki üçün­cü en­ge­li or­ta­ya çı­ka­rı­yor. Zi­ra gi­ri­şim, ABD gi­bi kü­re­sel güç­ler ta­ra­fın­dan he­de­fin­den sap­tı­rıl­ma teh­li­ke­si ile ba­şa çık­mak zo­run­da. Ör­ne­ğin Bush dö­ne­min­de ABD, söz ko­nu­su gi­ri­şi­mi ken­di po­li­ti­ka­sı olan Bü­yük Or­ta­do­ğu Pro­je­si’ne kat­kı sağ­la­ya­cak bir me­ka­niz­ma ola­rak gö­rür­ken, bir an­lam­da Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı pro­je­si ye­ni­den araç­sal bir ko­nu­ma in­dir­gen­miş­ti. 14 Şu­bat 2006’da dö­ne­min ABD Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı’nın, gi­ri­şi­min Was­hing­ton’ın Or­ta­do­ğu ile il­gi­li po­li­ti­ka­la­rıy­la uyum­lu ol­ma­sı­nı umut et­ti­ği­ni be­lirt­me­si bu­nun en açık gös­ter­ge­si. Ye­ni Baş­kan Ba­rack Oba­ma ile bir­lik­te bu ba­kış açı­sı­nın de­ği­şip de­ğiş­me­di­ği­ni söy­le­mek için ise he­nüz er­ken. Öte yan­dan AB ve Rus­ya ise gi­ri­şi­me açık bir des­tek ver­mek ye­ri­ne, bu­gü­ne ka­dar be­lir­siz ifa­de­ler kul­lan­ma­yı ter­cih et­ti.
Dör­dün­cü so­run da gi­ri­şi­me des­tek ver­me­si bek­le­nen Or­ta­do­ğu ül­ke­le­ri­nin ta­kın­dı­ğı ta­vır. Mı­sır, Suu­di Ara­bis­tan ve Pa­kis­tan gi­bi önem­li Müs­lü­man ül­ke­ler it­ti­fa­ka açık ve güç­lü bir des­tek ver­me­yip sa­de­ce ba­zı olum­lu açık­la­ma­lar­da bu­lun­du­lar. Or­ta­do­ğu ve İs­lam dün­ya­sın­da­ki mev­cut li­der­le­rin açık bir des­te­ğin­den yok­sun olan ini­si­ya­tif, İran es­ki Cum­hur­baş­ka­nı Mu­ham­med Ha­te­mi ve Se­ne­gal es­ki Baş­ba­ka­nı Mus­ta­fa Ni­as­se gi­bi emek­li li­der­le­rin iyi ni­yet plat­for­mu­na dö­nüş­tü. Bu ise gi­ri­şi­mi “ger­çek” po­li­tik alan­dan uzak­laş­tı­ra­rak emek­li li­der­le­rin va­kit ge­çir­dik­le­ri bir “tü­ke­tim” me­ka­niz­ma­sı ha­li­ne ge­ti­re­bi­lir. Emek­li li­der­le­rin iyi ni­ye­tin­den şüp­he et­mek doğ­ru ol­ma­sa da, ak­tif po­li­tik alan­dan dış­la­nan böy­le­si bir ini­si­ya­ti­fin et­kin bir şe­kil­de iş­le­ye­ce­ği­ni dü­şün­mek zor.
Be­şin­ci­si, “Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı” bir kav­ram ola­rak ken­di için­de tüm me­de­ni­yet­le­ri kap­sa­ma­sı ge­re­kir­ken, İs­lam ve Hı­ris­ti­yan me­de­ni­yet­le­ri­nin plat­for­mu­na dö­nüş­tü ve bu du­rum Ya­hu­di­lik, Bu­dizm ve Kon­füç­ya­nizm baş­ta ol­mak üze­re di­ğer me­de­ni­yet­le­ri it­ti­fak kar­şı­sın­da ses­siz­leş­tir­di ya da me­sa­fe­li bir tu­tum al­ma­ya it­ti. Da­ha da önem­li­si it­ti­fa­kın iki me­de­ni­yet üze­ri­ne odak­lan­mış ol­ma­sı, te­mel­de söz ko­nu­su gi­ri­şi­min iki li­der ül­ke olan İs­pan­ya ve Tür­ki­ye’nin çı­kar­la­rı­na iş­le­di­ği­ni if­şa et­ti. Bu iki me­de­ni­yet ara­sın­da­ki et­ki­le­şim ya da ya­kın­laş­ma­nın Tür­ki­ye’nin AB üye­li­ği sü­re­cin­de­ki koz­la­rı­nı art­tı­ra­ca­ğı söy­le­ne­bi­lir. Bu ar­gü­ma­na mev­cut ça­tış­ma­nın iki me­de­ni­yet ara­sın­da ol­du­ğu ve di­ğer­le­ri­nin ikin­cil kal­dı­ğı şek­lin­de iti­raz edi­le­bi­lir. Fa­kat bu iti­raz Fi­lis­tin so­ru­nu ve Uzak Do­ğu’da­ki bir­çok ça­tış­ma­yı gör­mez­den gel­di­ği için sa­kat­tır.
Son ola­rak ba­zı so­yut prob­lem­le­re de de­ği­ni­le­bi­lir. Jo­han Gal­tung’un 6 Tem­muz 2006’da Za­man ga­ze­te­sin­de­ki ya­zı­sın­da vur­gu­la­dı­ğı gi­bi “Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı” ifa­de­si “me­de­ni­yet” kav­ra­mı­nın be­lir­siz­li­ği ile bo­ğuş­mak zo­run­da ol­du­ğu gi­bi, “it­ti­fak” ke­li­me­si de as­ke­rî bir çağ­rı­şım ya­pı­yor. Üs­te­lik söz ko­nu­su ini­si­ya­tif ted­ri­ci bir söy­lem ge­liş­tir­mek ye­ri­ne bü­yük va­at­ler­le or­ta­ya çı­ka­rak ken­di söz­le­ri al­tın­da ezil­me teh­li­ke­si ya­şı­yor. Bir de, it­ti­fa­kın ken­di­ni “me­de­ni­yet­ler ça­tış­ma­sı” söy­le­mi­nin öte­ki­si ola­rak kur­ma­sın­dan do­la­yı, pa­ra­dok­sal bi­çim­de et­kin­li­ği me­de­ni­yet­ler ara­sı ça­tış­ma­nın gün­dem­de kal­ma­sı­na bağ­lı ola­cak­tır. Za­ten ini­si­ya­tif­te top­lu­luk ya da baş­ka bir kav­ram ye­ri­ne “it­ti­fak” ke­li­me­si­nin ter­cih edil­me­si, ken­di­si­ni tam da “ça­tış­ma” ol­gu­su­nun öte­ki­si ola­rak kur­du­ğu­nun bir gös­ter­ge­si.
Yi­ne de bü­tün bu prob­lem­le­re ba­kıp Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı’nın bir işe ya­ra­ma­dı­ğı­nı söy­le­mek doğ­ru ol­maz. İt­ti­fak, Tür­ki­ye açı­sın­dan ba­kıl­dı­ğın­da önem­li kı­rıl­ma­la­rı tem­sil edi­yor. Cum­hu­ri­yet’in ku­ru­lu­şun­dan iti­ba­ren Ba­tı’ya dö­nük bir po­li­ti­ka iz­le­yen ve İs­lam ül­ke­le­ri­ne me­sa­fe­li du­ran dış po­li­tik ta­vır, bu it­ti­fak gi­ri­şi­miy­le al­tüst edil­di. Böy­le­si bir gi­ri­şi­min ön­cü­lü­ğü­nü üst­len­mek bir an­lam­da İs­lam dün­ya­sı­nın söz­cü­lü­ğü­ne gi­riş­mek an­la­mı­na gel­di­ğin­den pro­je, dış po­li­ti­ka ala­nın­da cid­di bir ko­num de­ği­şi­mi­ne işa­ret edi­yor. Bu da Tür­ki­ye’nin böl­ge­sel güç ol­ma söy­le­mi­nin al­tı­nı dol­du­ran bir hu­sus. Yi­ne bu ini­si­ya­tif­le Tür­ki­ye, sü­per güç­ler­den ba­ğım­sız bir şe­kil­de ta­ri­hin­de ilk kez kü­re­sel bir olu­şu­mun ön­der­li­ği­ni üst­le­ne­rek “ye­ni bir güç ol­ma” söy­le­mi­ni bir baş­ka nok­ta­dan da des­tek­le­miş ol­du. Bü­tün bun­lar ise as­lın­da ini­si­ya­ti­fin yu­ka­rı­da bah­set­ti­ği­miz ilk prob­le­mi­nin ne ka­dar de­rin ol­du­ğu­nu, it­ti­fa­kın han­gi düz­lem­de araç­sal­laş­tı­ğı­nı gös­te­ri­yor.
Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı’nın, “me­de­ni­yet­ler ara­sın­da bir ba­rış or­ta­mı ge­liş­tir­me” he­de­fi­ne ba­şa­rıy­la ula­şa­ca­ğı ko­nu­sun­da iyim­ser ol­mak zor; an­cak ini­si­ya­ti­fin Tür­ki­ye’nin et­kin bir güç ha­li­ne gel­me­sin­de bir araç ola­rak kul­la­nı­la­bi­le­ce­ği yük­sek bir ih­ti­mal. Bu bağ­lam­da 6-7 Ni­san 2009 ta­rih­le­rin­de İs­tan­bul’da ger­çek­le­şen Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı’nın ikin­ci fo­ru­mu­nu, me­de­ni­yet­ler ara­sın­da ba­rış or­ta­mı­nı sağ­la­ya­cak sü­re­cin bir aya­ğı ola­rak de­ğil, Tür­ki­ye’nin et­kin bir güç ol­ma söy­le­mi­ni ge­liş­tir­me­si­nin bir uzan­tı­sı ola­rak de­ğer­len­dir­mek da­ha doğ­ru olur. Ön­de ge­len dün­ya li­der­le­ri­nin ka­tıl­dı­ğı fo­rum bu açı­dan önem ta­şı­yor. Da­ha da ile­ri gi­dip Oba­ma’nın ABD’de ik­ti­da­ra ge­li­şiy­le bir­lik­te me­de­ni­yet­ler ara­sı ba­rı­şın müm­kün ha­le gel­di­ği gi­bi bir bek­len­ti ve üs­te­lik bu fo­ru­mu söz ko­nu­su bek­len­ti­nin bir aya­ğı ola­rak tas­vir et­mek için yi­ne va­kit faz­la­sıy­la er­ken. Bu umut­la­rın ger­çek­leş­me­si eko­no­mik ya­pı­nın de­ğiş­me­si­ni de içe­ren da­ha önem­li ya­pı­sal de­ği­şim­le­re bağ­lı.

Paylaş Tavsiye Et