Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
PKK terörünün psikolojik ve stratejik mantığı
Talha Köse
TÜR­Kİ­YE’DE­Kİ Kürt nü­fu­su tem­sil et­ti­ği id­di­asın­da­ki PKK, et­no-po­li­tik bir so­run­la bağ­lan­tı­lı ola­rak or­ta­ya çık­mış bir te­rör ör­gü­tü­dür. Dün­ya­nın muh­te­lif böl­ge­le­rin­de de­vam eden on­lar­ca et­nik ça­tış­ma in­ce­len­di­ğin­de ko­nuy­la il­gi­li ör­nek alı­na­bi­le­cek ide­al bir si­ya­si çö­züm bi­çi­mi­nin ol­ma­dı­ğı gö­rü­lür. Et­nik so­run­la­rın çö­zü­mü, et­nik kim­li­ğin ye­ri­ni dol­du­ra­bi­le­cek al­ter­na­tif kim­lik­le­rin in­şa edil­me­siy­le müm­kün ola­bi­lir. Da­ha kap­sa­yı­cı kim­lik­le­rin oluş­tu­rul­ma­sı­nın önün­de­ki en önem­li en­gel­ler ise psi­ko­lo­jik ve kül­tü­rel­dir. Al­ter­na­tif ve da­ha bü­tün­cül kim­lik­ler oluş­tu­ra­ma­yan tüm çö­züm se­çe­nek­le­ri me­se­le­yi sa­de­ce yö­ne­ti­le­bi­lir ha­le ge­tir­me­ye ya­rar. Bu da uzun va­de­de so­ru­nun tek­rar or­ta­ya çık­ma­sı­nı en­gel­leye­mez. Mev­cut et­nik so­run­la ka­lı­cı bir şe­kil­de mu­ha­tap ol­ma­dan te­rör ör­gü­tü­nü or­ta­dan kal­dır­mak müm­kün de­ğil­dir.
Et­nik ça­tış­ma­la­rın en önem­li an­cak en faz­la ih­mal edi­len yö­nü psi­ko-sos­yal yö­nü­dür. Mağ­du­ri­yet söy­le­mi ve maz­lum­luk psi­ko­lo­ji­si, te­rör ve top­lum­sal şid­de­te te­ves­sül eden grup­la­rın te­mel meş­rui­yet kay­na­ğı­nı oluş­tu­rur. Böl­ge­nin kül­tü­rel ve top­lum­sal ya­pı­sı­na zıt ide­olo­ji­si­ne rağ­men PKK’nın bu den­li et­ki­li ol­ma­sı­nı sağ­la­yan en önem­li fak­tör, mağ­du­ri­yet söy­le­mi ve maz­lum­luk psi­ko­lo­ji­si­ni et­ki­li ola­rak kul­lan­ma­sı­dır. 12 Ey­lül son­ra­sı­nın bas­kı­cı şart­la­rı, OHAL, Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı’nın olum­suz si­ya­si ve eko­no­mik et­ki­le­ri, Tür­ki­ye’de­ki hız­lı de­ği­şim ve şe­hir­le­re zo­run­lu göç ve bu sü­reç­le­rin oluş­tur­du­ğu mağ­du­ri­yet­ler, PKK’nın böl­ge­de hız­la ta­ban bul­ma­sı­nı sağ­la­yan ge­liş­me­ler­dir. Ada­let­siz­li­ğe uğ­ra­ma psi­ko­lo­ji­si, kim­lik ve ai­di­yet ara­yı­şı ile or­tak so­run­lar, te­rö­re sap­ma­yı sağ­la­yan te­mel psi­ko­lo­jik fak­tör­ler­dir. So­nuç iti­ba­rıy­la ça­tış­ma­dan yal­nız­ca mad­di çı­kar sağ­la­yan­lar ha­riç PKK mi­li­tan­la­rı, des­tek­çi­le­ri ve sem­pa­ti­zan­la­rı an­lam­lı bir da­va­ya hiz­met et­tik­le­ri inan­cı­na sa­hip­ler. Bu inanç ter­si­ne çev­ri­le­me­di­ği sü­re­ce, se­be­bi ne olur­sa ol­sun, PKK ve­ya onun ye­ri­ne ku­ru­la­cak ör­güt­ler des­tek­çi bul­ma­ya de­vam ede­cek­tir.
Şid­de­ti ön­le­me­ye yö­ne­lik gü­ven­lik ve te­rör­le mü­ca­de­le odak­lı po­li­ti­ka­lar me­se­le­nin si­ya­si, sos­yal ve psi­ko­lo­jik bo­yut­la­rı­nı göz ar­dı et­ti­ği için Kürt so­ru­nu bu­gün için­den çı­kıl­maz bir hal al­dı. So­ru­nu si­ya­si ve sos­yal ola­rak yö­ne­ti­le­bi­lir ha­le ge­tir­me, şid­de­ti or­ta­dan kal­dır­ma ve top­lum­sal grup­lar ara­sın­da sür­dü­rü­le­bi­lir ile­ti­şim ku­ra­bil­me­nin en önem­li aşa­ma­sı psi­ko­lo­jik eşik­le­rin aşıl­ma­sı­dır. Cum­hur­baş­ka­nı, Baş­ba­kan ve Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı’nın böl­ge­de­ki halk­la ku­cak­laş­ma­la­rı dış­lan­mış­lık psi­ko­lo­ji­si­nin aşıl­ma­sı yö­nün­de önem­li jest­ler­di. 
 
Ne­den Şim­di?
Tür­ki­ye’de son yıl­lar­da de­mok­ra­tik­leş­me ve hız­lı bir eko­no­mik bü­yü­me ya­şa­nı­yor. Özel­lik­le KÖY­DES ve BEL­DES gi­bi kap­sam­lı pro­je­ler böl­ge­nin sos­yal ge­li­şi­mi­ne olum­lu kat­kı­lar­da bu­lu­nu­yor. Tüm bu ge­liş­me­ler ya­şa­nır­ken son 1,5 yıl için­de ar­ta­rak de­vam eden te­rör ey­lem­le­ri­ni sa­de­ce Kürt me­se­le­si çer­çe­ve­sin­de an­lam­lan­dır­mak ol­duk­ça güç. “Ne­den şim­di?” so­ru­su­na ik­na edi­ci bir ce­vap bul­mak için Tür­ki­ye’nin iç si­ya­se­ti ve böl­ge­sel po­li­ti­ka­la­rın­da­ki ge­liş­me­ler ile bu ge­liş­me­ler­den ra­hat­sız olan ve ken­di­le­ri­ni teh­dit al­tın­da his­se­den ak­tör­le­rin kay­gı­la­rı­nı in­ce­le­mek ge­re­kir.
İk­ti­dar par­ti­si­nin 22 Tem­muz se­çim­le­rin­de böl­ge­de Kürt si­ya­se­ti­ni tem­sil id­di­asın­da­ki DTP’den da­ha faz­la oy al­ma­sı ve da­ha faz­la Kürt mil­let­ve­ki­li­nin ol­ma­sı, Tür­ki­ye’nin top­lum­sal ve si­ya­si bü­tün­lü­ğü açı­sın­dan önem­sen­me­si ge­re­ken bir im­kan. PKK sal­dı­rı­la­rı 22 Tem­muz se­çim­le­ri ön­ce­sin­de ve son­ra­sın­da hız ka­zan­dı. Te­rör ör­gü­tü­nün son dö­nem­de si­vil­le­ri de he­def alan ey­lem­le­riy­le bu sü­re­ci sek­te­ye uğ­rat­ma­ya ça­lış­tı­ğı söy­le­ne­bi­lir. Bu ey­lem­ler, Tür­ki­ye’de ya­şan­mak­ta olan iç ge­liş­me­le­rin öte­sin­de, kom­şu böl­ge­ler­de­ki ye­ni stra­te­jik ya­pı­lan­ma­lar­la da doğ­ru­dan il­gi­li. PKK’nın si­vil he­def gö­zet­mek­si­zin yap­mış ol­du­ğu kit­le­sel ey­lem­ler, Tür­ki­ye’nin iç bü­tün­lü­ğü ve is­tik­ra­rı­nı sek­te­ye uğ­rat­mak için ta­şe­ron ola­rak kul­la­nıl­dı­ğı id­di­ala­rı­nı kuv­vet­len­di­ri­yor.
Ül­ke için­de si­ya­set ze­mi­ni or­ta­dan kal­kan ba­zı çev­re­ler ve Tür­ki­ye’nin böl­ge­sel fa­ali­yet­le­ri ve et­kin­li­ğin­den ra­hat­sız olan güç­ler, Kürt so­ru­nu­nun nor­mal­leş­me­si­ni is­te­mi­yor­lar. Zi­ra eko­no­mik ve sos­yal kal­kın­ma ön­ce­lik­le­ri­nin bir ke­na­ra bı­ra­kı­la­rak tek­rar te­rör-öz­gür­lük iki­le­mi­ne dö­nül­me­si, si­ya­se­tin ala­nı­nı da­ral­ta­cak ve ör­gü­tün işi­ne ya­ra­ya­cak­tır. Öte yan­dan ini­si­ya­ti­fin gü­ven­lik ön­ce­lik­li ya­pı­lar­da ol­ma­sı so­ru­nun çö­züm sü­re­ci­ni er­te­le­ye­cek­tir. Ör­gü­tün işa­ret et­ti­ği si­ya­si ya­pı­lar ha­ri­cin­de­ki par­ti ve si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın böl­ge­de et­kin­lik­le­ri­ni ar­tır­ma­sı nor­mal­leş­me­yi sağ­la­ya­cak, bu da ör­gü­tün aley­hi­ne ola­cak­tır. Yak­la­şan ye­rel se­çim­ler ön­ce­sin­de eko­no­mik ve sos­yal me­se­le­ler ve ön­ce­lik­ler tar­tı­şı­la­cak olur­sa bun­dan ör­güt za­rar­lı çı­ka­cak­tır; çün­kü ör­gü­tün işa­ret et­ti­ği aday­la­rın bu ko­nu­lar­da­ki per­for­man­sı böl­ge hal­kı­na gü­ven tel­kin et­me­mek­te­dir. Me­se­le­nin tek­rar et­nik ça­tış­ma ve si­ya­si ge­ri­lim dön­gü­sü­ne gir­me­si ör­gü­tün çı­kar­la­rı­na hiz­met et­mek­te­dir.
PKK, Tür­ki­ye’nin Ku­zey Irak Böl­ge­sel Yö­ne­ti­mi (KIBY) ile ge­liş­tir­mek­te ol­du­ğu di­ya­log ve kri­tik ko­nu­lar­da iş­bir­li­ği­ne da­ya­lı iliş­ki bi­çi­min­den de ra­hat­sız. An­ka­ra’nın KIBY’yi mu­ha­tap al­ma­sı ve iliş­ki­le­ri­ni ge­liş­tir­me­ye ça­lış­ma­sı, me­se­le­yi Türk-Kürt et­nik düş­man­lı­ğı­na bağ­la­mak is­te­yen PKK’nın id­di­ala­rı­nı za­yıf­la­tı­yor. Teh­dit ve kır­mı­zı çiz­gi­ler ara­sın­da yü­rü­tül­me­ye ça­lı­şı­lan ge­ri­lim stra­te­ji­si, ne Tür­ki­ye’ye ne de KIBY’ye bir fay­da sağ­la­dı. Ger­gin iliş­ki­ler sa­de­ce PKK’nın et­nik ay­rım­cı­lı­ğa da­ya­lı ve bö­lü­cü söy­lem­le­ri­ne kat­kı­da bu­lun­du. Son dö­nem­de KIBY, PKK ile ara­sı­na me­sa­fe koy­mak için önem­li ça­ba­lar sarf et­ti. Bun­da MGK’da alı­nan Ku­zey Irak’la di­ya­lo­ğun ge­liş­ti­ril­me­si ka­ra­rı­nın da kat­kı­sı ol­du. Öte yan­dan Ka­sım 2007’de Was­hing­ton’da­ki gö­rüş­me­le­rin aka­bin­de, ABD’nin de PKK aley­hin­de net bir du­ruş or­ta­ya koy­ma­sı KIBY’nin PKK aley­hin­de ta­vır al­ma­sı­nı ko­lay­laş­tır­dı. Ge­çen za­man­da kar­şı­lık­lı ge­ri­li­mi ar­tı­rı­cı de­meç­ler ve teh­dit­ler ye­ri­ni da­ha sa­kin, akıl­cı ve ya­pı­cı bir di­ya­log sü­re­ci­ne bı­rak­tı. Irak Dev­let Baş­ka­nı Ce­lal Ta­la­ba­ni’nin Mart 2008’de­ki res­mî zi­ya­re­ti bu de­ği­şi­min bir gös­ter­ge­siy­di. Son ola­rak da Ak­tü­tün sal­dı­rı­sı­nın ar­dın­dan Türk res­mî he­ye­ti, Bağ­dat’ta KIBY Baş­ka­nı Me­sut Bar­za­ni ile bir ara­ya gel­di. Bar­za­ni, Tür­ki­ye’de ge­ri­li­me ne­den olan ön­ce­ki açık­la­ma­la­rı­nın ter­si­ne “Tür­ki­ye ile ara­mız­da­ki du­var­lar yı­kıl­dı” di­ye­rek çok da­ha olum­lu bir me­saj ver­di.
Ka­sım 2007’de­ki gö­rüş­me­le­rin ar­dın­dan ABD’yle Or­ta­do­ğu si­ya­se­ti ve özel­de PKK’nın ge­le­ce­ği ko­nu­sun­da olu­şan mu­ta­ba­kat, Tür­ki­ye’de ve böl­ge­de ba­zı ak­tör­le­ri te­dir­gin edi­yor. PKK’nın he­de­fi, Tür­ki­ye’nin iç hu­zu­ru­nun ya­nı sı­ra An­ka­ra’nın ABD ve di­ğer böl­ge­sel ak­tör­ler­le iliş­ki­le­ri­ni boz­mak ola­cak­tır. 
 
Böl­ge­sel Stra­te­jik Bo­yut
Tür­ki­ye’nin çev­re­sin­de Or­ta­do­ğu, Bal­kan­lar ve Kaf­kas­ya’da sı­nır­lar ve ener­ji na­kil hat­la­rı ye­ni­den çi­zi­li­yor, ye­ni güç den­ge­le­ri olu­şu­yor ve stra­te­jik blok­laş­ma­lar şe­kil­le­ni­yor. Ha­len be­lir­siz­lik­ler­le do­lu olan bu sü­reç, stra­te­jik mü­ca­de­le­le­re ve sı­cak ça­tış­ma­la­ra ge­be. Bu stra­te­jik mü­ca­de­le­le­rin sür­dü­ğü böl­ge­ler­de et­nik ça­tış­ma­lar hız ka­za­na­cak­tır. Et­nik ça­tış­ma­lar, ay­nı za­man­da bü­yük güç­ler ara­sın­da­ki si­ya­si re­ka­bet ve çı­kar ça­tış­ma­la­rı­nın do­lay­lı yan­sı­ma­la­rı ola­cak­tır. Tür­ki­ye ise son 7-8 se­ne­dir dış po­li­ti­ka ve eko­no­mi alan­la­rın­da yap­mış ol­du­ğu ça­lış­ma­ların yanı sıra ak­tif ve çok bo­yut­lu dip­lo­ma­si­si sa­ye­sin­de bu sü­re­ce böl­ge­sel et­kin­li­ği­ni ar­tır­mış ola­rak gi­ri­yor.
Tür­ki­ye’nin Or­ta­do­ğu si­ya­se­tin­de ar­tan et­kin­li­ği ve böl­ge­sel li­der­lik ko­nu­sun­da oy­na­dı­ğı ak­tif rol, ba­zı böl­ge­sel ak­tör­le­ri ve böl­ge üze­rin­de uzun va­de­li çı­kar ve he­sap­la­rı olan güç­le­ri ra­hat­sız edi­yor. Su­ri­ye-İs­ra­il gö­rüş­me­le­rin­de­ki kat­kı­sı, Lüb­nan ve Fi­lis­tin’de­ki ya­pı­cı, İran’ın nük­le­er gö­rüş­me­le­rin­de­ki ko­lay­laş­tı­rı­cı ro­lü ve Kaf­kas İt­ti­fa­kı gi­bi ini­si­ya­tif­ler al­ma­sı, Tür­ki­ye’yi böl­ge­sel po­li­ti­ka­lar­da da­ha faz­la söz sa­hi­bi ya­pı­yor. Ken­di­ne bi­çi­len “stra­te­jik blok­la­rın ka­nat ül­ke­si” ro­lü­ne kar­şın, bu stra­te­jik ye­ni­den ya­pı­lan­ma sü­re­cin­de da­ha mer­ke­zî bir rol oy­na­yan Tür­ki­ye, et­kin bir böl­ge­sel ak­tör ola­rak siv­ri­li­yor. Dış po­li­ti­ka­da yap­mış ol­du­ğu açı­lım­lar­dan vaz­ge­çe­rek tek­rar içe ka­pa­nık ve sa­vun­ma­cı ref­leks­le­ri öne çı­kan bir si­ya­set­le ha­re­ket et­me­si, Tür­ki­ye’nin bu ye­ni pay­la­şım ve ya­pı­lan­ma sü­re­cin­de dev­re dı­şı kal­ma­sı­na ne­den ola­cak­tır. Tür­ki­ye’yi bu sü­re­cin dı­şın­da tut­ma­nın yo­lu, et­nik so­run­lar­la uğ­raş­tır­mak ve iç si­ya­set­te si­vil-as­ker, la­ik-mu­ha­fa­za­kâr ge­ri­lim­le­riy­le meş­gul et­tir­mek­tir. PKK ve Kürt so­ru­nu bu nok­ta­da Tür­ki­ye’yi en­gel­le­ye­bi­le­cek en cid­di ayak ba­ğı­dır. PKK’nın ulus­la­ra­ra­sı are­na­da ha­len bu öl­çü­de des­tek bu­la­bil­me­si­nin ne­den­le­ri­nin ba­şın­da, Tür­ki­ye’nin ye­ni böl­ge­sel rol­le­rin­den du­yu­lan ra­hat­sız­lık gel­mek­te­dir. Gün­gö­ren pat­la­ma­sı ve De­niz Fe­ne­ri da­va­sı gi­bi ge­liş­me­le­ri de bu sü­re­cin dı­şın­da dü­şü­ne­me­yiz.
Tür­ki­ye ken­di Kürt so­ru­nu­nu yö­ne­ti­le­bi­lir ha­le ge­ti­re­bil­mek için gü­ven­lik an­la­yı­şı­nı kül­tü­rel, si­ya­si, eko­no­mik, sos­yal, psi­ko­lo­jik ve böl­ge­sel fak­tör­le­ri de göz önün­de bu­lun­du­ra­rak ye­ni­den ta­nım­la­mak du­ru­mun­da­dır.

Paylaş Tavsiye Et