Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Merhaba
Deniz Baykal çarşaflı hanımlarla Mustafa filminden çıkarken mutluluktan gözleri yaşarmıştı. Etrafını saran gazetecilere gülümseyerek, “85 yıllık bir gecikmeyle de olsa, partimiz cumhurla buluşmaktan kıvanç duymaktadır!” dedi.
 
Bu uydurma sahne aslında cumhurun 85 yıllık özlemidir. Cumhur biliyor ki Baykal’ın partisi kurulduğunda adında Cumhuriyet kelimesi yoktu. Rakip parti bu kelimeyi kullanınca, “Halkçılar” çaresiz kalarak adlarını değiştirmiş, daha doğrusu bu talihsiz kelimeyi adlarına ilave etmişlerdi. Cumhur o gün bugün hep bir ilave, hep bir yedek parça olageldi.
 
Yerel seçimler yaklaşınca CHP can havliyle cumhurun çarşafına sarıldı. Baykal ve kurmayları, fanatik Kemalistleri kızdırma pahasına “masum çarşaflı” avındalar. Fakat böyleleri kendilerine oy verseler bile “üniversiteye alınmayacaklar”; çünkü üniversite aydınlık bir yerdir ve kafasının içi karanlık olanlar orada okuyamazlar!
 
Türkiye denen tiyatro bu gülünç oyunlara sahne olurken, dünya tiyatrosu karışmaya başladı. İsrail, ABD’nin zenci başkanını Gazze’de hayatı yaşanmaz hale getirerek selamladı! “Hindistan’ın 11 Eylül’ü” diye nitelenen saldırılar, Asya’dan çekilme sinyali veren ABD’yi “işin içinde tutma” senaryosunun parçası olsa gerek.
 
Bu ayki SöyleşiYORUM’da usta yazar ve gazeteci, Ama Hangi Atatürk kitabının yazarı Taha Akyol ile Mustafa filminden hareketle doyurucu bir sohbet yaptık. Atatürk’ü her şeyden önce pragmatist bir siyasetçi olarak nitelendiren Akyol’a göre, Balkan Türk’ü olması onu milliyetçi, Selanikli olması Batıcı, büyük adam olduğu inancı ise şef yapmıştır.

Paylaş Tavsiye Et