Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Mahalli seçim baskısı
Taha Özhan
TÜR­Kİ­YE, 22 Tem­muz 2007 se­çim­le­rin­den 29 Mart 2009 se­çim­le­ri­ne doğ­ru yak­laş­tık­ça si­ya­se­tin gün­de­mi ha­re­ket­len­me­ye baş­la­dı. Bu iki ta­rih ara­sın­da Tür­ki­ye si­ya­se­tin­de “kay­da de­ğer bir şey­ler” ol­du­ğu­nu söy­le­mek müm­kün de­ğil. Öy­le ki son on ye­di ay içe­ri­sin­de ha­ya­ta ge­çi­ril­miş, di­şe do­ku­nur si­ya­si bir pro­je, ma­nev­ra ve­ya adı­mı ha­tır­la­mak­ta zor­la­nı­yo­ruz. Oy­sa­ki 22 Tem­muz son­ra­sı si­ya­se­tin ala­nı ra­hat­la­mış ve ik­ti­dar par­ti­si­ne har­ca­ya­bil­me­si için müt­hiş bir “si­ya­si ser­ma­ye” sağ­lan­mış­tı. Hü­kü­met bu bü­yük si­ya­si ser­ma­ye­yi bir İs­tan­bul tüc­ca­rı gi­bi kul­lan­mak ye­ri­ne An­ka­ra­lı emek­li-memur, es­naf dü­ze­yin­de har­ca­ma­ya kal­ka­rak, ken­di eliy­le ser­ma­ye­si­ni an­lam­sız­laş­tır­dı. Bu ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı­nı gö­ren­ler, ka­pat­ma da­va­sıy­la hü­kü­me­tin üze­ri­ne git­ti­ler. An­cak da­va bek­le­ni­le­nin ak­si­ne ik­ti­dar par­ti­si için si­ya­se­tin sa­ha­sı­nı pro­va­ka­tif un­sur­lar­dan te­miz­le­ye­rek, bir kez da­ha si­ya­si ser­ma­ye sağ­la­dı. La­kin hü­kü­met, de fac­to “si­ya­si ey­lem­siz­li­ği”ni sür­dür­mek­te ıs­rar­lı ol­duk­ça yıp­ran­ma­sı da hız­lan­dı.
Si­ya­si ey­lem­siz­lik so­nu­cun­da ka­rar al­ma sü­reç­le­ri­nin tı­kan­dı­ğı, is­ti­şa­re­nin an­lam­sız­laş­tı­ğı, gel­git­le­rin ya­şan­dı­ğı, li­de­rin göl­ge­si­ne sı­ğı­nı­la­rak so­rum­lu­luk­la­rın sav­sak­lan­dı­ğı ve si­ya­si yor­gun­lu­ğun se­bep ol­du­ğu ha­ta­la­rın ar­dı adı­na ya­pıl­dı­ğı bir dö­ne­me şa­hit ol­duk. Bu an­lam­da hü­kü­met bu­la­bi­le­ce­ği en çap­sız ve ba­şa­rı­sız mu­ha­le­fe­tin, ka­pat­ma da­va­sı­nın ik­ti­da­ra sağ­la­dı­ğı im­kan­la­rı kul­lan­ma­ma­sı­nın ar­dın­dan an­lam ka­zan­ma­sı­nı da bir öl­çü ola­rak ka­bul ede­bi­lir. Zi­ra ba­şa­rı­lı ve si­ya­set üre­te­bi­len bir AK Par­ti hü­kü­me­ti açı­sın­dan CHP’nin “çar­şaf”, MHP’nin “Ale­vi” ve DTP’nin “Kürt­ler” üze­rin­den si­ya­si rant ka­za­na­bil­me­si ol­duk­ça iro­nik bir du­rum. Hü­kü­met si­ya­si ey­lem­siz­lik içe­ri­sin­de mez­kur iro­ni­yi or­ta­ya ko­ya­ma­dı­ğı gi­bi tar­tı­şı­lan me­se­le­ler­de ken­di söy­le­mi­nin hak et­me­di­ği bir şe­kil­de ge­ri­le­di­ği fo­toğ­ra­fı­nı da ver­di.
29 Mart’a doğ­ru gi­der­ken si­ya­set tek­no­lo­ji­si, 22 Tem­muz’dan bu ya­na AK Par­ti’ye üçün­cü kez pro­ak­tif si­ya­set im­ka­nı ve­re­cek­tir. Ma­hal­li se­çim­ler­den kay­nak­la­na­cak at­mos­fe­ri bir mo­ment nok­ta­sı­na dö­nüş­tü­re­bi­len bir AK Par­ti, Tür­ki­ye’yi de ken­di­siy­le be­ra­ber mah­kum et­ti­ği si­ya­si ey­lem­siz­lik­ten kur­ta­ra­bi­lir. Ye­rin­de du­ran bir saa­tin gün­de iki kez doğ­ru­yu gös­ter­di­ği doğ­ru­dur. La­kin hü­kü­met­ler ge­nel­de yer­le­rin­de du­ra­maz­lar! Do­la­yı­sıy­la hü­kü­me­tin ye­ni bir si­ya­set viz­yo­nuy­la ik­ti­da­rı­nı tah­kim ve tan­zim et­me­si­nin vak­ti çok­tan gel­miş­tir. 29 Mart se­çim­le­ri bu im­ka­nı faz­la­sıy­la su­na­cak­tır. Ne CHP “çar­şaf” açı­lı­mıy­la ne MHP “Ale­vi” po­li­ti­ka­sı”yla ne de DTP “Kürt so­ru­nu”na yak­la­şı­mıy­la ca­ri si­ya­si po­tan­si­yel­le­ri­ni aşa­cak bir eşi­ğe ge­le­bi­lir­ler. Bu üç böl­ge par­ti­si­nin mez­kur üç so­run üze­rin­den el­de ede­cek­le­ri si­ya­si ser­ma­ye­le­ri­nin hac­mi ve gü­cü, AK Par­ti’nin so­run­la­rı ele alı­şıy­la şe­kil­len­mek­te­dir. İk­ti­dar par­ti­si bay­ra­ğı dev­ret­mek is­te­me­di­ği, ira­de­sin­den vaz­geç­mek is­te­me­di­ği sü­re­ce mu­ha­le­fe­tin hâ­li­ha­zır­da­ki si­ya­si kom­po­zis­yo­nu ya­pı­sal ola­rak de­ğiş­tir­me­si müm­kün de­ğil­dir. Do­la­yı­sıy­la, bü­tün sı­kın­tı­la­ra rağ­men, ik­ti­da­rın eli ol­duk­ça güç­lü­dür. So­run elin­de­ki si­ya­si ser­ma­ye­yi na­sıl har­ca­ya­ca­ğı­na ka­rar ver­me­si­dir.
AK Par­ti’nin 29 Mart se­çim­le­riy­le olu­şa­cak si­ya­si at­mos­fer­de üze­ri­ne eğil­me­si ge­re­ken üç te­mel nok­ta bu­lu­nu­yor: Si­ya­si ey­lem­siz­lik­ten kur­ta­ra­cak ye­ni bir viz­yon, kü­re­sel fi­nan­sal kri­ze aza­mi has­sas olan in­si­cam içe­ri­sin­de­ki bir eko­no­mi yö­ne­ti­mi ve Kürt me­se­le­si. Bu üç nok­ta­dan bi­rin­ci­si ha­ya­ta geç­me­den di­ğer hu­sus­lar­da hü­kü­me­tin za­ten pek bir ope­ras­yon ala­nı kal­ma­mak­ta­dır. Bu an­lam­da 2009’la ül­ke gün­de­mi­ne ye­ni bir viz­yon su­na­bi­len bir ik­ti­dar, kü­re­sel fi­nan­sal kri­zin kar­şı­sın­da da ne yap­tı­ğı­nı bi­len bir gö­rün­tü ve­re­bi­lir. Zi­ra 29 Mart se­çim­le­ri­ne 22 Tem­muz se­çim­le­rin­den fark­lı bir si­ya­si at­mos­fer ve eko­no­mik gös­ter­ge­ler­le gir­mek­te­yiz. Ka­pat­ma da­va­sın­dan çık­mış bir ik­ti­dar­la, si­ya­si yön­süz­lü­ğün de­vam et­ti­ği, hü­kü­met ye­ri­ne med­ya­nın gün­de­mi şe­kil­len­dir­di­ği ve eko­no­mik gös­ter­ge­le­ri­mi­zin ge­ri­ye doğ­ru git­ti­ği bir or­tam­da se­çi­me doğ­ru iler­li­yo­ruz.
 
29 Mart, Kürt Me­se­le­sin­de Dö­nüm Nok­ta­sı
Ka­pat­ma da­va­sı so­nuç­lan­dı­ğın­da An­la­yış’ta ka­le­me al­dı­ğı­mız ya­zı­da “AK Par­ti ye­ni dö­nem için bü­yük so­ru­lar so­ra­ma­dı­ğı sü­re­ce da­va­nın so­nu­cu­nun olum­lu yan­sı­ma­sı müm­kün de­ğil­dir” tes­pi­ti­ni yap­mış­tık. Da­va so­nu­cu­nun üze­rin­den beş ay geç­miş ol­ma­sı­na rağ­men si­ya­se­ten ay­nı yer­de pa­ti­na­ja de­vam edi­yo­ruz. Hü­kü­me­tin içi­ne düş­tü­ğü si­ya­si nar­koz­dan kur­tul­ma­sı­nın önem­li mi­henk taş­la­rın­dan bi­ri­si­ni de Kürt me­se­le­si oluş­tu­ru­yor. İk­ti­dar 22 Tem­muz’da Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu’da ka­zan­dı­ğı des­te­ğin bir kıs­mı­nı son bir kaç ay­dır bel­li öl­çü­ler­de si­ya­si ile­ti­şim ka­za­la­rı­na kur­ban ver­miş ol­sa da, ib­re­yi ter­si­ne dön­dür­me­si ken­di­si açı­sın­dan müm­kün. Hü­kü­met eğer Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu için iyi ça­lı­şıl­mış bir stra­te­ji or­ta­ya koy­maz­sa, hem Kürt me­se­le­si hem de se­çim­ler açı­sın­dan bir zayiat­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­bi­lir. 29 Mart se­çim­le­ri Nev­ruz haf­ta­sı­na denk ge­li­yor. İyi yö­ne­ti­le­me­di­ği tak­dir­de, 2009 Nev­ruz’u sa­de­ce Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu açı­sın­dan de­ğil, bü­tün ül­ke si­ya­se­ti­ni et­ki­le­ye­cek bir ne­ga­tif mo­men­te dö­nü­şe­bi­lir. Ge­rek DTP ge­rek­se de PKK, Nev­ruz’un se­çim­le­ri esir ala­cak bir ha­le dö­nüş­me­si için el­le­rin­den ge­le­ni ya­pa­cak­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la ol­duk­ça kı­sa bir za­man di­li­min­de hem Kürt me­se­le­sin­de bir açı­lı­mın ya­pıl­ma­sı hem de se­çim dö­ne­min­de si­ya­si tan­si­yo­nun yö­ne­ti­le­bi­lir dü­ze­ye ge­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Hü­kü­met, bu iki ge­ri­li­mi ay­nı an­da yö­net­me be­ce­ri­si ora­nın­da 29 Mart’tan ba­şa­rı­lı çı­ka­cak­tır.
DTP açı­sın­dan muh­te­mel bir ge­ri­lim, el­de­ki tek si­ya­set tek­no­lo­ji­si­dir. Baş­ba­kan’ın böl­ge zi­ya­re­ti­ni Ari­el Şa­ron’un Ak­sa zi­ya­re­tiy­le ben­zeş­ti­ren bir zi­hin­den her tür­lü pro­vo­kas­yon bek­len­me­li­dir. Do­la­yı­sıy­la, an­cak DTP ile po­le­miğe gir­me­den yü­rü­tü­le­cek so­ğuk­kan­lı bir si­ya­set di­li 29 Mart’ta ba­şa­rı­lı ola­cak­tır. Se­çim­ler­de AK Par­ti’nin böl­ge­den gös­te­re­ce­ği aday­la­rın özel­lik­le­ri bel­li oran­da rol oy­na­ya­cak ol­sa da, si­ya­si ba­şa­rı­yı ta­yin ede­cek olan asıl sa­ik Baş­ba­kan’ın söy­le­mi­dir. Ne 2005’in ha­va­da kal­ma­ya mah­kum li­be­ral kim­lik­çi söy­le­mi ne de so­ru­nu ki­şi­sel­leş­ti­ren po­le­mik­ler bu ye­ni dö­nem­de so­ru­nun çö­zü­mü­ne kat­kı sağ­la­ya­bi­lir. 29 Mart se­çim­le­ri bu an­lam­da Kürt me­se­le­si açı­sın­dan bir adım ha­li­ne dö­nüş­tü­rül­me­li­dir.
İro­nik bir şe­kil­de mu­ha­le­fe­tin kay­bet­me­mek, AK Par­ti’nin ise ka­zan­mak üze­re gir­di­ği se­çim­le­rin so­nuç­la­rı sa­de­ce Gü­ney­do­ğu’da si­ya­si ve sos­yo­lo­jik bir an­lam ta­şı­mak­ta­dır. DTP’nin se­çim­ler­de­ki tek si­ya­set tek­no­lo­ji­si “cep­he­leş­me” ola­cak­tır. Muh­te­me­len bu teh­li­ke­li yön­tem­den kı­sa va­de­de Kürt­ler ma­li­ye­ti­ne ba­şa­rı da el­de ede­cek­tir. Hü­kü­met DTP’nin pro­va­ka­tif yü­zü­nü gör­mez­den ge­le­rek, zım­nen DTP’ye bi­le bir “gö­rev” ve­re­rek; sa­mi­mi, yer­li ve ku­şa­tı­cı bir söy­lem ile muh­te­mel se­çim ger­gin­li­ği­ni Kürt me­se­le­sin­de bir fır­sa­ta dö­nüş­tür­me­nin yol­la­rı­nı ara­ma­lı­dır. Ku­zey Irak’la iliş­ki­le­rin kon­trol­lü bir şe­kil­de ge­liş­ti­ril­di­ği, öz­gür­lük­çü ve ku­şa­tı­cı bir söy­le­min ye­ni­den te­sis edil­di­ği bir or­tam­da AK Par­ti, se­çim so­nuç­la­rın­dan ba­ğım­sız bir şe­kil­de si­ya­si ola­rak or­ta ve uzun va­de­de ba­şa­rı­lı ola­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et