Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Ortadoğu’da bir “Osmanlı barışı” mümkün mü?
İbrahim Karagül
SO­ĞUK Sa­vaş son­ra­sı sis­tem ara­yış­la­rı­nın ve güç­ler ça­tış­ma­sı­nın en yo­ğun his­se­dil­di­ği alan olan Tür­ki­ye’nin için­de bu­lun­du­ğu coğ­raf­ya­da, ça­tış­ma ye­ri­ne uz­laş­ma ya da “ba­rış” için bir şans var mı? Bir bü­yük iş­ga­lin ya­şan­dı­ğı, bir­kaç ül­ke­nin da­ha teh­dit al­tın­da ol­du­ğu, fark­lı­lık­la­rın ay­rış­ma­ya dö­nüş­tü­ğü, ay­rış­ma­la­rın da ça­tış­ma­ya evi­ril­di­ği bir böl­ge­de, ba­rış adı­na yo­la çı­kan­la­rı ne­ler bek­li­yor? De­rin bir si­ya­si geç­mi­şe sa­hip ol­sa da Tür­ki­ye gi­bi bir böl­ge ül­ke­si, dün­ya­nın mer­kez güç­le­ri­nin de­ne­tim al­tın­da tut­tu­ğu Or­ta­do­ğu’da ne öl­çü­de ini­si­ya­tif kul­la­na­bi­lir?
Bu so­ru­la­rın ce­vap­la­rı böl­ge­nin ge­le­ce­ği açı­sın­dan son de­re­ce önem­li. Tür­ki­ye, Os­man­lı si­ya­sal gü­cü­nün da­ğıl­ma­sın­dan be­ri ilk kez bu öl­çü­de Or­ta­do­ğu de­rin­li­ği­ne açıl­ma ça­ba­sın­da. Ge­rek So­ğuk Sa­vaş dö­ne­min­de ge­rek­se son­ra­sın­da böl­ge­nin te­mel so­run­la­rıy­la il­gi­li hiç­bir çö­züm ara­yı­şı­na dâ­hil edil­me­yen, ıs­rar­la böl­ge dı­şın­da tu­tul­ma­ya ça­lı­şı­lan, ya­kın çev­re­si ile or­tak si­ya­si ta­ri­hi yok sa­yı­lan Tür­ki­ye, bir­kaç yıl­lık yo­ğun dip­lo­ma­si gi­ri­şi­miy­le bi­le ken­di çev­re­sin­de tah­min edi­le­nin öte­sin­de bir nü­fuz ala­nı oluş­tu­ra­bil­di.
Türk dip­lo­ma­si­si için, Cum­hu­ri­yet dö­ne­mi­nin en cid­di atı­lım­la­rın­dan bi­ri ola­rak gö­rü­le­bi­le­cek bu çı­kış, Tür­ki­ye’nin “oyun ku­ru­cu” ol­ma­ya aday bir güç ola­rak al­gı­lan­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğu­ru­yor. Or­ta­do­ğu-Ha­zar-Av­ru­pa ener­ji denk­le­min­de “ki­lit ül­ke” ol­mak gi­bi bir stra­te­jik de­ğer ta­nım­la­ma­sı ya­pan Tür­ki­ye, böl­ge ül­ke­le­riy­le ge­liş­tir­di­ği “çok ya­kın” eko­no­mik ve si­ya­si iliş­ki­ler­le gü­ve­ni­len, sö­zü din­le­nen, da­nı­şı­lan hat­ta umut dev­şi­ri­len bir ül­ke ha­li­ne gel­di. İran ve ABD/İs­ra­il ola­rak iki kes­kin nü­fuz cep­he­si­ne ay­rı­lan, her ül­ke­nin bir cep­he­nin men­su­bu ol­du­ğu böl­ge­de Tür­ki­ye, iki cep­he­nin de bü­tün ül­ke­le­riy­le ko­nu­şup öne­ri­ler­de bu­lun­mak su­re­tiy­le ta­raf­lar ara­sın­da­ki kri­zi yu­mu­şa­tı­yor.
Tür­ki­ye ar­tık ABD’nin böl­ge po­li­ti­ka­la­rı­nın her ala­nın­da yer ala­bi­li­yor, AB’nin Ak­de­niz/Or­ta­do­ğu po­li­ti­ka­la­rı­nı et­ki­le­ye­bi­li­yor, Kör­fez ül­ke­le­riy­le güç­lü eko­no­mik or­tak­lık­lar ku­ra­bi­li­yor ve İran’la gü­ven­lik ve eko­no­mi ala­nın­da sağ­lam yü­rü­yen iliş­ki­le­ri­ni ko­ru­ya­bi­li­yor. ABD-İran kri­zin­de den­ge un­su­ru ola­bi­len, Irak’ın ge­le­ce­ği­ne iliş­kin so­mut öne­ri­ler su­nan, Fi­lis­tin ve Lüb­nan için ba­rış pro­je­le­rin­de ağ­rı­lık­lı rol­ler üs­le­ne­bi­len Tür­ki­ye, ça­tış­ma­la­rın bü­tün ta­raf­la­rı­na söy­le­ye­cek sö­zü bu­lu­nan ye­ga­ne ül­ke.
 
Tür­ki­ye’nin İs­ra­il-Su­ri­ye Ba­rı­şı Rü­ya­sı
Tür­ki­ye’nin, İs­ra­il ve Su­ri­ye ara­sın­da bir­kaç yıl­dır ıs­rar­la de­vam et­tir­di­ği di­ya­log sü­re­ci­ne de bu açı­dan ba­kı­la­bi­lir. Irak iş­ga­lin­den son­ra ABD ile İs­ra­il’in men­zi­le yer­leş­tir­di­ği Su­ri­ye’yi kol­la­yıp ted­ri­ci dö­nü­şü­mü­ne ön­cü­lük eden Tür­ki­ye’nin, ne ka­dar hak­lı ol­du­ğu bir­kaç yıl için­de or­ta­ya çık­tı. Üç-dört yıl ön­ce Şam so­kak­la­rın­da sa­vaş ve di­re­niş yü­rü­yüş­le­ri ya­pı­lır­ken şim­di Su­ri­ye, Tür­ki­ye’nin ön­cü­lü­ğün­de ulus­la­ra­ra­sı sis­tem­le iliş­ki ku­ra­bil­me­nin ra­hat­lı­ğı­nı ya­şı­yor. Tür­ki­ye de İs­ra­il ve Su­ri­ye ara­sın­da, Go­lan Te­pe­le­ri’nin ia­de­si gi­bi cid­di pa­zar­lık­la­rın ya­pı­la­bil­di­ği bir ba­rış, en azın­dan bir di­ya­log sü­re­ci­ne ara­bu­lu­cu­luk ya­pı­yor.
Uzun za­man­dır de­vam eden sü­reç, ta­raf­la­rın 21 Ma­yıs’ta İs­tan­bul’da bir ara­ya gel­me­siy­le so­mut bir aşa­ma­ya gel­di. Bu bu­luş­ma­da, mü­za­ke­re­le­rin 2000 yı­lın­da kal­dı­ğı yer­den de­vam et­me­si, Go­lan Te­pe­le­ri’nin Su­ri­ye’ye ia­de edil­me­si ko­nu­sun­da İs­ra­il ta­ah­hüt­le­ri­nin ye­ni­len­me­si, Tür­ki­ye’nin ta­raf­la­ra ga­ran­ti ver­me­si gi­bi hu­sus­lar­da cid­di me­sa­fe alın­dı. Sü­re­cin yü­rü­tü­le­ce­ği te­mel il­ke­ler ko­nu­sun­da da an­la­şan İs­ra­il ve Su­ri­ye’nin gö­rüş­me­ler­le il­gi­li eş­za­man­lı açık­la­ma­sı şöy­ley­di: “İs­ra­il ve Su­ri­ye, Tür­ki­ye’nin ne­za­re­tin­de ara­cı­lı ba­rış gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­mış­tır. Her iki ta­raf, bu gö­rüş­me­yi iyi ni­yet­le ve açık fi­kir­li­lik­le sür­dü­re­cek­le­ri­ni be­yan et­miş­ler­dir. İki ta­raf, ara­la­rın­da­ki di­ya­lo­gu Mad­rid Kon­fe­ran­sı il­ke­le­ri çer­çe­ve­sin­de, kap­sam­lı ba­rı­şa ula­şıl­ma­sı he­de­fi doğ­rul­tu­sun­da ka­rar­lı ve sü­rek­li bir şe­kil­de yü­rüt­me­yi ka­rar­laş­tır­mış­tır. Her iki ta­raf, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Baş­ba­ka­nı Re­cep Tay­yip Er­do­ğan’a ve Tür­ki­ye’ye bu sü­reç­te­ki ro­lü ve ev sa­hip­li­ği için te­şek­kür et­miş­tir.”
İs­ra­il aşı­rı sa­ğı ABD’de­ki ye­ni-mu­ha­fa­za­kâr çev­re­ler­le bir­lik­te sü­re­ci pro­vo­ke et­mez, İs­ra­il Baş­ba­ka­nı Ehud Ol­mert ik­ti­dar­dan düş­mez ve gir­di­ği ta­ah­hüt­ler ül­ke­sin­de kar­şı­lık bu­lur­sa, Tür­ki­ye’de­ki gö­rüş­me­ler­den ta­ri­hî so­nuç­lar çı­ka­bi­lir. Gö­rüş­me­le­ri­ne Ha­zi­ran’ın ikin­ci haf­ta­sın­da An­ka­ra’da de­vam eden ta­raf­la­rın, Tem­muz ayın­da yi­ne Tür­ki­ye ön­cü­lü­ğün­de doğ­ru­dan gö­rüş­me­le­re ge­çe­bi­le­ce­ği be­lir­ti­li­yor. Öte yan­dan Fran­sa Cum­hur­baş­ka­nı Ni­co­las Sar­kozy’nin Ol­mert ile Su­ri­ye Dev­let Baş­ka­nı Beş­şar Esad’ı Pa­ris’te bir ara­ya ge­tir­mek için iki da­nış­ma­nı­nı Şam’a gön­de­rip bir çe­şit “rol çal­ma” ça­ba­sı­na gir­me­si de dik­kat çe­ki­ci. Ses­siz baş­la­yan mü­za­ke­re­le­rin gi­de­rek dün­ya­nın il­gi oda­ğı ha­li­ne gel­me­si, Al­man­ya ve Rus­ya gi­bi ül­ke­le­rin de ben­zer ni­yet­ler ta­şı­dı­ğı­nın açı­ğa çık­ma­sı, Tür­ki­ye’nin gi­ri­şi­mi­nin öne­mi­ni or­ta­ya ko­yu­yor.
Gö­rüş­me­ler­le il­gi­li ilk re­ak­si­yon, Ha­mas’ın ve Hiz­bul­lah’ın yü­züs­tü bı­ra­kıl­dı­ğı, İran’ın tec­rit edil­me­si sü­re­cin­de An­ka­ra’nın “Tru­va atı” ro­lü­nü üs­len­di­ği, İran-Su­ri­ye ek­se­ni­ni kır­ma­ya ça­lış­tı­ğı şek­lin­de ol­du. An­cak gö­rüş­me­le­re, böl­ge­nin için­de bu­lun­du­ğu şart­lar göz önü­ne alı­na­rak ba­kıl­dı­ğın­da ilk al­gı­la­ma ya­nıl­tı­cı ola­bi­lir. Böl­ge­de üçün­cü bir yol hiç­bir za­man ol­ma­ya­cak­tı, ol­ma­dı da. Ba­rış yok­sa sa­vaş var­dı. Di­ya­log ol­ma­ya­cak­sa si­lah­lar ko­nu­şa­cak­tı. Ba­rış ve di­ya­log yol­la­rı ka­pa­tıl­dı­ğı, sü­rek­li sa­bo­te edil­di­ği için kri­zin, sa­va­şın ta­ri­hi ya­zı­lı­yor­du. Tür­ki­ye ise Ang­lo-Ame­ri­kan/İs­ra­il it­ti­fa­kı Irak’ı iş­gal et­me­ye ha­zır­la­nır­ken bi­le sa­va­şı en­gel­le­mek için bü­yük ça­ba sarf et­miş­ti.
Irak iş­ga­lin­den son­ra ABD cep­he­si, bir an ön­ce Su­ri­ye’yi de da­ğıt­mak is­ti­yor­du. Tür­ki­ye ise, Su­ri­ye’nin tem­kin­li dö­nü­şü­mü için ça­ba har­ca­dı, iş­bir­li­ği yap­tı, des­tek ol­du. ABD Bü­yü­kel­çi­si’nin, Şam’a git­ti­ği için Cum­hur­baş­ka­nı Se­zer’i teh­dit et­ti­ği gün­ler­den şim­di­ler­de Tür­ki­ye’nin de­di­ği ye­re ge­lin­di­ği unu­tul­ma­ma­lı. Do­la­yı­sıy­la İs­ra­il ile ba­rış­tan zi­ya­de as­lın­da bir sa­va­şın ön­len­me­si gi­ri­şi­mi şek­lin­de al­gı­lan­ma­sı ge­re­ken bu sü­reç, İran-Su­ri­ye ek­se­ni­nin kı­rıl­ma­sı ve İs­ra­il’in “ba­rış is­te­me­yen ül­ke” ol­ma­sı ön ka­bu­lü­nün öte­sin­de, Tür­ki­ye’nin nü­fu­zu­nun gös­ter­ge­si, en azın­dan “ba­rış öne­re­bi­len ül­ke” ola­bil­me­si çer­çe­ve­sin­de de­ğer­len­di­ril­me­li.
İs­ra­il-Su­ri­ye gö­rüş­me­le­rin­den ha­re­ket­le böl­ge­de bir çe­şit “Os­man­lı ba­rı­şı” pro­je­si uy­gu­la­ma­ya ko­nu­la­bi­lir. Sa­vaş ha­zır­lık­la­rı­nın tüm hı­zıy­la de­vam et­ti­ği, nük­le­er sal­dı­rı­nın bi­le per­va­sız­ca di­le ge­ti­ri­le­bil­di­ği, ken­di­si teh­dit iken baş­ka­la­rı­nı teh­dit ilan et­me­nin ya­dır­gan­ma­dı­ğı, böl­ge dı­şın­dan ge­len ba­rış pro­je­le­ri­nin bi­le ay­rış­ma­yı ve ça­tış­ma­yı bes­le­di­ği, si­ya­si bu­na­lım­dan eko­no­mik kri­ze ka­dar yer­yü­zü­nün bü­yük sar­sın­tı­lar­la yüz­leş­me ih­ti­ma­li­nin arttığı bir dö­nem­de, 21. yüz­yı­la ayar­lı bü­tün plan­la­ma­la­rın mer­ke­zin­de yer alan bu coğ­raf­ya­da ba­rış ya da en azın­dan et­ki­li di­ya­log ger­çek­le­şe­bi­lir.
İs­ter ba­rış is­ter di­ya­log is­ter­se de ça­tış­ma­yı ön­le­me amaç­lı ol­sun, “Os­man­lı” ifa­de­si­nin bir­çok ki­şi­yi ra­hat­sız ede­ce­ği or­ta­da. Bu ara­yı­şı ki­mi Cum­hu­ri­yet için teh­dit ola­rak al­gı­la­ya­cak, ki­mi sal­ta­nat is­te­ği ola­rak gö­re­cek, ki­mi em­per­yal bir hırs ola­rak ka­bul ede­cek, ki­mi­si de ABD’nin Bü­yük Or­ta­do­ğu Pro­je­si ile ka­rış­tı­ra­cak­tır. An­cak sa­de­ce ko­nu­şa­bil­mek, or­tak bir ile­ti­şim ka­na­lı oluş­tu­ra­bil­mek, kriz­le­ri ön­le­me­ye yö­ne­lik öne­ri­ler ge­liş­tir­mek, yıl­lar­dır bi­ze öne­ri­len ba­rış ve dö­nü­şüm pro­je­le­ri­nin yı­kı­cı so­nuç­la­rı­nı or­ta­dan kal­dır­mak için ba­rış gi­ri­şim­le­ri­ni ge­liş­tir­mek zo­run­da­yız.
Adı­na is­ter “Os­man­lı ba­rı­şı” den­sin is­ter­se baş­ka bir isim bu­lun­sun, ge­re­kir­se acı fe­da­kar­lık­lar ya­pa­rak ken­di ge­le­ce­ği­mi­zi ken­di­miz kur­mak zo­run­da­yız. Çün­kü baş­ka­la­rı­nın bi­zim için kur­du­ğu bir ge­le­cek hiç ol­ma­dı!

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
İbrahim Karagül