Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Sendikacılığın tarihî seyri
Sedat Murat
Dİ­ĞER can­lı­lar­dan fark­lı ola­rak, bi­linç­li ve or­ga­ni­ze ha­re­ket ede­bil­me ye­te­ne­ği so­nu­cun­da in­sa­noğ­lu, av­cı ve top­la­yı­cı top­lum­lar­dan sı­ra­sıy­la kır top­lum­la­rı, ta­rım top­lum­la­rı, sa­na­yi top­lum­la­rı ve ni­ha­yet yir­min­ci as­rın son­la­rı­na doğ­ru bil­gi top­lum­la­rı­na geç­me­yi ba­şar­mış­tır. M.Ö. 8. bin­yıl­da or­ta­ya çı­kan ta­rım dev­ri­mi, av­cı­lık ve top­la­yı­cı­lık­la ge­çi­nen in­san grup­la­rı­nı çift­çi ve ço­ban top­lum­la­rı­na dö­nüş­tür­dü. Ta­rım dev­ri­miy­le bir­lik­te nü­fus art­tı, ye­ni ye­ni şe­hir­ler ve dev­let­ler or­ta­ya çık­tı, önem­li tek­no­lo­jik ge­liş­me­ler ya­şan­dı, ti­ca­ri fa­ali­yet­ler art­tı ve ko­mi­nal mül­ki­yet sis­te­mi doğ­du.
Sa­na­yi Dev­ri­mi ön­ce­sin­de­ki son dö­nem­ler­de ti­ca­ri ka­pi­ta­liz­min ge­liş­me­siy­le bir­lik­te, uzun ça­lış­ma sü­re­le­ri, ka­dın­la­rın ve özel­lik­le de ço­cuk­la­rın aşı­rı bir şe­kil­de ça­lış­tı­rıl­ma­la­rı ve is­tis­mar edil­me­le­ri gi­bi ba­zı so­run­lar or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­dı. Bu dö­nem­de doğ­mak­ta olan iş­çi ha­re­ket­le­ri, bü­tün ül­ke­ler ta­ra­fın­dan yok edil­meye çalışıldı. Ör­ne­ğin, İn­gil­te­re’de iş­çi ha­re­ket­le­ri­ni bas­tı­rı­cı ya­sa­lar çı­kar­tıl­dı; fa­kat di­ğer ta­raf­tan üc­ret­le­rin ye­rel ad­li ma­kam­lar­ca tes­pit edil­me­si il­ke­si can­lan­dı­rı­la­rak, iş­çi­le­rin çı­kar­la­rı­nın da ko­run­ma­sı is­ten­di. Ama hem iş­çi ha­re­ket­le­ri­ni ön­le­me hem de üc­ret ko­nu­sun­da­ki ön­lem­le­rin et­ki­le­ri dü­şük dü­zey­de kal­dı.
Sa­na­yi Top­lu­mun­da Ça­lış­ma Ha­ya­tı ve So­run­la­rı
İn­san gü­cü ye­ri­ne ma­ki­ne­nin ika­me edil­me­siy­le 18. yüz­yı­lın or­ta­la­rın­dan iti­ba­ren baş­la­yan Sa­na­yi Dev­ri­mi’yle bir­lik­te, ta­ri­hin hiç­bir dö­ne­min­de gö­rül­me­miş bir üre­tim dü­ze­yi ve bü­yük göç­ler mey­da­na gel­di. Ye­ral­tı ve ye­rüs­tü kay­nak­la­rı­nın ya­nı sı­ra in­san un­su­ru aşı­rı şe­kil­de ça­lış­tı­rıl­dı ve kul­la­nıl­dı.
Bu dö­ne­min üre­tim ya­pı­sı­na pa­ra­lel ola­rak dü­şün­sel dü­zey­de ka­pi­ta­liz­min te­mel­le­ri de atıl­dı. Dö­ne­me dam­ga­sı­nı vu­ran “Bı­ra­kı­nız yap­sın­lar, bı­ra­kı­nız geç­sin­ler” slo­ga­nı doğ­rul­tu­sun­da, mal ve emek pi­ya­sa­la­rı­na mü­da­ha­le edil­me­di. Mal ve emek pi­ya­sa­la­rı­nın, pi­ya­sa şart­la­rı­na bı­ra­kıl­ma­sıy­la en ide­al or­ta­mın ken­di­li­ğin­den or­ta­ya çı­ka­ca­ğı dü­şü­nül­se de, bek­le­ne­nin ak­si­ne böy­le bir ide­al pi­ya­sa oluş­ma­dı. Ak­si­ne in­san­lık ta­ri­hi­nin he­men he­men hiç­bir dö­ne­min­de gö­rül­me­miş dü­zey­de so­run­lar or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­dı: Sü­rek­li ola­rak ar­tan iş­siz­lik, git­tik­çe dü­şen üc­ret­ler, gün­lük 18 saa­te va­ran ça­lış­ma sü­re­le­ri, küçük yaş­lar­da ço­cuk­la­rın ve ka­dın­la­rın ça­lış­tı­rıl­ma­sı, aşı­rı şe­kil­de is­tih­dam ve is­tis­mar edil­me­le­ri vb.
Bu vah­şi ka­pi­ta­list or­ta­ma eko­no­mik, sos­yal, si­ya­si, di­nî ve kül­tü­rel ne­den­ler­le baş­ta iş­çi­ler ol­mak üze­re ba­zı iş­ve­ren­ler­den, si­ya­si­ler­den, as­ke­rî ve di­nî ke­sim­ler­den yo­ğun tep­ki­ler gel­di. Sa­na­yi ka­pi­ta­liz­mi­nin or­ta­ya çı­kar­dı­ğı so­run­lar kar­şı­sın­da, 19. yüz­yı­lın or­ta­la­rı­na doğ­ru dev­let, oluş­tur­du­ğu ku­rum­lar­la ve çı­kar­mış ol­du­ğu ya­sa­lar­la ça­lış­ma ha­ya­tı­na mü­da­ha­le et­me­ye baş­la­dı.
Dev­le­tin ça­lış­ma ha­ya­tı­na mü­da­ha­le araç­la­rın­dan bi­ri­si de sen­di­ka­lar­dı. Bi­rey­sel ola­rak eme­ğin za­yıf du­rum­da bu­lun­ma­sı ve iş­ve­ren kar­şı­sın­da re­ka­bet ede­me­me­si, iş­çi­le­rin sos­yal ve eko­no­mik hak ve men­fa­at­le­ri­ni is­te­dik­le­ri dü­zey­de el­de ede­bil­me­le­ri için ken­di ara­la­rın­da ör­güt­len­me­le­ri­ne ne­den ol­du.
Baş­ta emek kar­tel­le­ri oluş­tu­ra­bi­le­cek­le­ri dü­şün­ce­siy­le kar­şı çı­kı­lan sen­di­ka­lar, uzun mü­ca­de­le­ler so­nu­cun­da ta­nın­ma­ya baş­lan­dı. Sen­di­ka­la­rın ser­best bir şe­kil­de ku­ru­la­bil­me­si­ne im­kan ta­nı­yan ya­sa­lar, İn­gil­te­re’de 1824, ABD’de 1842, Fran­sa’da 1884 ve Al­man­ya’da 1869’da çı­ka­rıl­dı­.
Ba­tı’da iş­çi­le­rin uzun sü­re­li mü­ca­de­le ve gay­ret­le­ri so­nu­cun­da ka­bul edi­len sen­di­ka­la­rın or­ta­ya çı­kıp ge­li­şe­bil­me­si için ba­zı şart­lar ge­re­ki­yor­du: Sa­na­yi­leş­me­nin bel­li dü­ze­ye ulaş­ma­sı, iş­çi­le­rin hak ve men­fa­at­le­ri­nin di­ğer grup­la­rın hak ve men­fa­at­le­rin­den fark­lı ol­du­ğu bi­lin­ci­ne var­ma­la­rı, iş­çi­ler­le iş­ve­ren­ler ara­sın­da­ki men­fa­at ça­tış­ma­la­rı­nın ve uyuş­maz­lık­la­rı­nın ger­gin­leş­me­si, iş­çi ha­re­ket­le­ri­ne yön ve­re­bi­le­cek li­der kad­ro­nun ol­ma­sı, sen­di­ka­la­rın ser­best bir şe­kil­de ku­ru­la­bil­me­si­ne uy­gun bir ya­sal or­ta­mın bu­lun­ma­sı ve tüm bun­la­ra ila­ve ola­rak de­mok­ra­tik sis­te­min var­lı­ğı.
Ge­nel­de tüm dün­ya­da sen­di­ka­lar 1980’le­re ka­dar ge­rek üye sa­yı­la­rı ge­rek­se bas­kı güç­le­ri ba­kı­mın­dan al­tın çağ­la­rı­nı ya­şa­dı­lar; an­cak da­ha son­ra ge­liş­miş ül­ke­le­rin bü­yük bir kıs­mın­da bu özel­lik­le­ri­ni ve güç­le­ri­ni kay­bet­me­ye baş­la­dı­lar. Sen­di­ka­la­rın, güç­le­ri­ni kay­bet­me­le­rin­de rol oy­na­yan bir­çok fak­tör bu­lu­nu­yor­du: 1973’te or­ta­ya çı­kan ilk pet­rol kri­zi­nin ne­den ol­du­ğu eko­no­mik da­ral­ma, ne­oli­be­ral po­li­ti­ka­la­rın or­ta­ya çık­ma­sı, özel­lik­le üre­tim tek­no­lo­ji­sin­de­ki ye­ni ge­liş­me­le­re bağ­lı ola­rak is­tih­dam ve iş­gü­cü­nün ya­pı­sın­da mey­da­na ge­len de­ğiş­me­ler, ulus­la­ra­ra­sı re­ka­be­ti kı­zış­tı­ran kü­re­sel­leş­me ha­re­ke­ti, es­nek­lik uy­gu­la­ma­la­rı, ta­şe­ron­laş­ma ve sen­di­ka­lar­la il­gi­li ya­sa­lar, sen­di­ka­la­rın or­ta­ya çı­kan bu ye­ni ya­pı­ya uyum sağ­la­ya­bi­le­cek ge­liş­me ve ça­lış­ma­la­rı ger­çek­leş­ti­re­me­me­le­ri.
Gü­nü­müz­de ise ül­ke­le­rin eko­no­mik ve sa­na­yi­leş­me dü­zey­le­ri, sos­yo-kül­tü­rel özel­lik­le­ri, si­ya­sal ve ya­sal ya­pı­la­rı ve iş­ve­ren­le­rin tu­tu­mu­na bağ­lı ola­rak sen­di­ka­la­rın üye sa­yı­la­rı ve güç­le­ri ba­kı­mın­dan ara­la­rın­da önem­li fark­lı­lık­lar bu­lu­nu­yor.
 
Tür­ki­ye’de Sen­di­ka­cı­lık
Tür­ki­ye’de­ki ça­lış­ma iliş­ki­le­ri­nin ta­rih­sel ge­li­şi­mi, Cum­hu­ri­yet ön­ce­si ve son­ra­sı ol­mak üze­re ka­ba­ca iki dö­nem­de ele alı­na­bi­lir.
Os­man­lı’da ge­le­nek­sel ça­lış­ma iliş­ki­le­ri es­naf ör­güt­len­me­si şek­lin­de Ahi Bir­lik­le­ri ta­ra­fın­dan dü­zen­len­miş­ti ve bu sis­te­min çı­rak, kal­fa ve us­ta ol­mak üze­re üç önem­li ak­tö­rü bu­lu­nu­yor­du. Bu sis­tem ça­tış­ma­ya de­ğil da­ya­nış­ma­ya, gü­ven­siz­li­ğe de­ğil kar­şı­lık­lı gü­ve­ne da­ya­nı­yor­du. Uzun sü­re Os­man­lı top­lu­mu­na şe­kil ve­ren ve ge­le­nek­sel ça­lış­ma iliş­ki­le­ri­ni dü­zen­le­yen Ahi Bir­lik­le­ri, ge­rek iç­sel ge­rek­se dış­sal fak­tör­ler ne­de­niy­le za­man­la fonk­si­yon­la­rı­nı kay­bet­me­ye baş­la­dı ve Cum­hu­ri­yet’le bir­lik­le, ba­zı iz­le­ri ve et­ki­le­ri ha­len Türk es­na­fı ara­sın­da ya­şa­ma­ya de­vam et­se de, ta­rih sah­ne­sin­den si­li­nip git­ti.
Os­man­lı dö­ne­min­de­ki bu ge­le­nek­sel iliş­ki­le­rin ya­nı sı­ra Ba­tı­lı tarz­da ça­lış­ma iliş­ki­le­ri, di­ğer bir ifa­dey­le iş­çi ha­re­ket­le­ri ise 19. yüz­yı­lın son­la­rı ile 20. yüz­yı­lın baş­la­rın­da ken­di­si­ni his­set­tir­me­ye baş­la­dı. Bu ge­liş­me­le­re ba­kıl­dı­ğın­da, Tür­ki­ye’de sen­di­ka­cı­lı­ğın yak­la­şık bir asır­lık geç­mi­şi­nin bu­lun­du­ğu­nu söy­le­mek müm­kün.
24 Tem­muz 1908’de ilan edi­len İkin­ci Meş­ru­ti­yet’ten ön­ce Ame­le­per­ver Ce­mi­ye­ti ve Os­man­lı Ame­le Ce­mi­ye­ti gi­bi ba­zı ör­güt­ler ku­rul­mak­la bir­lik­te, sen­di­ka­cı­lık ala­nın­da asıl can­lan­ma bu dö­nem­den son­ra ger­çek­leş­ti. II. Meş­ru­ti­yet’in ila­nıy­la ye­ni dö­ne­min ada­let, da­ya­nış­ma, eşit­lik, hür­ri­yet ve kar­deş­lik slo­gan­la­rı iş­çi­le­ri de et­ki­le­di ve özel­lik­le de ya­ban­cı ser­ma­ye­li iş­yer­le­rin­de önem­li grev­ler mey­da­na gel­di. Bu grev­ler üze­ri­ne İt­ti­hat ve Te­rak­ki hü­kü­me­ti iş­ve­ren­den ya­na ta­vır koy­du ve Ekim 1908’de “Ta­til-i Eş­gal Ce­mi­yet­le­ri Hak­kın­da Ka­nun-ı Mu­vak­kat”ın ka­bul edil­me­siy­le grev­ler so­na er­di. Bu ka­nun Ağus­tos 1909’da “Ta­til-i Eş­gal Ka­nu­nu” ola­rak yü­rür­lü­ğe gir­di. Ye­ni çı­kan bu ka­nun­la ce­mi­yet kur­mak ya­sak­lan­dı, grev yap­mak da zo­run­lu uz­laş­ma dö­nem­le­ri ile zor­laş­tı­rıl­dı. An­cak bu ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den son­ra da ço­ğu, ya­sa kap­sa­mı dı­şın­da 38 grev ger­çek­leş­ti­ril­di.
1923’te Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin ila­nın­dan ön­ce ku­rul­muş olan Tür­ki­ye İş­çi Der­ne­ği, Bey­nel­mi­lel İş­çi­ler İt­ti­ha­dı ve İs­tan­bul Umum Ame­le Bir­li­ği gi­bi iş­çi ör­güt­le­ri Cum­hu­ri­yet’in ilk yıl­la­rın­da da var­lık­la­rı­nı de­vam et­tir­di. Bun­lar dö­ne­min ilk iş­çi ör­güt­le­ri ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir. Cum­hu­ri­yet’in ilk yıl­la­rın­da eko­no­mi­nin mil­li­leş­ti­ril­me­si için gös­te­ri­len yo­ğun ça­ba­lar doğ­rul­tu­sun­da 1 Ara­lık 1922’de Mil­li Türk Ti­ca­ret Bir­li­ği (MTTB) ku­rul­du; da­ha son­ra MTTB’yi ku­ran­lar, İs­tan­bul’un Türk ve Müs­lü­man es­na­fı­nı İs­tan­bul Es­naf Ce­mi­yet­le­ri Bir­li­ği (İECB), iş­çi­le­ri ise İs­tan­bul Umum Ame­le Bir­li­ği (İU­AB) ça­tı­sı al­tın­da ör­güt­le­di­ler. Di­ğer ta­raf­tan, İz­mir İk­ti­sat Kon­gre­si’nde alı­nan bir ka­rar üze­ri­ne Ara­lık 1923’te İs­tan­bul’da Tür­ki­ye Umum Ame­le Bir­li­ği (TU­AB) ku­rul­du; an­cak ör­gü­tün ça­lış­ma­sı­na fır­sat ve­ril­me­di. 1924’te Şark De­mir­yol­la­rı İş­çi­le­ri, İUAB’nin hü­kü­met ve iş­ve­ren yan­lı­sı tu­tu­mu­nu de­ğiş­tir­me­ye­cek­le­ri­ni an­la­yın­ca bu ör­gü­tü terk edip Ame­le Tea­li Ce­mi­ye­ti’ni kur­du­lar; an­cak bu da 1928’de ya­sak­lan­dı.
1930’da Ser­best Fır­ka’nın ku­rul­ma­sı­na izin ve­ril­me­si ve ba­sın san­sü­rü­nün kalk­ma­sı üze­ri­ne İs­tan­bul ve İz­mir’de iş­çi ha­re­ke­ti­nin bu gö­re­ce­li öz­gür­lük­ten ya­rar­la­nıp fa­ali­yet­ler gös­ter­me­si (grev­ler gi­bi) ik­ti­dar­da­ki CHP’yi te­dir­gin et­ti. Bu­nun üze­ri­ne CHP, bir yan­dan mu­ha­lif işçi ha­re­ket­le­ri­ni sin­dir­me yo­lu­na baş­vur­du, di­ğer yan­dan da giz­li iş­çi ör­güt­len­me­le­ri­ni ön­le­mek ve kontrol al­tı­na al­mak için biz­zat iş­çi ör­güt­len­me­si­ni üst­len­di. İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı so­nu­na dek sa­de­ce CHP’yle iyi iliş­ki­ler için­de olan iş­çi ör­güt­le­ri ya­şa­ya­bil­di.
Sa­vaş son­ra­sın­da bir yan­dan dış fak­tör­le­rin di­ğer yan­dan iç fak­tör­le­rin et­ki­siy­le çok par­ti­li re­ji­me yö­ne­lin­di; 1946’da bir­çok si­ya­si par­ti, der­nek ve ör­güt ku­rul­du. 1947 ta­rih­li Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı’ndan son­ra CHP, ön­ce 1920’li, 1930’lu yıl­lar­dan ka­lan ve­ya 1946’da kur­durt­tu­ğu der­nek­le­rin bir­ço­ğu­nu Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı’na in­ti­bak et­ti­re­rek sen­di­ka ha­li­ne dö­nüş­tür­dü; da­ha son­ra ye­ni sen­di­ka­lar kur­mak için CHP sem­pa­ti­za­nı ve­ya üye­si iş­çi­le­ri gö­rev­len­dir­di. 1947’de mu­ha­le­fet­te bu­lu­nan DP, grev hak­kı­nın ta­nın­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni sa­vun­du ve 1949’da bu­na prog­ra­mın­da yer ver­di; an­cak 1950’de ik­ti­da­ra ge­lin­ce grev hak­kı­nı ta­nı­mak­tan vaz­geç­ti. Bun­dan son­ra ise CHP, grev hak­kı­nı be­nim­se­di.
Yi­ne de bu sü­reç­te çok il­ginç ve önem­li grev­ler mey­da­na gel­miş­tir: İs­tan­bul Mü­ret­tip­ler Gre­vi (6 Ey­lül 1923), Şark De­mir­yol­la­rı Şir­ke­ti Gre­vi (19-28 Ka­sım 1923), İs­tan­bul Li­man İş­çi­le­ri­nin Gre­vi (Ocak 1927), İz­mir Li­man İş­çi­le­ri­nin Gre­vi (8 Ekim 1946), İs­tan­bul Çi­men­to Fab­ri­ka­sın­da İş­ye­ri İş­ga­li Gre­vi (1948), Ereğ­li Kö­mür İş­let­me­si İş­çi­le­ri­nin “Si­ya­sal Gre­vi” (13-15 Ma­yıs 1950), Zey­tin­bur­nu Türk Çi­men­to­su ve Ki­re­ci A.Ş.’de Grev (14 Ara­lık 1959).
27 Ma­yıs 1960 Dar­be­si’yle on yıl­lık DP ik­ti­da­rı­na son ve­ren dev­let bü­rok­ra­si­si­nin DP yö­ne­ti­ci­le­ri­ni idam et­me­le­ri­ni ve hal­kın bü­yük bir ço­ğun­lu­nun ter­ci­hiy­le oluş­tu­rul­muş de­mok­ra­tik sis­te­mi bal­ta­la­ma­la­rı­nı onay­la­mak as­la müm­kün ol­ma­mak­la bir­lik­te, 1961 Ana­ya­sa­sı ve 1963’te ka­bul edi­len 274 ve 275 sa­yı­lı ya­sa­lar­la sen­di­ka­la­ra önem­li hak­lar ta­nın­dı­ğı­nı söy­le­ye­bi­li­riz. Ge­rek Ana­ya­sa ge­rek­se ya­sa­la­rın sağ­la­mış ol­du­ğu öz­gür­lük or­ta­mın­dan ya­rar­la­na­rak 1960-1980 yıl­la­rı ara­sın­da yo­ğun bir sen­di­kal ör­güt­len­me gö­rül­dü ve çok sa­yı­da grev mey­da­na gel­di. Grev sa­yı­la­rın­da­ki bu ar­tı­şın ya­nı sı­ra si­ya­si olay­lar­la mey­da­na ge­len bü­yük can ka­yıp­la­rı, 12 Ey­lül 1980 Dar­be­si’nin ger­çek­leş­me­si­ne yol aç­tı. Geç­miş dö­ne­me ade­ta bir tep­ki ni­te­li­ği ta­şı­yan 1982 Ana­ya­sa­sı ile 2821 ve 2822 sa­yı­lı ya­sa­lar, sen­di­kal öz­gür­lük­ler ala­nın­da önem­li kı­sıt­la­ma­lar ge­tir­di, bir­çok sen­di­ka ka­pa­tıl­dı ve re­el üc­ret­ler­de önem­li dü­şüş­ler ya­şan­dı.
Gü­nü­müz­de de ül­ke­miz­de­ki sen­di­kal ör­güt­len­me­nin ve sen­di­ka­laş­ma oran­la­rı­nın is­te­ni­len dü­zey­de ol­ma­dı­ğı açık. Sen­di­ka­lar dün­ya­da mey­da­na ge­len kü­re­sel­leş­me ha­re­ke­ti­ne ade­ta tes­lim ol­du ve ar­zu edi­len ge­liş­me­yi bir tür­lü tam ola­rak ger­çek­leş­ti­re­me­di. 1983’ten be­ri Ana­ya­sa ve sen­di­kal ya­sa­lar­da ba­zı de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­ma­sı­na kar­şın, ha­len Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı’nda kök­lü de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­ma­sı ko­nu­sun­da ça­lış­ma­lar de­vam et­mek­te­dir. Sen­di­ka­la­rın ge­rek ken­di­le­rin­den ge­rek­se dı­şa­rı­dan kay­nak­la­nan so­run­la­rı­nın çö­zü­mü için ge­rek­li adım­la­rın bir an ön­ce atıl­ma­sı el­zem­dir.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Sedat Murat