Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2010) > Merhaba >
Merhaba
Bu memlekette bugüne dek “milletine düşman bir devlet” neden “devletine düşman bir millet” yaratmadı? Kısacık tarihine onca zulmü, adaletsizliği, kıyım ve işkenceyi sığdıran bir otorite için bu sorunun cevabı oldukça netti: Kafeste tutulan bir millet, nefret değil minnet ederdi. Çünkü kafes, içindekileri tehlikelerden korur, hazır nimetlere boğar, onlara küçük ama sıcak bir yuva sunardı. Kafesçi oligarşi, seksen altı yıllık tarihi boyunca hep bu yanlış okumadan hareket etti.
Oysa millet, devlete düşman olmayı değil, onu dönüştürmeyi seçti. Bir gün dönüşeceğine, değişeceğine, kendisiyle barışacağına inandığı bir devlet gördü karşısında. Millet, Tek Parti döneminde dahi devleti dönüştürme gücüne sahip olduğuna inandı. Bu süreçte kafesçi oligarşi, kendi milletine, toplumuna savaş açmaktan, onları fişlemekten, psikolojik harp nesnesine dönüştürmekten, asker dipçiğine muhatap etmekten vazgeçmedi.
Ne var ki bugün “halk kafeste gerek” diyenler, Dersim Katliamı’nı göğsünü gere gere savunanlar, kafesin çoktan kırıldığını, yaşadıkları dünyanın Hitler’in, Mussolini’nin dünyası olmadığını kavrayamıyorlar.
Türkiye dönüşüyor. Biz de bu ay bu dönüşümün unsurlarından birini ele aldık. Dosya başlığımız, “Medyanın Dönüşümü”. M. Mücahit Küçükyılmaz, Ragıp Duran, Nuh Yılmaz, Sadık Ünay, Hediyetullah Aydeniz ve Alim Arlı, Türkiye’de medyanın yaşadığı dönüşümü büyük bir başarıyla ortaya koydular.
SöyleşiYORUM konuğumuz, Türkiye’de medya çözümlemesi kültürünün gelişimine büyük katkılarda bulunmuş olan usta kalem Alper Görmüş. Türkiye’nin geri dönüşsüz bir yola girdiğini belirten Görmüş, medyanın akıbetini “statüko güçleri” ile “demokrasi güçleri” arasındaki mücadelenin seyrinin belirleyeceğini ifade ediyor ve ekliyor:
Türkiye güzelleştikçe, medyası da güzelleşecek.

Paylaş Tavsiye Et