Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2009) > Memleket Hali > Yolsuzluk yol olmasın
Memleket Hali
Yolsuzluk yol olmasın
Yücel Bulut
AL­MAN­YA’DA gö­rü­lüp ka­ra­ra bağ­la­nan De­niz Fe­ne­ri e.V. da­va­sı, iç po­li­ti­ka­da da hay­li sert tar­tış­ma­la­ra se­be­bi­yet ver­di. Med­ya­ya ye­ni ye­ni yan­sı­tıl­ma­ya baş­la­nan, RTÜK Baş­ka­nı Za­hit Ak­man’ın is­mi­nin de için­de ol­du­ğu ye­ni bir yol­suz­luk da­va­sı, me­se­le­nin o der­nek­le sı­nır­lı kal­ma­ya­ca­ğı­nı gös­te­ri­yor. Her iki da­va­nın da, Al­man­ya mer­kez­li ol­ma­sı ve yol­suz­luk­la­rın mer­ke­zin­de bir şe­kil­de AKP ve­ya Baş­ba­kan Er­do­ğan ile iliş­ki ku­ru­la­bi­le­cek şa­hıs­la­rın bu­lun­ma­sı, me­se­le­yi da­ha da kar­ma­şık ve önem­li kı­lı­yor.
De­niz Fe­ne­ri e.V. da­va­sın­dan ev­vel, AKP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı ve Mil­let­ve­ki­li Şa­ban Diş­li hak­kın­da­ki suç­la­ma­lar ve Ga­zi­an­tep Be­le­di­ye­si bağ­la­mın­da gün­de­me ge­len yol­suz­luk id­di­ala­rı med­ya­da gün­de­mi iş­gal et­mek­tey­di. Şa­ban Diş­li, suç­la­ma­lar kar­şı­sın­da par­ti­de­ki gö­rev­le­rin­den is­ti­fa et­mek du­ru­mun­da kal­dı. Fa­kat De­niz Fe­ne­ri e.V. hak­kın­da­ki id­dia­lar ve da­ha­sı so­rum­lu­la­rı­nın suç­la­rı­nın sa­bit bu­lu­nup hü­küm giy­me­le­ri, di­ğer­le­rin­den muh­te­va yö­nüy­le çok fark­lı. Bu­ra­da sı­nır­sız kâr/ka­zanç gü­dü­sü­nün ser­se­me çe­vir­di­ği in­san­lar do­lan­dı­rıl­mı­yor­lar. İn­san­la­rın yar­dım duy­gu­la­rı­nın is­tis­ma­rı so­nu­cun­da top­la­nan pa­ra­la­rın, ara­la­rın­da bir te­le­viz­yon ka­na­lı­nın da bu­lun­du­ğu pek çok fark­lı ti­ca­ri işin fi­nans­ma­nın­da kul­la­nıl­mış ol­ma­sı söz ko­nu­su. Hem de İs­lam’la iliş­ki­len­di­ril­miş bir söy­lem­le ger­çek­leş­ti­ri­len bu is­tis­mar, her şey­den ön­ce, in­san­la­rın yar­dım duy­gu­la­rı­nı öl­dü­rür, inanç­la­rı­na ve in­san­la­ra gü­ven­le­ri­ni sar­sar.
Bu or­ga­ni­zas­yo­nu ku­ran­la­rın ve yü­rü­ten­le­rin, Tür­ki­ye’nin bu­gü­nün­de ve ge­le­ce­ğin­de söz sa­hi­bi ol­mak is­te­yen İs­lam­cı si­ya­salbir ge­le­nek ile iliş­ki­li ol­ma­la­rı -bu­gün bu iliş­ki­nin sü­rüp sür­me­me­si ya da ma­hi­ye­ti­nin ne ol­du­ğu çok da önem­li de­ğil- işin va­ha­me­ti­ni da­ha da ar­tı­rı­yor. Zi­ra mah­ke­me­de yar­gı­la­nan ki­şi­ler ve ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ad­la­rı sık­ça zik­re­di­len şa­hıs­lar, mah­ke­me­ye çı­ka­na dek geç­miş­ten ge­len iş­le­ri­ni de­vam et­ti­ren ve in­san­lar ara­sın­da say­gı gö­ren mu­te­ber ki­şi­ler. Bu da or­ga­ni­zas­yo­nun do­ğa­sın­dan kay­nak­la­nan sı­kın­tı­la­rın ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor. (Mev­cut yar­dım ku­ru­luş­la­rı­nın, bu kö­tü ör­nek­ten ha­re­ket­le, or­ga­ni­zas­yon ya­pı­la­rı­nı ve iş­le­yiş­le­ri­ni cid­di bi­çim­de göz­den ge­çir­me­le­ri ge­re­ki­yor.)
Su­is­ti­mal­le­re açık, de­ne­ti­me ka­pa­lı or­ga­ni­zas­yon­lar kur­ma be­ce­ri­si gös­te­ren si­ya­sal ge­le­ne­ğin Tür­ki­ye için ye­ni bir söz, al­ter­na­tif bir söy­lem ge­liş­ti­re­bil­me ih­ti­ma­li ka­lır mı? Söy­ler söy­le­me­si­ne bel­ki de, il­ti­fat gös­te­ren olur mu? Da­ha­sı kur­duk­la­rı böy­le­si prob­lem­li or­ga­ni­zas­yon­la­rın do­ğur­duk­la­rı na­hoş so­nuç­lar; sa­hip­len­dik­le­ri, ona atıf­la ken­di­le­ri­ni ta­nım­la­dık­la­rı, yü­celt­me id­di­asıy­la or­ta­ya çık­tık­la­rı ve bü­tün bu iş­le­ri de bu amaç için ger­çek­leş­tir­dik­le­ri de­ğer­le­re za­rar ver­mi­yor mu?
O ne­den­le, De­niz Fe­ne­ri e.V. ve di­ğer yol­suz­luk id­di­ala­rı gün­de­me gel­di­ğin­de, bu­gün de­ğiş­ti­ği­ni ifa­de et­se de ni­hai nok­ta­da bu ge­le­nek­ten ge­len Baş­ba­kan Er­do­ğan’dan he­men bu id­di­ala­rın üze­ri­ne git­me­si; ge­rek­li araş­tır­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı­nı, bir su­is­ti­mal söz ko­nu­su ise so­rum­lu­la­rın ce­za­lan­dır­ılma­la­rı­nı ve bu tür­den su­is­ti­mal­le­rin önü­ne geç­mek için uy­gun ön­lem­le­rin alın­ma­sı­nı sağ­la­ma­sı bek­le­nir­di. Fa­kat o, fark­lı bir si­ya­set iz­le­me­yi ter­cih et­ti: He­de­fe Do­ğan Med­ya Gru­bu’nu ve pat­ro­nu­nu yer­leş­tir­mek.
 
Erdoğan versus Doğan
Pe­ki Baş­ba­kan ile Ay­dın Do­ğan ara­sın­da­ki ça­tış­ma ne an­la­ma ge­li­yor? Bir kı­sım çev­re­ler, bu ça­tış­ma­yı, ulus­la­ra­ra­sı güç den­ge­le­ri ve he­sap­laş­ma­la­rı bağ­la­mın­da açık­la­ma­ya ça­lı­şı­yor. Şu ana ka­dar, yol­suz­luk suç­la­ma­la­rı ara­sın­da gün­de­mi en faz­la meş­gul ede­n De­niz Fe­ne­ri e.V. ola­yı, Al­man­ya mer­kez­li bir sü­reç­ti. Med­ya­ya yan­sı­dı­ğı ka­da­rıy­la, Al­man­ya’da, Za­hit Ak­man’ın da adı­nın geç­ti­ği ye­ni bir yol­suz­luk dos­ya­sı açıl­mak üze­re. Bu tür­den gi­ri­şim­ler ve Do­ğan’ın Al­man­ya ile iliş­ki­le­ri­nin öne çı­ka­rıl­ma­sı, hü­kü­met kad­ro­la­rı­na yö­ne­lik ola­rak gün­de­me ge­ti­ri­len yol­suz­luk suç­la­ma­la­rın­da Al­man­ya’nın mer­ke­ze otur­tul­ma­sı­na ve söz ko­nu­su me­se­le­le­ri “ulus­la­ra­ra­sı güç he­sap­laş­ma­la­rı” ba­zın­da açık­la­ma­ya bir da­ya­nak teş­kil edi­yor. Al­man­ya’nın ulus­la­ra­ra­sı bir güç ola­rak ken­di adı­na ya da baş­ka­la­rı adı­na bel­li ta­lep­le­ri­nin ola­bi­le­ce­ği ve bu ta­lep­le­ri­ni ger­çek­leş­ti­re­bil­mek için çe­şit­li ens­trü­man­lar kul­la­na­bi­le­ce­ği ger­çe­ği dü­şü­nül­dü­ğün­de hiç de ya­ba­na atı­lır bir id­di­a de­ğil bu. Fa­kat bu tür­den açık­la­ma ça­ba­la­rı­nın, mev­cut olay­lar­da­ki ak­tör­le­rin rol­le­ri­ni/suç­la­rı­nı önem­siz kıl­mak ya da göz­den ka­çır­mak gi­bi giz­li bir iş­lev gör­dü­ğü de unu­tul­ma­ma­lı.
Söz ko­nu­su çe­kiş­me­yi, Tür­ki­ye’nin sı­nıf ya­pı­sın­da­ki ge­liş­me­le­rin bir uzan­tı­sı ola­rak yo­rum­la­yan­lar ya da Baş­ba­kan’ın ka­rak­te­ris­tik özel­lik­le­ri­ne da­yan­dı­ra­rak açık­la­yan­lar da ol­du. Fa­kat ka­na­ati­miz­ce, Baş­ba­kan Er­do­ğan, ye­rel se­çim­le­rin yak­laş­tı­ğı önü­müz­de­ki dö­nem­de ra­kip­le­ri­nin, par­ti­si­ni yıp­ra­ta­cak ve do­la­yı­sıy­la da oy kay­bı­na uğ­ra­ta­cak se­çim stra­te­ji­le­ri­ni “yol­suz­luk” üze­ri­ne ku­ra­cak­la­rı­nı ön­gör­dü. Bu açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da Er­do­ğan’ın çı­kış­la­rı ne ulus­la­ra­ra­sı bir he­sap­laş­ma­nın uzan­tı­la­rı ne es­ki elit­le­rin ye­ri­ne ye­ni elit­le­rin geç­me­si­ni he­def­le­yen bir sı­nıf ça­tış­ma­sı­nın yan­sı­ma­sı ve ne de Er­do­ğan’ın ki­şi­sel özel­lik­le­riy­le açık­la­na­bi­lir. Bel­ki bü­tün bu un­sur­lar­dan iz­ler ta­şı­yan fa­kat bü­tü­nüy­le fark­lı bir çer­çe­ve­de, Baş­ba­kan’ın, ra­kip­le­ri­nin stra­te­ji­le­ri­ni ge­çer­siz kıl­ma­ya yö­ne­lik ken­di se­çim stra­te­ji­si­nin iz­le­ri­ni ve baş­lan­gıç­la­rı­nı bu­la­bi­le­ce­ği­miz bir du­rum­la kar­şı kar­şı­ya­yız.
AKP, ka­pat­ma da­va­sı gi­bi bir ba­di­re­den geç­ti. Ka­pat­ma da­va­sı­na ko­nu edi­len me­se­le­ler, AKP’nin oy­la­rı­nı da­ha da ar­tır­ma­sı­na ne­den ol­du. An­cak yol­suz­luk suç­la­ma­la­rı, hem de in­san­la­rın yar­dım duy­gu­la­rı­nın ve di­nî inanç­la­rı­nın is­tis­ma­rı­na da­ya­lı id­dia­lar kar­şı­sın­da ay­nı ba­şa­rı­nın ya­ka­la­na­bil­me­si pek müm­kün de­ğil. Önü­müz­de­ki dö­nem­de yol­suz­luk dos­ya­la­rı­nın da­ha da ço­ğa­la­rak gün­de­me gel­di­ği­ni gör­mek biz­le­ri şa­şırt­ma­ya­cak­tır. Ni­te­kim peş pe­şe bu tür­den dos­ya­lar açı­lı­yor. Her açı­lan dos­ya da, AKP’nin ha­ne­si­ne bir ek­si ola­rak ya­zı­lı­yor. Şa­ban Diş­li’yle ilk fi­re ve­ril­di. Önü­müz­de­ki sü­reç­te, bu­na ben­zer fi­re­le­rin sa­yı­sı­nın art­ma­sı muh­te­mel.
Baş­ba­kan ne bu yol­suz­luk id­di­ala­rı­nın araş­tı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik bir söy­lem ge­liş­tir­di ne de bu id­di­ala­rın asıl sa­hip­le­ri­ni mu­ha­tap al­dı. Da­ha zi­ya­de bu si­ya­se­ti dil­len­di­ren araç­la­rı ve o araç­la­rın sa­hi­bi­ni he­def ola­rak seç­ti. Bu tür­den ha­ber­le­ri med­ya­da dil­len­di­re­bi­le­cek ye­ga­ne güç du­ru­mun­da­ki Do­ğan Med­ya Gru­bu’nu da, Ay­dın Do­ğan’ın pet­rol ya­tı­rım­la­rı ve Hil­ton ara­zi­si­ne iliş­kin ta­lep­le­ri­ni öne çı­kar­mak su­re­tiy­le, pat­ron­la­rı­nın ki­şi­sel hırs­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­mek için her tür­lü ya­lan üre­ten bir araç ko­nu­mu­na in­dir­ge­di. Böy­le­lik­le ha­ber ge­ti­ren­le­rin inan­dı­rı­cı­lık­la­rı­nı kuş­ku­lu ha­le ge­tir­di. Bu si­ya­se­tin, eğer ko­şul­lar Baş­ba­kan’ın is­te­di­ği şe­kil­de ge­li­şir­se, et­ki­li ola­ca­ğı da açık. An­cak Baş­ba­kan’ın bu sü­reç­te kul­lan­dı­ğı -ki­mi za­man aşı­rı­ya ka­çan- üs­lu­bu, söz ko­nu­su si­ya­se­ti­nin ba­şa­rı­sı­nı tar­tı­şı­lır ha­le ge­ti­ri­yor. Ay­rı­ca yol­suz­luk­lar­da adı ge­çen şa­hıs­lar­la il­gi­li bir­bi­ri ar­dı­na med­ya­ya dü­şen ha­ber­ler, Baş­ba­kan’ın, bu si­ya­se­ti­ni sür­dür­me ko­nu­sun­da ne öl­çü­de ıs­rar­lı ola­ca­ğı ko­nu­sun­da da cid­di şüp­he­ler uyan­dı­rı­yor.
Yol­suz­luk suç­la­ma­la­rı kar­şı­sın­da Baş­ba­kan’ın tav­rı­nın an­la­şı­la­bi­lir se­bep­le­ri ola­bi­lir: İd­di­a edi­len yan­lış­la­rı yap­ma­ya­cak­la­rı­na duy­du­ğu inanç­la ya­kın çev­re­si­ni ko­ru­mak, ye­ni bir elit sı­nı­fı ya­rat­mak vb. gi­bi. Fa­kat bü­tün bun­lar, key­fî bir şe­kil­de ger­çek­leş­ti­ri­le­mez. Her işin hu­kuk ve ah­lak ku­ral­la­rı içe­ri­sin­de ka­lı­na­rak ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor. An­la­şı­lan o ki, onun bu si­ya­se­ti­ni ki­şi­sel ih­ti­ras­la­rı doğ­rul­tu­sun­da kul­la­nan­lar var. Bun­lar ki­şi­sel ka­zanç­la­rı için hu­kuk dü­ze­ni­nin açık­la­rın­dan ga­yet gü­zel ya­rar­la­nı­yor­lar. İs­lam’ı ve Müs­lü­man­la­rı is­tis­mar edi­yor­lar. Ta­kip edi­len bu key­fî po­li­ti­ka­lar so­nu­cun­da or­ta­ya çı­kan, yal­nız­ca ye­ni ve üret­ken bir sı­nıf da de­ğil as­lın­da. Sa­yı­la­rı ne ka­dar bi­le­mem, ama mi­de bu­lan­dı­ra­cak den­li çok ol­du­ğu ke­sin olan -şi­ka­yet edi­len geç­miş­te­ki­le­re ben­zer- vur­gun­cu ye­ni bir sı­nıf da­ha tü­rü­yor. Şah­si ka­zanç­la­rı­nı her şe­yin önü­ne ge­çi­ren bu vur­gun­cu­lar yü­zün­den in­san­la­rın yar­dım ve gü­ven duy­gu­la­rı ze­de­le­ni­yor, bü­tün bir ca­mi­a töh­met al­tın­da bı­ra­kı­lı­yor. Vah­şi ka­pi­ta­lizm ve vur­gun­cu­luk, de­ğer­le­re ve ah­la­ka ga­le­be ça­lı­yor. Bu­na hiç kim­se­nin hak­kı yok­tur. Baş­ba­kan’dan ön­ce­lik­le bek­le­nen de bu va­him gi­di­şa­tı en­gel­le­me­si­dir.
Bir an­da maz­lum ro­lü­ne so­yu­nan Ay­dın Do­ğan’a ve hiz­met­li­le­ri­ne ne de­me­li pe­ki? Ne ka­dar da hak, hu­kuk, de­mok­ra­si sa­vu­nu­cu­suy­muş­lar da bi­zim ha­be­ri­miz yok­muş me­ğer­se! Baş­ba­kan’ın ga­za­bı­na dü­rüst­lü­ğü ve de­mok­ra­si aş­kı yü­zün­den uğ­ra­yan bu maz­lum, ah­lak tim­sa­li Ay­dın Do­ğan; es­ki De­niz Kuv­vet­le­ri Ko­mu­ta­nı Öz­den Ör­nek’in dar­be gün­lük­le­rin­de adı ge­çen, ga­ze­te­le­ri­ne at­tı­ğı man­şet­ler, öne çı­kar­dı­ğı re­sim ve ha­ber­ler­le ül­ke­yi dar­be ko­şul­la­rı­na ha­zır­la­ma­ya ça­lı­şan ki­şi­den fark­lı bi­ri ol­sa ge­rek­tir! Ga­ze­te­le­rin­de ya­zan hiç­bir ya­za­ra da mü­da­ha­le et­me­ye­cek de­re­ce­de ba­sın öz­gür­lü­ğü­ne önem ve­ren bir ki­şiy­miş Ay­dın Do­ğan. Do­ğan’ın ka­lem­şo­ru ol­ma­dık­la­rı­nı is­pat­la­mak için ka­le­mi­ne sa­rı­lan ya­zar­la­rı, yaz­dık­la­rıy­la tam da onun “ka­lem­şor”u ol­duk­la­rı­nı ilan et­tik­le­ri­nin far­kın­da de­ğil­ler!
Ül­ke men­fa­at­le­ri­ni her şe­yin önün­de tu­tan Ay­dın Do­ğan, Baş­ba­kan’dan ya­sa­dı­şı bir şey de is­te­me­miş za­ten ifa­de­le­ri­ne gö­re. Haz­ret, sa­de­ce, “Baş­ka­la­rı­na sun­du­ğun gay­ri ka­nu­nî im­ti­yaz­la­rı ba­na da ta­nı” di­yor. Ne di­ye­lim, o da hak­lı! Bi­ri yer, bi­ri ba­kar; kı­ya­met on­dan ko­par!
 
Bu Dal­ga­lar Du­rul­maz
Er­ge­ne­kon so­ruş­tur­ma­sı dal­ga dal­ga ka­ba­rı­yor. 8. dal­ga da gel­miş. Hoş gel­di, sa­fa gel­di. Bu ül­ke, ni­ce­si­ni da­ha mi­sa­fir ede­bi­le­cek po­tan­si­ye­le sa­hip. Bir ta­raf­tan ye­ni gö­zal­tı­lar ve tu­tuk­la­ma­lar­la içe­ri­si dol­du­ru­lu­yor, bir ta­raf­tan da tah­li­ye mus­luk­la­rı ça­lış­tı­rı­lı­yor. Şe­ner Eruy­gur Pa­şa, sağ­lık ge­rek­çe­siy­le tah­li­ye edil­miş. Hur­şit To­lon’un da sağ­lık prob­lem­le­ri ol­du­ğu ha­ber­le­ri ga­ze­te say­fa­la­rı­na düş­me­ye baş­la­dı. Ya­kın­da o da sağ­lık ge­rek­çe­siy­le tah­li­ye edi­lir­se hiç şa­şır­ma­yın.
Ora­da, Kurt­lar Va­di­si’yle ay­dın­la­nan hal­kı­mı­zın ze­kâ­sıy­la alay eden bi­ri­le­ri mi var?

Paylaş Tavsiye Et