Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2008) > Türkiye Siyaset > Milliyetçiliğini arayan hareket
Türkiye Siyaset
Milliyetçiliğini arayan hareket
Abdülhamit Kırmızı
KİM­LİK­LER, bi­lin­çal­tı­nın bir ala­nı olan gün­de­lik ha­yat­ta her gün ye­ni­den üre­ti­lir. Mil­li­yet­çi­lik de, so­yut bir top­lu­luk ola­rak mil­let kim­li­ği­nin her da­im ta­hay­yül edil­me­si için ça­lı­şan sü­rek­li bir ha­tır­lat­ma ha­li­dir. Mil­li­yet­çi­lik bu­nu sa­de­ce mağ­du­ri­yet ve tec­rit edil­miş­lik di­liy­le, bö­lün­me pa­ra­no­ya­sıy­la yap­maz; gün­de­lik li­san­la, ru­tin dil alış­kan­lık­la­rıy­la, edin­dir­di­ği iti­yat­lar­la, ha­ya­ta zerk et­ti­ği sem­bol­ler­le ya­par. So­nuç­ta mil­let­li­ği­miz öy­le bir do­ğal­lı­ğa ka­vu­şur ki, ve­ri­li bir alan­da olu­şan mil­li bi­linç­le dün­ya­yı oku­ruz ve tarz-ı ha­ya­tı­mı­zı mil­li kim­li­ği­miz ek­se­nin­de yön­len­di­ri­riz.
Son yıl­lar­da ya­şa­nan çe­te­leş­me­ler, dar­be te­şeb­büs­le­ri, Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri, bay­rak as­ma ve yak­ma kriz­le­ri, mil­li maç son­ra­sı in­fi­al­ler as­lın­da ön­ce­den oluş­tu­rul­muş ide­olo­jik te­mel­le­re da­ya­nır. Ge­çi­ci gö­rü­nen bu kriz­ler, bu kriz­le­rin ol­ma­dı­ğı za­man­lar­da da var olan bir mil­li­yet­çi­lik se­vi­ye­si­nin dı­şa­vu­rum­la­rı­dır. Kalp has­ta­lı­ğı, kalp kri­zi ol­ma­dı­ğın­da da kro­nik ola­rak var­dır. Ba­nal Mil­li­yet­çi­lik ki­ta­bı­nın ya­za­rı Mic­ha­el Bil­lig’in ifa­de­siy­le, mil­li­yet­çi­lik, ya­şa­nı­lan ta­nı­dık or­tam ta­ra­fın­dan emil­miş ve ru­tin­leş­miş­tir. Mil­li sem­bol­ler gün­de­lik ha­ya­tın alış­kan­lık­la­rı­na sin­miş, dü­şün­ce­le­re ve tep­ki­le­re yer­leş­miş­tir. Ha­yat, mil­li kim­li­ğin her gün sa­yı­sız kü­çük alış­kan­lık­la ye­ni­den üre­til­di­ği bir mil­li or­ta­ma dö­nüş­müş­tür. Bu ka­nık­sa­ma so­nu­cun­da mil­li­yet­çi­lik her tür­den si­ya­si tar­tış­ma­nın çer­çe­ve­si olur. Va­tan­se­ver­lik kar­tı her par­ti ve her si­ya­set­çi ta­ra­fın­dan oy­na­nır.
İro­ni de bu­ra­da baş­lı­yor as­lın­da. Bu­gün MHP, gün­de­lik ha­ya­tın mil­li dö­nü­şü­mün­den kay­nak­la­nan bir mağ­du­ri­yet ya­şı­yor ve oy­la­rı­nın ça­lın­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor. Ona gö­re öz ha­ki­ki­si var­ken, seç­men sah­te kop­ya­cı­la­ra rağ­bet edi­yor. Bü­tün par­ti­ler mil­li­yet­çi­lik ku­yu­sun­dan su çe­ki­yor, MHP’ye ise ku­yu­nun ka­ran­lık di­bi ka­lı­yor. Mil­li­yet­çi­lik or­tak pay­da ola­rak bü­yü­dü­ğün­de ise MHP ne­yi sa­vun­sa ya da ne­ye kar­şı çık­sa, as­lın­da di­ğer bir par­ti­nin ek­me­ği­ne yağ sür­müş olu­yor. Ne İsa’ya, ne Mu­sa’ya ve ne de ken­di ta­ba­nı­na ya­ra­na­bi­len MHP, ba­zen ik­ti­dar par­ti­si­nin iş­bir­lik­çi­si, ba­zen ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin bo­ra­za­nı, za­man za­man da de­rin dev­le­tin ma­şa­sı ola­rak yaf­ta­la­nı­yor. İro­ni şu ki, MHP koy­nun­da bes­le­di­ği ide­olo­ji ta­ra­fın­dan ısı­rı­lı­yor. Mil­li­yet­çi­lik ar­tık yur­dun ma­lı ve her­kes onu kul­lan­mak­ta.
Bü­tün par­ti­le­rin tek va­tan, tek bay­rak, tek mil­let slo­gan­la­rıy­la mi­ting alan­la­rı­nı in­let­ti­ği an MHP’nin kim­lik bu­na­lı­mı da baş­la­dı. MHP bu çe­liş­ki­yi aş­mak için ar­tık ne ol­ma­dı­ğı­nı de­ğil, ne ol­du­ğu­nu kit­le­le­re an­la­ta­rak işe baş­la­ya­bi­lir. Irk­çı, ka­fa­tas­çı, ay­rış­tı­rı­cı ya da Şa­ma­nist ol­ma­dı­ğı­nı, va­tan­daş­lık ba­ğı­nı esas alan bir mil­li­yet­çi­li­ği sa­vun­du­ğu­nu söy­le­yen bir MHP’nin di­ğer par­ti­ler­den ne far­kı ola­bi­lir ki? Kim­se­nin ak­si­ni sa­vun­ma­dı­ğı bir söy­lem­le si­ya­set yü­rüt­me­nin zor­lu­ğu, MHP’yi sis­li bir de­niz­de pu­su­la­sız bı­rak­tı.
İro­ni­yi gö­ren MHP li­de­ri Dev­let Bah­çe­li, te­la­şa ka­pı­lıp sü­ku­ne­ti­ni kay­be­de­bi­lir, ha­ma­si bir re­to­rik kul­la­na­rak söy­le­mi­ni ra­di­kal­leş­ti­re­bi­lir­di. Ter­si­ne, ken­di­ne ga­yet hâ­kim bir şe­kil­de bu duy­gu­sal tu­za­ğa düş­me­di­ği gi­bi, genç­li­ğin de so­ka­ğa dö­kü­le­rek ya­sa dı­şı bir tep­ki­sel­li­ğe yö­nel­me­me­si için ina­nıl­maz bir ça­ba sarf edi­yor. Dev­let Bah­çe­li kriz po­li­ti­ka­sı iz­le­ye­rek ucuz oy av­cı­lı­ğı­na so­yun­ma­mak­la, MHP’yi yu­ka­rı­da bah­set­ti­ğim kim­lik buh­ra­nın­dan çı­ka­ra­bi­le­cek ayar­da bir li­der ol­du­ğu­nu is­pat et­ti ve bu açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da si­ya­sal ha­ya­tı­mız için bir şans. Şim­di ise par­ti­si için ye­ni bir söy­lem in­şa et­mek gö­re­viy­le kar­şı kar­şı­ya. Bu söy­lem, yir­mi bi­rin­ci yüz­yı­lı id­rak et­me­ye ça­lı­şan bir top­lu­mun ya­ka­sı­na ve ete­ği­ne ya­pış­mış bir yir­min­ci yüz­yıl dev­le­ti­nin ter­bi­ye edil­me­si­ne yö­nel­di­ği öl­çü­de ba­şa­rı­lı ola­cak­tır. Top­lum 2008’de, dev­let 1908’de­dir. An­cak “Türk’e dur­mak ya­kış­maz.”

Paylaş Tavsiye Et