Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2007) > Dünya Ekonomi > Blair’in çıkmaz yolu
Dünya Ekonomi
Blair’in çıkmaz yolu
Sadık Ünay
İN­GİL­TE­RE’DE 1997’den bu ya­na ara­lık­sız sür­dür­dü­ğü baş­ba­kan­lık gö­re­vi­ni -se­çim kay­bet­me­den- bı­rak­ma­ya ha­zır­la­nan Tony Bla­ir hak­kın­da son dö­nem­de çok şey ya­zı­lıp çi­zil­di. Hiç şüp­he yok ki, ar­tık iyi­ce aşı­nan ki­şi­sel kre­di­si son­ra­sın­da ka­dim “iki nu­ma­ra­sı” Gor­don Brown’a yol ver­me­ye ha­zır­la­nan Bla­ir’in Irak Sa­va­şı sü­re­cin­de Ame­ri­kan yö­ne­ti­mi­ne sağ­la­dı­ğı sar­sıl­maz des­tek et­ra­fın­da şe­kil­le­nen tar­tış­ma­lı si­ya­si mi­ra­sı, ken­di­si­ni öm­rü­nün ka­lan kıs­mın­da adım adım ta­kip ede­cek. Tüm si­ya­si kre­di­bi­li­te­si­ni ve is­tik­bal umut­la­rı­nı ne­o-con “re­jim de­ği­şi­mi” pro­je­si­ne ar­ka çık­mak uğ­ru­na, ken­di­si için er­ken sa­yı­la­bi­le­cek bir dö­nem­de fe­da eden Bla­ir’in, on yıl ön­ce Ba­tı dün­ya­sın­da mer­kez sol ha­re­ke­tin ya­şa­dı­ğı si­ya­si meş­rui­yet kri­zi­ne de­va ola­cak “üçün­cü yol” re­çe­te­si ile na­sıl umut ol­du­ğu bu­gün ta­ma­men unu­tul­muş gö­rü­nü­yor.
Dün­ya eko­no­mi­sin­de pet­rol kriz­le­ri­nin te­tik­le­di­ği eko­no­mik kriz ve dur­gun­lu­ğun, Av­ru­pa’da ise ‘eu­rosc­le­ro­sis’ di­ye anı­lan sos­yo-eko­no­mik ata­let dö­ne­mi­nin ka­rak­te­ri­ze et­ti­ği 1970’li yıl­la­rın ne­ti­ce­si, bir­çok ül­ke­de mer­kez sağ ha­re­ket­le­rin ik­ti­da­rı dev­ral­ma­sı ol­muş­tu. Bu çer­çe­ve­de, ilk dö­nem­le­ri ol­duk­ça sı­kın­tı­lı ol­sa da, pi­ya­sa dos­tu bir eko­no­mi re­ji­mi­ne Av­ru­pa­lı kom­şu­la­rın­dan da­ha er­ken bir dö­nem­de ge­çi­şi ba­şa­ran İn­gil­te­re’de “De­mir Lady” Thatc­her ile baş­la­yıp ha­le­fi John Ma­jor ile de­vam eden mu­ha­fa­za­kar ik­ti­dar­lar, 1979-97 ara­sın­da­ki 18 yıl­lık pe­ri­yot­ta ar­ka ar­ka­ya se­çim za­fer­le­ri ka­za­na­rak, İş­çi Par­ti­si’nin ba­şı­nı çek­ti­ği sol ha­re­ke­ti umut­suz­lu­ğa dü­şü­re­cek bir per­for­mans­la ade­ta Dow­ning Stre­et’e am­bar­go koy­du.
İş­te bu si­ya­sal ve sos­yo-eko­no­mik or­tam­da or­ta­ya çı­kan Tony Bla­ir, ka­der ar­ka­da­şı Gor­don Brown ile bir­lik­te “Ye­ni İş­çi Par­ti­si” ve “üçün­cü yol” slo­gan­la­rı­na da­ya­lı bir ide­olo­jik-söy­lem­sel de­ği­şi­min ön­cü­sü ol­du. Ge­rek Av­ru­pa’da, ge­rek­se Tür­ki­ye da­hil ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler­de he­ye­can­la kar­şı­la­nan bu ye­ni eko­no­mi po­li­tik yak­la­şı­mın te­mel­le­ri ilk ba­kış­ta son de­re­ce an­la­şı­lır ve ma­kul­dü: Eko­no­mik kü­re­sel­leş­me sü­re­cin­de hız­la­nıp de­rin­le­şen ulus­la­ra­ra­sı en­teg­ras­yon di­na­mik­le­ri­ne uyum­lu ve iş çev­re­le­ri­ni tat­min ede­cek de­re­ce­de “pi­ya­sa dos­tu” mak­ro­eko­no­mik bir yak­la­şım ile hız­lı li­be­ra­li­zas­yon sü­re­cin­de za­rar gö­ren or­ta-alt ge­lir grup­la­rı­nı kıs­men ra­hat­la­ta­cak sos­yal ada­let po­li­ti­ka­la­rı­nı bir­leş­tir­mek. Di­ğer bir de­yiş­le “sos­yal-li­be­ral sen­tez”i ya da “mer­kez sağ-mer­kez sol bir­le­şi­mi”ni bir prog­ram et­ra­fın­da ha­ya­ta ge­çir­mek.
Ant­hony Gid­dens ve Will Hut­ton gi­bi ya­zar­lar­ca ha­ra­ret­le des­tek­le­nen bu yak­la­şı­mın, De­mok­rat Clin­ton yö­ne­ti­mi­nin ABD’de sos­yal ada­let po­li­ti­ka­la­rı­na gö­re­ce ağır­lık ver­di­ği bir dö­nem­de, Av­ru­pa’da ta­ze bir so­luk, ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler için de il­ham kay­na­ğı ola­ca­ğı dü­şü­nül­müş­tü. Ni­te­kim Al­man­ya, İs­pan­ya ve Bre­zil­ya gi­bi ül­ke­ler­de ben­zer si­ya­si pro­je­ler ay­nı dö­nem­de ik­ti­da­ra ta­şın­dı. Tür­ki­ye’de de bir dö­nem si­ya­se­te ısın­ma­ya ça­lı­şan an­cak dev­let­çi sol kad­ro­la­rın di­re­ni­şi­ni aşa­ma­yan Ke­mal Der­viş ve ben­ze­ri şah­si­yet­le­rin ses­len­dir­di­ği “sos­yal-li­be­ral sen­tez” mo­de­li, “üçün­cü yol”a so­yut öy­kün­me ça­ba­la­rın­dan iba­ret kal­dı. Son dö­nem­de AK Par­ti’nin uy­gu­la­dı­ğı ve bir ta­raf­tan bü­yük ser­ma­ye ile ulus­la­ra­ra­sı çev­re­le­ri, di­ğer ta­raf­tan ise ge­niş halk ke­sim­le­ri­ni ras­yo­nel bir eko­no­mik ya­pı için­de mem­nun et­me ça­ba­sı­na da­ya­lı sos­yo-eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rın bu açı­dan “üçün­cü yol” man­tı­ğı­na bi­raz da­ha ya­kın düş­tü­ğü­nü ifa­de et­mek müm­kün.
An­cak so­mut po­li­ti­ka uy­gu­la­ma­la­rı­na ba­kıl­dı­ğın­da İn­gil­te­re ba­zın­da ne “Ye­ni İş­çi Par­ti­si” ne de “üçün­cü yol” gi­ri­şim­le­ri­nin za­ma­nın zor­lu tes­ti­ni ge­çe­bil­dik­le­ri gö­rü­lü­yor. Zi­ra sos­yal de­mok­rat, hat­ta ne­re­dey­se sos­ya­list bir ta­ban­dan yo­la çı­kan Bla­ir-Brown iki­li­si­nin yö­ne­ti­mi al­tın­da eko­no­mik is­tik­rar adı­na li­be­ra­li­zas­yo­nun do­zu iyi­den iyi­ye ar­tı­rı­lır­ken; sos­yal ada­let do­zu ted­ri­cen azal­tıl­dı. Ni­te­kim ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye çev­re­le­rin­de iti­ba­rı zir­ve ya­pan Brown’ın ne­o-li­be­ral po­li­ti­ka­la­rın mer­ke­zi IMF, Bla­ir’in ise onun ikiz ku­ru­mu Dün­ya Ban­ka­sı baş­kan­lı­ğı için ad­la­rı­nın anıl­ma­sı sür­priz ol­ma­dı.
Tony Bla­ir’in ulu­sal ve kü­re­sel ka­mu­oyun­da­ki eği­lim­le­ri dik­kat­le iz­le­yip po­li­tik söy­lem­le­ri­ni aşı­rı bir prag­ma­tizm­le sü­rek­li adap­te et­me­si or­ta­ya ço­ğu za­man çe­liş­ki­li stra­te­ji­ler çı­kar­dı. Bu bağ­lam­da ör­ne­ğin AB için­de ABD’nin “tru­va atı” gi­bi dav­ra­na­rak böl­ge­sel en­teg­ras­yo­nun de­rin­leş­me­si­ni en­gel­le­me­ye ça­lı­şan [ve ge­niş­le­me­nin de­rin­leş­me­yi sek­te­ye uğ­ra­ta­ca­ğı dü­şün­ce­siy­le Tür­ki­ye’nin tam üye­li­ği­ni ha­ra­ret­le des­tek­le­yen], di­ğer ta­raf­tan da Av­ru­pa sos­yal mo­de­li­ne kar­şı Ang­lo-Sak­son tar­zı pi­ya­sa li­be­ra­liz­mi­ni tem­sil eden Bla­ir, ay­nı za­man­da ken­di­si­ni ge­liş­miş ve ge­liş­mek­te olan dün­ya­da fa­kir­lik­le mü­ca­de­le­ye ada­mış­tı. Yi­ne Ge­or­ge W. Bush ve et­ra­fın­da­ki ne­o-con kli­ğin baş­lan­gıç­ta­ki tah­min­le­ri­nin de öte­sin­de “ABD po­li­ti­ka­la­rı­na en sa­dık İş­çi Par­ti­li Baş­ba­kan” sı­fa­tı­nı hak eden Bla­ir, bir ta­raf­tan da kü­re­sel ısın­ma ile mü­ca­de­le, Af­ri­ka’da­ki yok­sul ül­ke­le­rin borç­la­rı­nın si­lin­me­si gi­bi in­sa­ni gün­dem­ler­le meş­gul bir li­der por­tre­si çi­zi­yor­du. Si­ya­si şah­si­ye­ti de bir dra­ma­tik zıt­lık­lar abi­de­si­ne dö­nüş­tü za­man­la. Meş­rui­yet ze­mi­ni bu­lun­ma­yan as­ke­rî ope­ras­yon­la­rın ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk ku­ral­la­rı ve çok ta­raf­lı uz­laş­ma­la­rı hi­çe sa­ya­rak ya­pıl­ma­sı­nı me­si­ya­nik bir eday­la sa­vu­nan bir mi­li­ta­rist; dün­ya­da­ki aç­lık, has­ta­lık, fa­kir­lik, çev­re kir­li­li­ği ve di­ğer prob­lem­le­rin çö­zül­me­si­ne odak­lı bir hü­ma­nist ile ay­nı be­den­de ya­şı­yor­du.
Çok do­ğal­dır ki, Irak Sa­va­şı’nın baş­lan­gı­cın­dan iti­ba­ren oy­na­dı­ğı ve İn­gi­liz dış po­li­ti­ka ge­le­nek­le­ri­ni zor­la­yan ki­lit rol, Bla­ir’in di­ğer tüm olum­lu ça­lış­ma­la­rı­nın et­ki­si­ni si­lip ta­bi­ri ca­iz­se üze­ri­ne ‘ya­pış­tı’. Öy­le ki, ha­le­fi Gor­don Brown’un yö­ne­ti­min­de İn­gi­liz eko­no­mi­si dü­şük enf­las­yon ve is­tik­rar­lı bü­yü­me or­ta­mın­da çök­müş bir sa­na­yi ya­pı­sın­dan hiz­met­ler ve bil­gi tek­no­lo­ji­le­ri ağır­lık­lı bir tür sa­na­yi-son­ra­sı ya­pı­ya bü­rün­dü­ğü hal­de Bla­ir, İş­çi Par­ti­si için bir yük ha­li­ne gel­di. Da­ha ön­ce Thatc­her’ın ba­şı­na ge­len par­ti-içi bir dar­be­ye ma­ruz kal­ma­mak için de müm­kün ol­du­ğun­ca ge­cik­ti­ril­miş şe­kil­de baş­ba­kan­lık ve par­ti baş­kan­lı­ğı gö­re­vin­den çe­ki­le­ce­ği­ni açık­la­dı. An­cak ge­li­nen nok­ta­da, hem “üçün­cü yol” söy­le­mi ile Av­ru­pa ge­ne­lin­de es­ti­ri­len sos­yal de­mok­rat ha­va­nın li­be­ral/mu­ha­fa­za­kâr par­ti­ler le­hi­ne de­ğiş­ti­ği, hem de İn­gi­liz İş­çi Par­ti­si’nin top­lum­sal des­te­ğin­de -olum­lu mak­ro­eko­no­mik ve­ri­le­re rağ­men- cid­di bir azal­ma ol­du­ğu gö­ze çar­pı­yor.
Bu kon­jonk­tür­de Bla­ir’in ilk dö­nem­le­ri­ni ha­tır­la­tan genç ve di­na­mik li­der Da­vid Ca­me­ron et­ra­fın­da to­par­la­nan Mu­ha­fa­za­kâr Par­ti’nin “ye­ni-mu­ha­fa­za­kâr” bir si­ya­si prog­ram­la Bla­ir’in stra­te­ji­si­ni ter­sin­den uy­gu­la­ya­rak on yıl­lık İş­çi Par­ti­si üs­tün­lü­ğü­ne ilk se­çim­ler­de son ver­me­si kuv­vet­le muh­te­mel. Gor­don Brown’ın ken­di­ne gü­ve­nen an­cak so­ğuk tek­nok­rat du­ru­şu “li­be­ral sos­lu sos­yal de­mok­rat si­ya­set”in ye­ri­ni “sos­yal de­mok­rat sos­lu li­be­ral si­ya­set”e bı­rak­ma­sı­na en­gel ola­bi­le­cek mi gö­re­ce­ğiz. An­cak ola­ya dı­şa­rı­dan ba­kan­lar, ör­ne­ğin ül­ke­miz­de­ki dâ­hi teo­ris­yen­ler için “üçün­cü yol”un her ha­lü­kar­da de­vam ede­ce­ği söy­le­ne­bi­lir.

Paylaş Tavsiye Et