Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2007) > Gündem > ANLAYIŞ BİLDİRİSİ / Türkiye'yi bölüyorsunuz, farkında mısınız?
Gündem
ANLAYIŞ BİLDİRİSİ / Türkiye'yi bölüyorsunuz, farkında mısınız?
Mustafa Özel
27 NİSAN Bildirisi, iki sayfalık bir bildiriyi tanzimde zorlanan bir topluluğun, müstakbel bir dünya gücü olması muhakkak olan bir ülkeye yönelik tersinden TANZİMAT uygulamasıdır. Tanzimat’ta gayrimüslim topluluklara yönelik hak genişletmeleri söz konusu iken, burada Müslimlere yönelik hak kısıtlamaları vurgulanmaktadır. Bildiriyi 3 madde halinde özetlemek mümkündür:
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başta laiklik olmak üzere temel değerleri aşındırılmak istenmektedir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur.
“Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.
 
Bu iddiaların ilki asla inandırıcı değildir. İnandırıcı olmadığı içindir ki, böyle bir bildiride kesinlikle yer almaması gereken komik örnekler verilmektedir. Temel iddia şudur: “Milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar icat edilmektedir.” Söz konusu kutlamalar bu ülkede binlerce yıldan beri süregelen ve sosyal birliği pekiştiren törenlerdir. Sekiz-on yaşlarındaki çocukların bale yapması ne kadar normal ise, ilahi söylemeleri de o kadar normaldir. Hem buna karşı çıkmak, hem de ulusçuluk görüntüsü altında misyonerlik faaliyetlerini eleştirmek akıl almaz bir çelişkidir.
 
Laiklik temelde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devletin dinî kurallara göre yönetilmemesi demektir. Başörtüsü, bir hukuk devletinde dinî değil, kişisel bir haktır. Bu hakkını kullanan bir insana, “laikliğe karşısın” demek hem mantıksızlık, hem de büyük bir haksızlıktır.
 
Bildiri hep bu çerçevede ilerlerken, birden ‘özetle’ kelimesiyle sona geldiğimizi anlıyoruz. Özetle denildiğine göre, o ana kadar anlatılanların özetlenmesi gerekir değil mi? İşte “Milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar icat edenlere” yönelik son söz: “Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.”
 
Yani Türkiye’de Kur’an okuyan, ilahi söyleyen veya başını örten insanlar “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı mı çıkmış oluyorlar? Veya böyle yapmakla Türklükten çıkmış mı oluyorlar? Gerçekten öyle ise Türkiye Cumhuriyeti’nde kaç Türk var acaba?
 
Eğer bu ifade basit bir Şark kurnazlığının sonucu ise durum daha da vahimdir. Yani ‘irtica’ diye etiketlenen dindarlık ile Türkiye’yi parçalamaya yönelik PKK tarzı bölücülükler aynıdır deniyorsa, bu sözleri söyleyenler kendi kazdıkları kuyuya düşebilirler.
 
Erdoğan hükümetinin Genelkurmay bildirisine cevabı ise son derece olgun ve olumluydu:
 
Bu bildiri hükümete karşıdır ve anti-demokratiktir. Bildirinin amacı, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili gelinen noktada Anayasa Mahkemesi’ni etkilemektir.
Genelkurmay Başkanlığı, Başbakan’a bağlıdır. Devletimizin temel değerlerini koruma konusunda birincil görev hükümetindir. Hükümet bu konuda tavizsiz bir şekilde taraf olduğu için, hükümete bağlı tüm kurumların da bu doğrultuda taraf olmaları zaten eşyanın tabiatı gereğidir. Türkiye’nin her sorunu hukuk kuralları ve demokrasi içinde çözülecektir.
Enerjimizi iç tartışmalarla tüketmek yerine, ülkemizi küresel rekabette daha güçlü hale getirmeye ve milletimizin refah ve mutluluğunu arttırmaya harcamalıyız. Bu bağlamda, bazı iyi niyetli olmayanların hükümetimizle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni karşı karşıya getirme çabalarını boşa çıkarmalıyız.
 
Türkiye, Afro-Avrasya’nın merkezi ve küresel barışın güvencesidir. Türk ordusu sadece iç barışın değil, bölgesel/küresel güvenliğin de teminatıdır. “Bazı iyi niyetli olmayanlar”ın Türk Silahlı Kuvvetleri ve apoletli medya üzerinden Türkiye’yi parçalama oyunu artık fark edilmelidir. “Başını örtmek laiklik karşıtlığıdır ve ordu sadece başı açıkların ordusudur” anlayışını ANLAYIŞ dergisi olarak reddediyoruz.

Paylaş Tavsiye Et