Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2005) > Eleştiriyorum > EleştiriYORUM / Ocak 2005
Eleştiriyorum
EleştiriYORUM / Ocak 2005
Selamlar,
Anlayış dergisini çıktığı günden beri ilgiyle takip ediyorum. Kendine has bir dili yakalamayı başarmış ender dergilerden. İlginç dosya konularınızın yanı sıra, özellikle Toplum sayfalarında ve tanıtım sayfalarındaki yazıların, şimdide “var olan”ı anlamlandırmamızda ve gelecekte varlık sahasına çıkacak olanı oluşturabilmemiz için “güzel olan”ı tanımamızda büyük bir rolü var. Ancak içerik bakımından yüksek bir kaliteyi yakalamış bulunan derginizin en büyük problemi, tanıtım. Daha iyi bir tanıtımla, daha çok insan derginizden yararlanabilir. Çalışmalarınızda kolaylıklar… Ayhan Akça / İstanbul
 
Türkiye-AB ilişkilerinde insanların üye olunca acaba kimliğimizi yitirir miyiz şeklindeki endişelerini yersiz buluyorum. Çünkü her şey yolunda gitse bile Türkiye’nin AB üyeliği ancak 10 veya 15 yıl sonra gerçekleşebilecek. Eğer Türkiye bu süreci iyi değerlendirirse, ekonomisini düzeltir, demokrasiyi ve özgürlükleri ara rejim olmaktan çıkarır, siyasi istikrarı yakalayabilirse belki bu sürenin sonunda AB üyeliğini reddedebilecek hale bile gelebilir.
Semiha Çakır / Çorum
 
Değerli Anlayış Ailesi,
Öncelikle, üstad Cemil Meriç’in “Dergi, hür tefekkürün kalesi!” övgüsünü tam anlamıyla hak edecek bir ürün meydana getirdiğinizi itiraf etmeliyim. Ortaokul ve lise yıllarında çıkardığımız ve genelde 2. sayıdan öteye gitmeyen dergilerden, dergi çıkarmanın ne kadar zahmetli ve aynı zamanda nasıl heyecan verici bir meşguliyet olduğunu biliyorum. Ayrıca, o “ilk gençlik heyecanı”mızın ve azmimizin sizde olduğunu görmek, bana derginizin geleceği açısından daha fazla umut veriyor. Anlayış’ın her sayıda kendisini geliştiren tasarımı ve içeriği bence bunun önemli bir göstergesi. Son dönemde uluslararası akademik camianın önde gelen ve saygın isimleriyle gerçekleştirdiğiniz “dolu dolu” söyleşileriniz için de çokça teşekkürler... Sümeyye Ceylan / Bursa
 
Geçen sayınızın Merhaba’sında dediğiniz şekliyle madem ki artık meydan bizim; bu çorbada bizim de bir tutam tuzumuz olsun değil mi? Bu her şeyiyle iyi düşünülmüş ve tasarlanmış dergiyi artık sadece okumak yetmiyor; biz okuyucular da yazdıklarımızı değerlendirmelerinize sunmak istiyoruz. Acaba bundan böyle gelecek sayının dosya konusu daha önceden ilan edilemez mi? Veya okuyucu yazıları başlığıyla bize de dergide bir alan açılamaz mı? Ve sonra, çok merak ettiğimiz bu ortamı yerinde görmek mümkün müdür? Çayınız var mı? Muhabbetle,  Nihal Çoban / Güngören
 
Sayın Yetkili,
Derginizin geçen ayki sayısında çıkan röportaj çok dikkatimi çekti. Gunder Frank’ın 21. yüzyılın büyük güçlerinin Asya’dan yükseleceği görüşüne tamamen katılıyorum. Hal böyleyken Avrupa ile ilişkilerin geliştirilmesi için harcanan çabaların onda birinin Asya ülkeleri ile ilişkileri geliştirmek için sarf edilmemesi beni hayret içinde bırakıyor. Eğer “istikbal kökler”deyse, istikbale dönmenin zamanı gelmedi mi? Alparslan Kilimci / Tokat
 
Merhaba,
Türkiye son yıllarda demokrasi ve özgürlükler alanında çok mesafe kaydetti. Ne var ki hâlâ eski tas eski hamam dedirtecek gelişmeler de yaşanmıyor değil. Mardin Kızıltepe’de bir babanın ve 12 yaşındaki oğlunun öldürülmesinin devlet tarafından örtbas edilmeye çalışılması maalesef üzüntü verici. Şartlar zor olabilir. Ancak bir devletin büyüklüğü hukukun her şart ve durumda işletilebilmesi ile ölçülür.
Kadir Sepetçi / Malatya
 
Şahsen Türkiye’nin AB’ye üye olmasını arzu ediyor değilim. Zira kim ne derse desin Avrupa Birliği kültürel bir birliktir. Özünde Hıristiyanlık vardır. Avrupa’da kimlik siyaseti etrafında yükselen eksen milliyetçiliktir. Zaten bizi de bu nedenle alacaklarını zannetmiyorum. Hem olur da alırlarsa bizi biz yapan değerleri kaybedeceğimize inanıyorum. Müzakere sürecinin getireceği olumlu gelişmeler olsa bile bu süreçte Türkiye’den çok fazla taviz isteyeceklerini görememek için kör olmak gerekiyor.
Çetin Aydoğan / Konya 

Paylaş Tavsiye Et